Leyla'nın Öyküsü
Yazar Tuba Güngör Aslan • Psikolog • 30 Ekim 2018 • Yorumlar:
Leyla, 25- 26 yaşlarında esmer uzun siyah saçlı güzel bir kızdı. Beraber çalıştığım psikiyatrist arkadaşımın hastası olmadığından tanısı hakkında bir fikre sahip değildim. Sabahları bahçede karılaşır selamlaşırdık sadece. Vizitlerden birinde birkaç gün içerisinde taburcu olacağını duydum. Bunu duyan her hasta gibi gülücükler saçarak teşekkürler yağdırır diye beklerken gözlerinin dolduğunu fark ettim. Garipti. Vizit biter bitmez yanına gidip bir sorunun olup olmadığını sordum. Derin bir iç çekti. ''Aslında var ama... ''dedi ve koşarak yanımdan uzaklaştı. Bir probleminin olduğu kesindi ama ne olduğunu öğrenememiştim.
Bu olayın üstünden sadece iki gün geçti. Hastaneye geldiğimde herkes Leyla'nın yaptığından bahsediyordu. Bulimia nevrosa tanısıyla hastaneye yatırılan Leyla, dün gece yemek yedikten sonra ailesinin okuması için getirdiği gazete ve dergilerin içine kusup onları imha ederken yakalanmıştı.
Hemen psikiyatristinden dosyasını incelemek ve biraz konuşabilmek için izin aldım. Dosya pek kabarık değildi. Tipik bir bulimia öyküsüyle karşı karşıyaydım. Hastalığın başlangıcı ergenlik dönemi içinde tarif ediliyordu. Anne ve babanın bitip tükenmeyen kavgaları ve ergenlik döneminden kaynaklanan zorluklar bir araya gelmişti. Anne ve babası sürekli kavga ediyor ve ne yaparsa yapsın bu son bulmuyordu. Diğer taraftan vücudu, düşünceleri değişiyordu. Erkeklerin ilgisini çekememesi onu üzüyordu. Kilolu olduğu için kimsenin onu beğenmediğini sanıyordu. Halbuki, kilosu gayet normaldi. Az yemek için sofraya oturuyor, karnını tıka basa doldurarak masadan kalkıyordu. Böylelikle tüm sorunlarından kaçıyor, yemek yerken kötü olan her şeyi unutuyordu.Kendine hakim olamadığı için kendine çok kızıp, pişmanlık duyuyordu. Hemen banyoya koşarak zorla kusuyordu. Amacı suçluluk duygusundan kurtulabilmekti. Kusarken aklından geçen ne kadar iradesiz olduğuydu. Zorla kusarak iradesini yeniden kazanabildiğini düşünerek rahatlıyordu.
Bu iki ay boyunca böyle devam etti. O süre zarfında bir erkeğin ilgisini çektiğini fark etti. Beraber zaman geçirmekten çok hoşlandığı bu delikanlı çok geçmeden sevgilisi oldu. Artık yalnız değildi. Ailesindeki sorunları erkek arkadaşıyla paylaşarak rahatlıyordu. Bu arkadaşlık uzun yıllar devam etti. Dört ay önce Leyla erkek arkadaşı tarafından terk edilince tüm denge bozuldu. Yemek yedikten sonra zorla kusmalar geri gelmişti. Sürekli ağlıyor, kilo aldı diye terk edildiğini düşünüyordu. Evet kilo almıştı ama ayrılık nedenleri bu değildi. Çok fazla kustuğundan boğazları şişti. Kendini sadece kilosuyla değerlendiriyordu. Her yemek yediğinde kendisinden ve iradesizliğinden daha çok nefret ediyor, kusmak için kendini parçalıyordu. Dişleri çürüdü, saçları döküldü.
Ailesi durumun doktor yardımı olmadan çözülmeyeceğine kanaat getirerek bize başvurdu. Gerisini zaten biliyorsunuz...
Bulimia Nevrosa, hastanın midesini yemek ile doldurduktan sonra yediklerini kusarak istenmeyen kalorilerinden kurtulmaya çalışması olarak tarif edilir.
Başkalarının onayına çok fazla ihtiyaç duyan ve kendine güvenmeyen kişiler arasında görülür. Başkalarını mutlu edebilmek için ellerinden geleni yaparak kendi duygularını gizlemeye çalışırlar. Bir diğer yeme bozukluğu olan anoreksia nevrosadan farklı olarak bulimikler, hastalıklarının farkında olduklarından yardım arama oranları daha yüksektir.
Hastalığın nedenleri tam olarak bilinmemekle birlikte medyanın, ailenin ve kültürel özelliklerin bu hastalığı tetiklediği düşünülmektedir. Bu hastalık temelde vücudun açıklanmayan duygularını, kendisini ve karşılanmayan ihtiyaçlarını ifade etme şeklidir.
%90 kadınlarda görülen bu hastalığın en etkin tedavisi bir doktor, bir terapist ve bir yeme uzmanını beraber çalışması halinde sağlanır.
Bulimia nevrosa tedavisi mümkün olan bir rahatsızlıktır. Kronikleşmesi durumunda hastayı ölüme götürebileceği unutulmamalı, üç ay boyunca haftada en az iki defa aşırı yiyerek kusma söz konusu ise mutlaka bir uzmandan yardım alınmalıdır.