Lipödem ve Beslenme Önerileri
Yazar İrem Çağatay Çerçioğlu • 31 Temmuz 2024 • Yorumlar:
Lipödem, genellikle bacaklar, kalçalar ve bazen kollar gibi bölgelerde yağ birikimi ile karakterize edilen kronik bir rahatsızlıktır. Lipödem, beden kitle indeksi (BKİ) 30'un üzerinde olan obez hastalarda, çoğunlukla kadınlarda (östrojen yüksekliği) görülür ve kadınların ortalama %11'ini etkiler. Bu hastalık, yağın kalça ve bacaklarda düzensiz bir şekilde birikmesiyle rahatsızlık verici bir hal alır. Lipödem, yalnızca estetik sorunlara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda ağrı ve diğer sağlık problemlerine de neden olabilir. Uzun yıllar boyunca obezite ile karıştırılması, hastaların doğru teşhis konulamadığı için tedavi edilememesine yol açmıştır. Ayrıca, pek çok hasta bu durumu "selülit" olarak değerlendirerek hastalıklarının farkında olmamaktadır.
Lipödem, obezite ya da lenfödem ile karıştırılabilir, fakat bunlar farklı durumlardır. Bununla birlikte, lipödem, lenf bezlerinde oluşan tıkanmalara bağlı olarak ortaya çıkan lenfödemi tetikleyebilir. Kilo kaybına katkıda bulunan diyetler, lipödem hastalarının hareketliliğini artırabilir ve lenfödem gelişme riskini azaltabilir.
Lipödem, bulunduğu bölgeye göre beş türe ayrılır:
∙ Tip I: Yağ, göbek deliği ile kalçalar arasında yer alır.
∙ Tip II: Yağ, pelvis ve dizler arasında yer alır.
∙ Tip III: Yağ, pelvis ve ayak bilekleri arasında yer alır.
∙ Tip IV: Yağ, omuzlar ve bilekler arasında yer alır.
∙ Tip V: Yağ, dizler ve ayak bilekleri arasındadır.
Belirtileri Nelerdir?
Lipödemin belirtileri arasında genellikle uyluk, kalça ve bacaklar simetrik bir şekilde etkilenir ve bu bölgelerde anormal yağ birikimleri kendini gösterir. Bunun yanı sıra, deride kolay morarma, soğukluk hissi, şişen noktalarda hassasiyet ve ağrı, rahatsızlık hissi bulunur. Genellikle lipödemi bulunan kişilerin yaz aylarında semptomları artar. Bu kişilerde kilo verilse bile şişlikler devam eder. Genellikle doktora başvurma kararı bu noktada alınır.
Lipödemde Beslenme Nasıl Olmalıdır?
Lipödem tedavisinde beslenme, semptomların hafifletilmesi ve genel sağlık durumunun iyileştirilmesi açısından büyük önem taşır. Doğru bir beslenme planı, iltihaplanmayı azaltarak, lenfatik ve dolaşım sistemlerini destekleyerek ve sağlıklı bir kiloyu koruyarak lipödemin etkilerini azaltabilir. Lipödemde beslenme, semptomların yönetiminde ve genel sağlığın korunmasında kritik bir rol oynar. Doğru bir beslenme planı ile iltihaplanma azaltılabilir, kilo kontrolü sağlanabilir ve yaşam kalitesi artırılabilir. Lipödem tedavisinde beslenme planının kişiselleştirilmesi ve bir sağlık profesyoneli tarafından düzenli olarak takip edilmesi önemlidir.
1.Anti-inflamatuar Beslenmeye Özen Gösterin
Lipödemin beslenme tedavisinde, anti-inflamatuar besinlerin tüketimine, ödem atımına yardımcı olacak besinlere, östrojeni artıracak gıdalardan kaçınılmasına ve insülin seviyelerini yükseltmeyecek yiyeceklerin diyete eklenmesine özen gösterilmelidir. Lipödem vücutta
iltihaba neden olduğu için iltihaplanmayı azaltmak amacıyla anti-inflamatuar gıdalar tüketilmelidir. Anti-inflamatuar beslenme için önerilen bazı besinler şunlardır:
∙ Yeşil Yapraklı Sebzeler: Ispanak, kale, roka gibi sebzeler, anti-inflamatuar özellikler taşır.
∙ Yağlı Balıklar: Somon, sardalya ve uskumru gibi omega-3 yağ asitleri açısından zengin balıklar, iltihaplanmayı azaltabilir.
∙ Zeytinyağı: Tekli doymamış yağlar içerir ve anti-inflamatuar etkilere sahiptir. ∙ Kuruyemişler ve Tohumlar: Ceviz, chia tohumu ve keten tohumu, omega-3 yağ asitleri ve antioksidanlar açısından zengindir.
∙ Meyveler: Yaban mersini, çilek ve nar gibi meyveler, antioksidanlar ve anti inflamatuar bileşikler içerir.
∙ Baharatlar: Zerdeçal ve zencefil gibi baharatlar, iltihaplanmayı azaltıcı etkileriyle bilinir.
∙ Tam Tahıllar: Yulaf, kinoa ve kahverengi pirinç gibi tam tahıllar, lif ve anti inflamatuar bileşikler içerir.
2.Ketojenik Diyet İyi Bir Seçenek
Lipödemli hastalarda yaygın olarak kullanılan diyetlerden biri ketojenik diyettir. Ketojenik diyet, Akdeniz diyetine benzer besin seçimlerine yakındır. Düşük karbonhidrat alımı, düşük tuz tüketimi, basit şeker ve işlenmiş gıda içeriğinin düşük olması ve yüksek düzeylerde sağlıklı yağ içeren antioksidan gıdalar açısından zengin olması, bu diyeti lipödem hastaları için uygulanabilir kılmaktadır. Lipödemde yüksek karbonhidratlı diyetler vücutta su tutulmasına sebep olur ve aşırı lenfatik yüke katkıda bulunur. Ketojenik diyet, neredeyse hiç karbonhidrat içermemesi dolayısıyla lipödem hastaları için oldukça iyi bir diyet modelidir. Lipödemde yağ dokusu genellikle kilo verme diyetlerine karşı direnç gösterir, ancak ketojenik diyetlere genellikle olumlu yanıt verir. Ketojenik diyetler, lipödemde kilo kaybından bağımsız olarak ağrıyı hafifletebilir.
3.Fitoöstrojenlerden Uzak Durun
Ketojenik diyetin yanı sıra, bu hastaların fitoöstrojen içeren besinlerden fakir beslenmeleri gerekmektedir. Lipödem hastalarının kaçınması gereken besinler arasında soya, kurubaklagiller, meyankökü, şerbetçiotu, keten tohumu, adaçayı, ısırgan otu, civanperçemi, maydanoz, sarımsak, hurma ve ıhlamur gibi fitoöstrojenler yer almaktadır. Tüketilen besinlerde hormon içerip içermemesine özellikle dikkat edilmelidir. Yemle beslenen hayvanlardan elde edilen dana eti yerine otla beslenen koyun ve kuzu eti, tavuk yerine ise hormonla beslenmeyen hindi ve balık eti tercih edilmelidir.
4.Gluten, Süt Ürünleri ve Şekerden Kaçının
Lipödem hastalarını rahatsız eden besinler arasında gluten içeren gıdalar, süt ve süt ürünleri ile şeker içeriği yüksek besinler bulunmaktadır. Ketojenik diyet uygulayamayan kişilerde ise düşük karbonhidratlı, glutensiz bir diyet modeli tercih edilip, bir süreliğine süt ürünleri de diyetlerinden çıkarılabilir.
5.Kolajen ve C Vitamini Takviyesi Kullanılabilir
Lipödem, cilt altında anormal yağ birikimi ile karakterize edilen bir durumdur ve bu, cildin esnekliğini ve dokusunu olumsuz etkileyebilir. Kolajen ve C vitamini takviyeleri, cilt sağlığını ve bağ dokusunu destekleyerek lipödemin yönetiminde faydalı olabilir.
Kolajen, vücuttaki en yaygın proteinlerden biridir ve cilt, kemikler, kıkırdak, bağlar ve tendonlar gibi bağ dokularının temel bileşenidir. Lipödemli bireylerde, ciltte sıkılık kaybı ve bağ dokusu zayıflığı görülebilir. Kolajen takviyeleri, bu sorunlara yardımcı olabilir. C vitamini ise kolajen sentezinde kritik bir rol oynar. Kolajen üretimi için gerekli olan bu vitamin, aynı zamanda güçlü bir antioksidan olarak da işlev görür.
Lipödem tedavisinde kolajen ve C vitamini takviyeleri, cilt ve bağ dokusu sağlığını destekleyerek semptomları hafifletebilir. Kolajen takviyeleri genellikle hidrolize formda (peptitler) alınır ve bu formun emilimi daha kolaydır. Lipödemli kişilere Tip I ve Tip III kolajen önerilmektedir. C vitamini ise günlük beslenmeye ek olarak takviye olarak da alınabilir.
UZMAN DİYETİSYEN
İREM ÇAĞATAY ÇERÇİOĞLU