Manuel Terapi
Yazar Yasemin Soytürk • Fizik Tedavi Uzmanı • 12 Haziran 2019 • Yorumlar:
Manuel terapi yöntemlerini bilimsel olarak ele alan, uygulama teknikleri ve etkilerini güncel bilgiler ışığında araştıran ve açıklayan tıp bilimine manuel tıp denir. Manuel tıp, tıp bilimi ve sanatı kadar eskiye dayanır. Antik çağlardan beri ‘ellerin kullanımı’ tanı koymaya ve tedavi etmeye yarayan bir uygulama olarak kullanılmış, hekim hasta arasında özel bir bağ oluşturmuştur. Binlerce yıldır insanların çektiği acıları dindirmek için ‘elleri koyarak’ uygulanan birçok teknik kullanılmıştır. Bu yöntemler kas-iskelet sistemi bozukluklarının tedavisinde özellikle boyun ve bel ağrısı için cerrahi olmayan bir yaklaşım olarak kullanılmıştır. Modern tıbbın babası olan Hipokrat, kaldıraç kollarını kullanarak birçok kas iskelet sistem bozukluklarını tedavi ederek manuel tıbbı tıp alanına sokmuştur.
Ellerle Yapılan Manuel Terapinin Tarihi İnsanlık Tarihi Kadar Eskidir.
Manuel Terapi Nedir?
Manuel terapi ellerle yapılan tedavi demektir. Eklemlerdeki hareket kısıtlılıklarını düzeltmek, geriye dönüşlü fonksiyon bozukluklarını gidermek amacıyla, yalnızca elleri kullanarak yapılan bir yöntemdir. Denge içinde kas iskelet sisteminin maksimal ve ağrısız hareketini sağlamak amacıyla manevra ve talimatlarla tedavide elleri kullanma yöntemidir.
Manuel Terapi Ellerle Yapılan Tedavi Yöntemidir.
Eklemdeki fonksiyon bozukluğu çoğu kez dejeneratif değişikliklerle açıklanmaya çalışılır. Ağrılı ve hareketi kısıtlanmış eklemlerin muayenesinde çoğu kez kireçlenme, menisküs gibi bir hastalık tespit edilemez. Ayrıca radyolojik olarak belirgin dejeneratif değişikliğe rağmen hareketler açık ve ağrısız olabileceği gibi tam tersine, normal radyolojik görünüme rağmen hareketler ileri derecede ağrılı ve kısıtlı da olabilir. Sonuç olarak fonksiyon bozuklukları her zaman standart organik patolojilerle açıklanamamaktadır.
Manuel Terapi Kimlere Yapılır?
Kas iskelet sisteminin fonksiyon bozukluğu, lokalize hassasiyet ve hareket kaybı bulunan bütün ağrılarda sakıncalı bir durum yoksa MANUEL TERAPİ yöntemleri uygulanır. Tedavi planlanan bölgede kırık, burkulma, incinme, yırtık gibi zedenlenmeler ve diğer sakıncalı durumlar dikkatle incelenmelidir. Bunda dolayı hastanın manuel tedaviye uygun olup olmadığı, insan anatomisine hakim, kas iskelet sistemi rahatsızlıklarını değerlendirme becerisi olan, manuel tıp konusunda eğitimli ve deneyimli bir hekim tarafından ayrıntılı muayene edilerek değerlendirilir.
Omuz Problemi Olan Hastada Manuel Terapi Uygulaması
Bel, boyun fıtığı olarak bilinen disk herniasyonları, bel, boyun düzleşmesi, kulunç olarak bilinen miyofasiyal ağrılar ve donuk omuz gibi eklem kısıtlılıkları başta olmak üzere kas iskelet sisteminin yapısal ve kalıcı olmayan bir çok işlev bozukluklarında uygulanır. Ani bel, boyun tutulmaları, kilitlenmeler, sakroiliyak disfonksiyon denilen bele yansıyan ağrıya neden olan leğen kemiği kaynaklı sorunlar, omuzda sıkışma sendromu, tenisçi dirseği gibi tendinitler,karpal tünel sendromu başta olmak üzere bir çok sinir sıkışmasında bazen tek başına bazen de başka tedavi yöntemleri ile birlikte kullanılır.
Evrensel Manuel Terapi Yöntemi
Manuel Terapi Nasıl Bir Yöntemdir?
Eller ile hastanın sorunlu olan bölgesine dışardan itme, germe, bükme gibi kuvvetler uygulanır. Hastanın vücut bölümleri ya da eklemleri kaldıraç gibi kullanılabilir. Manuel terapi tekniklerine hazırlık periyodu ile başlanır; el yardımıyla yumuşak dokular uzaklaştırılıp tedavi edilecek bölge uygun pozisyona getirilir. Manuel terapide fizyolojik ve elastik bariyerler dikkate alınmalıdır. Hasta rahat ve gevşek pozisyonda olmalıdır. Hekim rahat ve destekli şekilde durmalıdır. Hasta ile hekimin ilişkisi ‘iyi dans eden bir çift’ gibi uyumlu olmalıdır.
Manipülasyon ve mobilizasyon terimleri bu teknikleri tanımlamak için kullanılır. Manipülasyon; hastaya uygun pozisyon verildikten sonra kısıtlılığının bulunduğu bölgeye küçük bir güç kullanarak kısa ve kontollü bir itme ile istenen yönde hareket sağlanır. Uygulanan kuvvet hızlı olmalıdır. Hastanın muayene bulguları ve tanısına uygun olarak yapılır ve uygulama ağrısızdır. Uygulama sırasında çıtlama, kütleme sesi duyulabilir. Genellikle uygulamadan hemen sonra bir rahatlama gözlenir. Mobilizasyon ise; eklem, kas ve sinir dokularına uygulanan daha yavaş ancak genliği daha büyük tekrarlanan pasif hareketlerdir. Amaç tekrarlanan hareketlerle kısıtlılığı yok etmektir. Manipülasyon öncesi hazırlık amacıyla uygulanabilir veya manipülasyonun uygulanamayacağı durumlarda tekrarlanan mobilizasyon uygulamaları ile benzer iyileşme sağlanabilir. Hastanın tedaviye uyumu önemlidir. Hastadan beklenen genellikle rahat olması ve uygulanan teknikler sırasında söylendiği zaman derin nefes alıp vermesidir. Bazı kas tekniklerinde de, hastanın kasını aktif olarak kasması istenir.
Manuel Terapinin Mutlak Yapılmaması Gereken Durumlar Nelerdir?
Manuel tedaviye başlamadan önce mutlak sakıncalı durumların değerlendirilmesi zaruridir. Pek çok sistemik hastalıkla birlikte birçok lokal problem yapılmaması gereken durumları oluşturur. Manuel terapi yöntemleri ancak tecrübeli bir uzmanın gözetiminde, uzun süreli pratikle öğrenilebilir. Yeterli tecrübeye sahip olmayanların manuel terapi yapmaya kalkışmalarıgeri dönüşümsüz sıkıntılarla sonuçlanabilir.
Kanserler, sistemik kemik hastalıkları, kanama bozuklukları, kırıklar ve ilerleylici kuvvet kaybıyla giden hastalıklar önemli yapılmaması gereken grupları oluşturur. Tamamen donmuş eklemelerde uygulama yapılamayacağı gibi, eklemlerde aşırı gevşeklik olan durumlarda da yapılamaz.
Manuel Tedavinin Etkisi Ne Kadar Süre Devam Eder?
Kas iskelet sistemi sorununun neden kaynaklandığı ve ne kadar süredir var olduğu önemlidir. Duruş bozukluğu, kas dengesizlikleri, evde ve işyerinde uygun olmayan ergonomi ile çalışma gibi nedenlerden kaynaklanan bir soruna manuel tedavi ile yardımcı olunabilir. Ancak nedenler ortadan kaldırılmazsa yakınmaların belirli bir süre sonra tekrarlama olasılığı fazladır. Bu nedenle manuel tedavi sonrasında da ergonomik prensiplere dikkat edilmelidir. Kas dengesizlikleri için güçsüz olan kaslara kuvvetlendirme ve kısalmış gergin kaslara germe egzersizlerini içeren kişiye özel egzersiz programına uyulmalıdır. Yeni başlayan kas iskelet sorunlarında eklem ve kıkırdaklarda yapısal değişiklikler meydana gelmeden önce yapılan uygulamalarda manuel tedavinin etkinliği daha kısa sürede elde edilebilir (tek bir uygulama yeterli olabilir) ve etkisi daha uzun süreli olur. Uzun süreli sorunlarda ise özellikle osteofit gibi yeni kemik oluşumu, eklem aralığında daralma gibi yapısal hasar da gelişmişse manuel terapi daha uzun sürer ve tedavi etkinliği istenilen düzeye ulaşamayabilir. Örneğin kronik bel ağrısı (12 haftadan uzun süren bel ağrısı) varlığında; 12 seansa kadar manuel terapi seanslarının uzatılması önerilebilir.
Manuel Terapinin Bilimsel Temelleri Nelerdir?
İnsan vücudunda kemik, eklemler ile kaslar ve çevre yumuşak dokuların birbirleri ile yapısal olduğu kadar işlevsel bir ilişki içindedirler. Bu yapısal ve biyomekanik bütünlük içinde yapılan değerlendirmeler ile vücudun bir bölgesinde hissedilen ağrının başka bölgedeki bir hareket kısıtlılığından kaynaklandığı saptanabilir. Hareket kısıtlılığının tedavi edilmesi ile, kinetik zincir dediğimiz hareket sisteminin fonksiyonel ilişkide olduğu diğer yapılardaki sorunlar da ortadan kalkar. Bu durum, manuel terapinin biyomekanik etkileri ile açıklanmaya çalışılmaktadır. Manuel uygulamalar ile, eklem yüzeylerinin birbirinden ayrıldığı ve eklem aralığında ve omurgada disk içindeki basıncın azaldığı bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Bel ağrısı, diz ve kalça osteoartriti (kireçlenme) tedavi rehberlerinde manuel terapi diğer tedavi yöntemleri ile birlikte önerilmektedir.
MANUEL TERAPİDE TANIMLAR
Manuel Terapi
Manuel terapi ellerle yapılan tedavi demektir. Eklemlerdeki hareket kısıtlılıklarını düzeltmek , geriye dönüşümlü fonksiyon bozukluklarını gidermek amacıyla , yalnızca elleri kullanarak yapılan bir mekanoterapi yöntemidir.
Manuel Terapi Elleri Kullanılarak Yapılan Tedavi Yöntemi
Manipulasyon bazen manuel terapi yerine kullanılabilmektedir. Ama manipülasyon , manuel terapi yöntemlerinden sadece biridir.
Manuel Terapi, Manipulasyon
Uluslararası Manüel Tıp Federesyonunun tanımlamasına göre manipülasyon, “Postüral denge durumunda kas-iskelet sisteminin maksimal, ağrısız hareketini sağlamaya yönelik talimatlar ve manevralar kullanılarak hastanın tedavi sürecinde ellerin kullanımı”dır.
19.yy’da Sırt Ağrısında Kullanılan Manuel Terapi Tekniği
Manuel terapist tarafından , anatomik sınırlar içinde eklem elemanlarına uygulanan zorlamalı pasif hareketlere manipulasyon denir.
Manuel Terapi, Mobilizasyon
Mobilizasyon teknikleri hastanın istemli olarak durdurabileceği kadar yavaş hızda gerçekleştirilen, ritmik, tekrarlanan pasif hareketlerdir.
Manuel Tıp
Manuel terapi yöntemlerini bilimsel olarak ele alan , endikasyon, kontrendikasyon , uygulama teknikleri ve etkilerini güncel bilgiler ışığında araştıran ve açıklayan tıp bilimine “ manuel tıp “ denir. Manuel tıbbın hedefi optimal vücut mekaniklerini sağlamaya yardımcı olmak ve kısıtlanmış bölgelerde hareketi arttırmaktır.
Manuel Tedavi
Maksimal ağrısız hareketi dengeli bir postür içinde arttırmak ve işlevi optimize etmek ama hedeflerdir. Manüel tıbbın en temel kullanımı hareket kısıtlılığını gidermek ve hareket asimetrisini düzeltmektir. Artmış hareketlilik ve esneklik, optimal kas işlevini ve hareket kolaylığını eski haline getirmede yardımcıdır. Normal hareketin eski haline dönmesi ile ilişkili olarak ağrı azalır. Manuel muayene ile fonksiyon bozukluğuna neden olan durum tespit edilerek en uygun manuel terapi uygulanmaldır. Hekimler tarafından uygulanır.
Manuel Tıp Eğitimi
Manuel tıp uygulamaları 40 ülkede kanunla düzenlenmiştir. Manuel tıp eğitimi ülkeden ülkeye önemli ölçüde değişir. Örneğin Yeni Zelanda ve Rusya’da uzmanlık statüsüne sahiptir.
Amerikadaki İlk Manuel Terapi Okulu; Andrew Taylor Still Tarafından Kurulmuştur
Fransa’da Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon uzmanlık eğitiminde manuel terapi yerini almıştır Bazı ülkelerde uzmanlık, yan dal ve tıp eğitimi sonrası sertifikasyon geliştirilmiştir. Yasal düzenlenmenin olmadığı ülkelerde ise manuel tıp uygulamaları için lokomotor sistemle ilgili bölümlerden nöroloji, ortopedi, FTR, romatolojiye ve ayrıca aile hekimleri ve pratisyenlere yan dal eğitimi veya ek yetki vermektedir.
Bu alanda lisansüstü mesleki eğitim kurs sisteminden etkilenir. Bu yüksek tıp eğitiminin yasal düzenlemelerinde 320 saatlik kurs gereklidir. Mesleki eğitim modülü iki bölüme ayrılır. Temel kursta manuel tıp temel bilgi ve becerileri öğretilir. 120 saattir. Ileri kurs manuel tıp gelişmiş yetkinlik ve becerileri öğretilir. 200 saattir. Dersler önceden yapılandırılmış ve önceden belirlenmiş bir sırayla basitten komplikeye şekilde yürütülür. 320 saatlik kurs programını tamamlayan hekimler yazılı, sözlü ve pratik sınav sonrasında başarılı oldukları taktirde FIMM onaylı diploma alarak uzman doktor manuel terapist ünvanını almaya hak kazanırlar.
MANUEL TERAPİDE TARİHSEL GELİŞİM
Manuel Terapi Tarihçe
El beyinde en geniş yeri kaplayan organdır. Antik çağlardan beri “Ellerin kullanımı” tanı koymaya ve tedavi etmeye yarayan bir uygulama olarak kullanılmıştır.
Manuel Terapi; Boyundaki Problem Düzeltilirken
Kas-İskelet sistemi hastalıklarında ellerin kullanılması asırlar öncesinde dayanmaktadır. Manuel tıbbın 4000 yıl önce eski Tayland’da kullanıldığına dair kuvvetli kanıtlar bulunmaktadır. Çeşitli yaralanmalarda ve hastalıkların tedavisinde ellerin kullanılması eski Mısırlılara kadar uzanmaktadır.
Manuel Tedavi, Ebul Kasım’ın Manipulasyon Tekniği
Modern tıbbın babası olan Hipokrat, traksiyon ve kaldıraç kollarını kullanarak birçok kas iskelet sistemi bozukluklarını, deformitelerini tedavi ederek manuel tıbbı tıp alanına sokmuştur. Hipokrat’ın tanımladığı teknikler günümüzde halen kullanılmaktadır.
Manuel Tedavi; Hipokratın Traksiyon Tekniklerinden Bir Çizim
Roma imparatorluğu döneminde de bu tür tekniklerin kullanıldığına dair kayıtlar mevcuttur. Binlerce yıldır insanların çektiği acıları dindirmek için “elleri koyarak” uygulanan birçok teknik kullanılmıştır. Popülerlikleri zaman zaman artıp azalsa da, bu modaliteler ve teknikler son yıllarda gittikçe daha fazla kabul görmektedir. Bu yöntemler kas-iskelet sistemi bozukluklarının tedavisinde özellikle boyun ve bel ağrısı için cerrahi-olmayan ‘agresif bir yaklaşım’ olarak kullanılmıştır.
Pasif hareketlere dayanan bu teknikler 18-19. Yüzyıllarda sadece sınıkcılar tarafından kullanılmıştır. 19. Yüzyılın başlarında Edinburg Üniversitesi’nden mezun olan Dr. Edward Harrison, manuel tıp yöntemleri kullanarak Londra’da büyük ün kazanmıştır. 19.Yüzyıl İngiltere ve ABD’de kırık-çıkıkçıların (bonesetter) en parlak yılları olmuştur. Bunlar arasında ünlü kırık-çıkıkçı Hutton’un başarılı çalışmaları James Paget ve Warton Hood gibi tıp otoritelerinin dikkatini çekerek, British Medical Journal ve Lancet gibi dergilerde yayınlanmış ve sonrasında bu teknikler tıp dünyasının yeniden ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu makalelerde tedavi edilen hastalıkların tanımlanmasının yanı sıra Hutton’ın akut inflamasyonlu eklemlere manipülasyon uygulamadığı belirtilmekteydi.
Manuel Terapi; Traksiyon Tekniği
James Mennell, Fiziksel tıp alanında profesördür. Anestezi kullanmadan omurga patolojilerinin tedavisinde oldukça yararlı ve uygulama alanı bulan yeni manipülasyon teknikleri geliştirmiştir. Yaşamı boyunca eklem hareketlerini inceleyerek, istemsiz hareketlerin manipülasyonlarında ne kadar önemli olduğunu saptamıştır. Mennell’in en çok çalışma alanı periferik eklemler üzerindedir.
Manuel Tedavi; Elle Periferik Eklemlerin, Ayak ve El Problemlerinin Tedavi Edilmesi
James Cyriax. F. M. Kaltenborn manipülasyon konusundaki en önemli isimlerdendir.
Andrew Taylor Still 1874 yılında ilk osteopatik tekniği geliştirmiştir. Osteopati; omurga bozukluklarında bozuk segmentteki mobiliteyi arttırarak ağrısız eklem hareketi kazandırma yöntemidir. Bu işlemi yapanlara da osteopat adı verilir. Still’in çalışmaları bugün kullanılmakta olan pek çok modern manipülasyon tekniklerinin doğmasına öncülük etmiştir.
Elle Tedavi; Sırt Ağrısı Elle Tedavi Edilirken Görülmektedir
Still’in ilaçsız tedavi etme düşüncesi pekçok doktor tarafından kabul görmemiş ama Oliver Wendell Holmes, ‘eğer bütün tıpta kullanılan ilaçlar denize atılsa insanlık açısından çok iyi, fakat balıklar açısından çok kötü olurdu’ diyerek Still’i desteklemiştir. Still’in görüşü aşağıdaki şekilde özetlenebilir.
Vücut bir bütündür.
Vücudun kendi kendini iyileştirme gücü vardır. Sağlığın devamlılığı ve hastalıklardan kurtulabilmesi için gerekli her şey insan vücudunda mevcuttur. Hekimin rolü bu kapasiteyi harekete geçirme ve kuvvetlendirme olmalıdır.
Kas-iskelet sistemi bütün vücut yapısının tamamlayıcı bir parçasıdır. Bu sistemdeki bir bozukluk bütün vücudu etkiler.
Yapı-fonksiyon işbirliği önemlidir. Vücut yapısı fonksiyonu yönetirken fonksiyon da yapıyı olumlu yönde etkiler.
Vücudun fonksiyonel kapasitenin düzelmesi iyilik düzeyinin artmasını, hastalık ve sakatlıktan kurtulmasını sağlar.
Günümüzde boyun ve bel ağrısı birçok endüstrileşmiş ülkede epidemi boyutlarına ulaşmıştır. Yaşamların bir döneminde tüm erişkinlerin yaklaşık %80’inin bel ağrısı ve %50’sinin boyun ağrısı çekeceği tahmin edilmektedir. Omurga bölgesindeki ağrıdaki bu artış toplum için önemli mali sonuçlar doğurmuştur. Son yıllarda morbiditeyi azaltma ve tedavi seçeneklerinin maliyet-etkinliğini arttırma yönünde çabalar olmuştur.
MANUEL TERAPİDE HASTA SEÇİMİ NASIL OLMALIDIR?
Hasta seçimi, manuel tıp uygulamalarında başarılı bir sonuç elde etmek istiyorsak son derece önemlidir. Manuel tedaviye hasta seçerken hastanın yaşı, cinsiyeti, segmental disfonksiyonun lokalizasyonu, tipi ve süresi, psikolojik durumu, vücut yapısı, eşlik eden hastalıklar ve genel sağlık durumu dikkatle not alınmalıdır. Hastaya en uygun olan manuel tedavi yöntemi belirlenmelidir.
Bütün muskuloskeletal ağrılarda, omurga ve ekstremite eklem fonksiyon bozukluğu, lokalize hassasiyet ve eklem hareket kaybı gibi hastalıklarda manuel tıp yöntemleri kullanılabilir. Major yaralanma, burkulma, fraktür(kırık), incinme, kapsüler yırtık, hematom gibi durumlar manuel terapinin uygulanmaması gereken durumlardır. Ve bu sakıncalı durumların dışlanması için hasta dikkatle incelenmelidir.
Manuel terapinin gerçek endikasyonu segmental disfonksiyonlardır. Segmental disfonksiyona neden olan pek çok hastalık vardır. Hem omurga hem de ekstremitelerde, akut ve kronik eklem/ligaman zorlamaları (sprain veya strain) manuel terapinin sıklıkla uygulandığı patolojilerdendir. Kişinin hastalığı yeni başlamışsa yani akutsa tedavinin daha başarılı olduğu söylenmektedir. Eğer ligaman hasarı varsa mobilizasyon denilen manuel terapiyöntemleriyle yetinilmesi gerekir. Güç kaybına neden olmayan bel fıtığı ve boyun fıtığında dikkatli bir muayene ve radyolojik incelemeden sonra uygulanabilir. Faset sendromuna bağlı bel ağrısı uygun manuel tıp girişimi ile giderebilir. İmmobilizasyon ya da fraktür sonrası eklem hareket kısıtlığı, sertlik ve ağrı ile buna bağlı bloklar bir diğer endikasyon grubunu oluşturur.
Manuel tıp yöntemlerine iyi cevap veren bir diğer patoloji de sık görülen ve bel fıtığını taklit eder tarzda ağrı yapan sakroiliak disfonksiyon sendromudur. Vertebrobaziler yetmezlik olmadan ortaya çıkan benign paroksimal vertigo, sık baş dönmesi nedenlerindendir. Bu hastalıkta da bir takım manuel manevralarla iyi sonuçlar alındığı bildirilmiştir. Temporomandibular disfonksiyon sendromunda özellikle nonredüktabl disk deplasmanlarında ve subluksasyonlarında manuel tıp yöntemlerinden yararlanılabilir.
Manuel tedavi yöntemlerinin profilaktik(hastalık başlamadan) uygulaması konusunda değişik düşünceler mevcuttur. Hastanın şikayeti olmadan manuel tedavinin yanlış olduğunu savunanların aksine özellikle osteopat ve kayropraktlar hastanın şikayeti olmasa da omurganın hareket kaybı ile ilgilenirler çünkü onlara göre, şikayet olmadan ortaya çıkacak mekanik yüklenme, sistemik hastalık, psikojenik problemler ve yaşlanmayla birlikte kısıtlanmış alanda problem oluşacaktır. Bu durum tedavi edilmezse, metobolik değişikliklere bağlı normal doku yapısının bozulması ve bunun yaratacağı visseral etkilerle, fibrozis ya da nörolojik problemlerin çıkabileceği düşünülmektedir.
MANUEL TERAPİDE MUAYANE VE TANI NASIL OLUR?
Muayene bir veri toplama sanatıdır. Hastanın yakınmaları dinlenerek sübjektif veriler elde edilir. Bazen, hastanın söylemediği/sakladığı şikayetler veya endişeler de vardır. Uygulayıcı bu olasılığın farkında olmalı ve doğru öykü almaya çalışmalıdır. Fizik tedavi doktarına en sık başvuru nedeni ağrı ve eklem hareket kısıtlılığıdır.
Kas-iskelet sistemi tarama muayenesi yürüyüş, postür ve simetri veya asimetriye bakar. Bu normal olarak ayakta durur pozisyonda yapılır. Deneyimli hekimler genellikle ortaya sorular atar ve muayene bu sorunlara yanıtlar bulmak üzere yapılır. Ayakta dururken, sırt üstü yatarken ve yüzü koyun yatarken olmak üzere hastaya farklı pozisyonlar verilerek muayene yapılır. Hasta çıplak ve gevşek bir durumda olmalıdır.
Postür analizi yapılmalıdır. Asimetrik postür değişiklikleri segmental disfonksiyonun göstergesi olabilir. Hasta bir bütün olarak görülmeli ve tüm vücudun genel hareketlilik düzeyi gözlenmelidir. Ağrılı bölge çıplak olarak incelendiğinde ciltte vazomotor olaylara bağlı renk değişimi gözlenebilir.
Doku yapısal anormalliği fizyolojik disfonksiyonun palpe edilebilir kanıtıdır.
Palpasyonla sağ ile solu ve yukarısı ile aşağısı karşılaştırılmalıdır. Karşılaştırma yapmadan değerlendirirsek anlamlı bir sonuca varmak zor olur. Palpasyon tabakalar halinde yapılır. Cilt ısısında ve neminde değişiklik, duyarlılık, gerginlik, cilt altı yapışıklık, lokal hassasiyet, kıvam değişikliği (sertlik/yumuşaklık) tespit edilebilir.
Kızarıklık, şişkinlik, ağrı-hassasiyet ve sıcaklık varsa bu doku yapısında akut değişim olduğunu ve buna bağlı akut enflamasyon olduğunu gösterir. Dokunun akut yapısal değişikliklerinde terleme artmıştır ve deri genellikle nemlidir. Doku yapısındaki kronik anormalliklerde ise deri ince, kuru, atrofik ve soğuktur. Palpasyonun ele gelen yapı sıkı veya fibrotiktir.
Omurganı her iki yanıda olan cilt ve cilt altı dokuda olan değişiklikler, deneyimli hekimler için çok değerli bilgiler verir. Iç organ bozukluklarına da bağlı olabilen karakteristik palpasyon özellikleri vardır.
Yumuşak doku dışında omurga palpasyonuyla pozisyonel değişiklikler bulunabilir. Kemik asimetrileri ve hareket kaybı tespit edilebilir. Bazen hareket kaybının aksine segmentler aşırı hareketli olabilir. Kemiklerin çok mobil olduğu durumlar manuel terapinin yapılmaması gereken durumlardır. Omurga çıkıntıların yapacağımız basınçla ve hareket sırasında çıkan duyarlılık bölgeleri de önemlidir. Basınçla ortaya çıkarılan vertebral yaylanmanın azalması (eklem oynaklığının kaybı) ve duyarlılık not edilmelidir.
Doku yapısındaki anormallik için palpasyon yapmak daha ileri muayene gerektiren kas iskelet sistemi alanlarında sorunlu alanları saptamanın bir yöntemidir.
Aktif hareket gözle muayene edilmelidir. Faset bölgesi üzerine palpasyon yapmak için parmakları koyarak aktif hareketin palpayonu yapılır.
Fonksiyonel eklem rahatsızlıklarının tanısında en önemli yöntem eklem oynaklığı testidir. Eklem oynaklığı testi için, EHA’da(eklem hareket açıklığı) değişikliğe yol açmayacak şekilde, eklem yüzleri birbirine paralel kaydırılır. Bu kaydırma işlemi hekim tarafından büyük bir kuvvet uygulanmadan ve ağrı uyandırmadan yapılabilmelidir. Kısıtlılık patolojiyi gösterir. EO testinin tekrarlanmasıyla hareketin yeniden kazanılması halinde kısıtlı EHA’da iyileşme gözlenebilir. EHA kısıtlı ve ağrılı da olsa EO genellikle ağrısızdır. Bu nedenle, tedavi amaçlı pasif EHA’nın kontrendike olduğu durumlarda EO kullanılabilir.
Muayenede izometrik kas kasılmanın değerlendirilmesi önemlidir. Çünkü izometrik kasılmada oluşan ağrı sıklıkla mekanik-fonksiyonel eklem kökenli değildir ve bundan dolayı manuel tedaviye iyi yanıt vermez.
MANUEL TERAPİDEKİ ÇEŞİTLİ TEKNİKLERE BAKIŞ
Manuel tedavi, uygulanan kuvvetin tipine göre intrensek ve ekstrensek olarak ikiye ayrılabilir. İntrensek kuvvetler kas gücü, solunum, vücut sıvılarının oluşturduğu basıç gibi kişinin vücudunda oluşan kuvvetlerdir. Ekstrensek kuvvetler ise dışarıdan uygulanan kuvvetlerdir; uygulayıcının uyguladığı itme, germe, bükme gibi kuvvetler, yerçekimi, kayış ya da yastıklarla uygulanan kuvvetler sayılabilir.
Direk ve indirekt tedavi kavramı, kullanılan kuvvetin bariyere göre yönüyle ilişkilidir. Direkt yöntemlerle uygulanan kuvvet patolojik bariyere ya da artmış dirence doğrudur. Böylece, patolojik bariyerin, normalde olması gereken fizyolojik bariyere doğru yer değiştirmesi sağlanmaya çalışılır. İndirekt yöntemlerde ise uygulanan kuvvetle birlikte ortaya çıkan hareket, direncin en aza olduğu, patolojik bariyerin tersi yöndedir. Bu uygulama, mobiliteyi artırarak, patolojik bariyer ile normal fizyolojik bariyerin pozisyonları arasındaki ilişkide değişikliğe yol açar.
Servikal Manipulasyona Örnek Bir Teknik
Direkt ve indirek kavramı bazen farklı amaçla da kullanılabiliyor. Hekimin doğrudan ilgili segmentlere bası yapmasına direkt teknik, bu teknikte kuvvet doğrudan vertebraya uygulanır. Uygulanan kuvvet, kısa, ani ve oldukça serttir. Genelde el ayası ile yapılır. Vertebraların çıkıntılarına basınç uygulanır. Ellerden biri çapraz olarak problemli vertebranın sağ tarafına yerleştirirken diğeri bir alttaki vertebranın sol tarafına konur. Direkt manipülasyonla üstteki vertebra sola doğra rotasyon yapmış olur. Bu teknikte fazla kuvvete ihtiyaç duyulduğu için zararlı olabilir. Hastanın vücut bölümleri ya da eklemleri kaldıraç gibi kullanılarak yapılan girişimler indirekt teknik olarak adlandırılır.
Manuel uygulamaya hastanın yaptığı katkı göz önüne alınarak aktif, pasif ve aktif + pasif yöntem şeklinde bir sınıflama da yapılabilir.
Bir diğer sınıflama ise itmeli ve itmesiz teknikler şeklindedir. Gerçekten de manipülasyon kelimesi çoğu yerde itmeli tekniği tanımlamak amacıyla kullanılmıştır. İtmeli teknik manuel tedavi yöntemidir.
Manuel Tedavi Teknileri; Mekanik Traksiyona Örnek
Traksiyon; yumuşak dokuları germek ve kemikle yüzeylerini veya kemik fragmanlarını bir çekme kuvveti kullanarak ayırmak için kullanılan bir tekniktir. Vücudun hareketine eşit ve zıt yönde bir kuvvetle direnç gösterilirken, uygulanan kuvvet yeterli büyüklükte ve sürede ve uygun istikamette olmalıdır.
Kas enerjisi tekniği; hastanın spesifik olarak hekim tarafından yönlendirilir ve istemli olarak vücudunu hareket ettirmesini içerir. Manuel terapist tedavi edilecek kısmı belli pozisyonda tutar ve hastaya tutma kuvvetine karşı kasını kasmasını söyler. Hasta kuvvet miktarını kontrol ettiği için yaralanma pek olası değildir.
Manuel tedavi için hasta rahat ve gevşek olmalıdır. Hasta tam gevşemeli ve kendini güvende hissetmelidir . Manuel terapist gevşemeli, tedavi amaçlı kavrama sıkı, ağrısız ve koruyucu olmalıdır. Hekim kendinden emin, rahat ve destekli şekilde durmalıdır. Hasta ile hekimin ilişkisi “iyi dans eden bir çift” gibi uyumlu olmalıdır. Eklem ağrısız durumda olmalıdır. Hiçbir zaman aşırı kuvvet uygulanarak anatomik hareket sınırı aşılmamalıdır. Kuvvet aktarımı için masasının yüksekliği ayarlanabilir olmalıdır.