Manyetik Alan Tedavisi
Yazar İbrahim Yılmaz • Pratisyen Hekim • 21 Kasım 2019 • Yorumlar:
Magnetoterapi, doğal ve hassas bir tedavi şekli olan manyetik alan etkileşimine dayanan yani girişimsel olmayan fiziksel bir tedavi metodudur. Pulsatif magnetik alan vücut dokularını uygun bir şekilde etkileyerek hücre zarlarının geçirgenliğini arttırır. Bu doğal metod aynı anda birçok hastalığın tedavisinde başarılı bir şekilde kullanılmaktadır. Biyomanyetoloji ilkelerine göre, tüm maddeler dolayısıyla tüm canlılar, zayıf ya da güçlü birer manyetik özelliğe sahiptirler. Her mekânda dolayısıyla tüm canlıların içindeki ve dışındaki tüm boşluklarda yüksek yâda düşük birer manyetik alan mevcuttur. İnsan vücudu aslında her hücrenin kendine özgü elektrik devresi olduğu bir elektromanyetik makinedir. İnsan vücudundaki manyetik alan, biyoelektrik yüklerinin hareketinden meydana gelir. Biot – Savar Teorisine göre, hareketli elektrik yükleri manyetik alan oluşturur. Biyoelektrik oluşan herhangi bir bölgede mutlaka manyetik alan vardır. Dolayısıyla kalp, adale, sinir ve beyin gibi organlar belli bir manyetik alana sahiptir. İnsanı oluşturan maddelerin birbiriyle haberleşmek için kullandıkları manyetik alanın sinyalleri birbiriyle uyum içindedir. Bu sinyaller dünya manyetik alanı ile de uyum içindedir.
Yer kabuğunun doğal bir magnetizması vardır. Bu magnetik etkileşim hücre zarlarında madde alışverişlerini mümkün kılar. Böylece bir fabrika gibi çalışan hücrenin, atık maddeleri ve toksinleri bünyesinden uzaklaştırarak su, besin maddeleri, oksijen ve gerekli mineralleri alarak işlevinin uygun bir seyirde ve canlılık içinde sürdürmesi mümkün olmaktadır. Uzaya gönderilen astronotlarda görülen ve haftalarca sürebilen yorgunluk, adale ağrısı, baş ağrısı ve dönmesi nedeni ilk yıllarda anlaşılamamıştı. Daha sonraki yıllarda sürdürülen kapsamlı araştırmalar sonucu bu belirtilerin dünyanın manyetik alanının eksikliğinden kaynaklandığı belirlenmiştir. Uzay koşullarında manyetik alan “sıfır” olduğu için bu hücre zar transferleri de gerçekleşemeyeceği için hayatla bağdaşmayan bu sorunu çözümlemek amacıyla suni manyetik alan veren bu sistem üretilmiştir.
Yerkabuğunun doğal magnetizmasından en iyi şekilde faydalanan kesimler, toprakla teması yoğun olan kırsal alan insanlarıdır.Daha uzun ömürlü ve sağlıklı olmalarındaki gizem bu magnetik alan etkileşimi nedeniyle hücrelerin sürekli canlılık ve de fonksiyonel olmasında yatmaktadır.Tıpkı temiz ve berrak bir denizde yaşayan balıklar misali aktif bir seyir gösteren bu hücreler,doğanın sunduğu bu koruyucu ve doğal denge durumundan yararlanmaktadırlar.Teknolojiyle birlikte şehir hayatı,insanların toprakla temasını azalttığı gibi elektromanyetik kirlilik ortamı da doğal manyetik alanla olan temasları defektlere uğratmıştır.Kalp krizi yaşlarının 20’li yaşlara düşmesi, bağışıklık sistemlerinin çöküşü, sık hastalıklara maruz kalma, beyin kanamaları sıklıklarında artışlar ve de kanser olgularında görülen tırmanış bu nedenlerle ortaya çıkmıştır.Bu durum göz önüne alınarak 200.000 insan üzerinde bu suni manyetik alan ile ilgili çalışmalar insan vücuduna ihtiyacı olan bu doğal manyetik alan tatbik edildiğinde bağışıklık sistemlerinin kuvvetlendiği,enerji dengelerinin normal ve doğal sınırında tutulduğu,hücrelerin kirli ve bulanık denizdeki balıklar gibi fonksiyon görmekteyken, berrak ve temiz denizdeki balıklar misali bir canlılık kazandığı tespit edilmiş ve 1998 de modern tıp hizmetine sunulmuştur.Çağdaş klinik çalışmalar tedavide, magnetoterapinin pulsatif(nabızlı) yani ritmik dalgalanımlar halinde manyetik alan oluşturan şeklinin kullanımı gerekliliğini de ortaya çıkarmıştır.Yer kabuğunun statik magnetizmasından daha da etkin olan pulsatif magnetik alan, hücre zar hareket periodisitesi ile daha uygun bir etkileşim oluşturmaktadır.Bu pulsatif(nabızlı) magnetik alan tedavisi,insan organizmasında moleküler,hücresel ve sistemler(sindirim sistemi,sinir sistemi gibi..)seviyesinde karmaşık biofiziksel işlemlerin oluşmasını tahrik eder.
Laboratuar deneyleri ve klinik deneyimler pulsatif magnetik alanın vücutta şu etki ve mekanizmalara neden olduğu sonuçlarını ortaya koymuştur:
Damarları genişleterek kan akışkanlığının düzenlenmesi, ağrı kesici aktivite, anti inflamatuar(iltihap kurutucu)aktivite, spasm çözücü, iyileşme hızlandırıcı, ödem çözücü, hormonal ve enzimatik süreçleri düzenleyici etki, hücre zarlarında metabolik transferler ve hücre zarının fonksiyonlarının aktivasyonu, hücrelerin solunumlarının aktivasyonu (oksijen girişi, karbondioksit çıkışı)…
Herhangi bir hastalık, nitelik ve lokalizasyonu ne olursa olsun bölgesel veya genel olarak enerji eksikliğinden sonra meydana gelmektedir. Ve mevcut hastalık, enerji durumunun iyileştirilmesi veya normal düzeye getirilmesi halinde ortadan kalkmaktadır. Bu, pasif kalan vücudu, geçici yöntemlerle yönlendirmek değil, aksine kendi tedavi mekanizmasını aktiflemek için yapılan gerçek bir yardımdır. Böylece vücudun iyileşebilme potansiyeline yeniden kavuşma olanağı verilebilmektedir.
Elektrosmog adı verilen teknolojinin beraberinde getirdiği elektromanyetik kirlenme, insan sağlığını tehdit eden ciddi unsurlardan birisidir. Yüksek gerilim hatlarından cep telefonu dalgalarına, radyo ve tv dalgalarından ev ve iş yerlerindeki bilgisayar ve elektrikli diğer eşyaların yaydığı elektromanyetik dalgalara kadar, maruz bulunulan elektromanyetik kirlenme sosyal yaşam ortamında hemen her yerde sağlıksız bir atmosfer oluşturmaktadır. Magnetoterapi teknolojinin beraberinde getirdiği bu elektromanyetik kirlenme ortamının insan vücudunda oluşturduğu zararlı etkileri ortadan kaldırarak doğal ve kirlilikten arındırılmış bir ortam oluşturur.
Tüm bu etkilerinin yanında, magnetoterapi, etki mekanizmalarının da bir sonucu olarak günlük zindelik, cinsel fonksiyonlarda performans artışı, bedensel faaliyetlerde aktivite artışı, entelektüel kapasitede artış, unutkanlığın giderilmesi, uyku düzeninin sağlanması ile insan vücudunun üst düzey bir biyoritme ulaşmasını teşvik eder. Bu etkinliği nedeniyle magnetoterapi, sporcu performansının artışı, tatil beldelerinde ve turistik çerçevede dinlenmenin uygun şekilde sağlanması, iş yerlerinde verim artışı, eğitimde öğrencilerin öğrenme kapasitelerinin arttırılması, yoğun iş temposunun gerektirdiği enerji ihtiyacının sağlanması, depresyon ve stresin olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması ve geniş yelpazede bir çok hastalığı aynı anda tedavi edebilmesi gibi amaçlarla yaygın olarak kullanım alanına girmiştir.
Magnetoterapi ilk önce astronotlar üzerinde uzayda kullanılmıştır. Daha sonra 200.000 insan üzerinde yapılan klinik deneyler neticesinde 1998 de tıbbın hizmetine sunulmuştur.
MAGNETOTERAPİNİN ETKİSİ NEDİR:
Vejetatif sinir sisteminde düzenleyici
Kemik, kıkırdak, kas ve kan hücrelerinin uyarılması,
Sinirlerde onarım,
Yaraların iyileşmesi,
Ağrıların hafifletilmesi,
Metabolizma durumunun iyileştirilmesi, – Daha iyi dolaşım ve madde alışverişi yoluyla daha iyi boşaltım,
Makrofajların aktifleştirilmesi(Bağışıklık sistemi fagosit hücreleri)
Adrenalin, noradrenalinn, serotonin(stres hormonları) reseptörlerinin hassasiyetinin azaltılması ve böylece stres, depresyon ve anksietenin azaltılması,
Barsakta plexus myentericusun düzenlenmesi ve böylece sindirim işlevinin düzenlenmesi,
İmmun sistemin((bağışıklık sistemi) güçlendirilmesi,
Daha iyi metabolizma ve daha iyi kan dolaşımı sayesinde alınan ilaçlarda iyi etki
Kalp çarpmasının normalleştirilmesi,
Solunum kaslarının daha iyi çalışması sayesinde solunum hacminin arttırılması.