Mazoşizm Nedir?
Yazar Alper Günerigök • 20 Aralık 2022 • Yorumlar:
Mazoşizm, Fransızca ’da masochisme kelimesinden gelmektedir, anlamı “acıdan haz alma
eğilimi” olan kelime, kendisini aşağılayan, kendisine fiziksel ve özellikle ruhsal acı veren durumlar
karşısında hoşlantı hissedilen bir tür sapkınlıktır.
Klinik gözlem açısından açıklanacak olursa mazoşisttik yapıdaki kişinin bilinç dışında zarar
görmeyi hak ettiğine dair bazı inanışlara sahip olduğu görülmektedir. Kişi acı çekmeyi tercih etmekten çok bunu hak ettiğine inanır ve hayatta acı çekmek dışında başka seçeneği olmadığına düşünür. Bu düşüncelerin temeline bakılacak olursa çoğunlukla çocukluk ve ergenlik çağı yaşantılarının önemli rol oynadığı görülmektedir. Bu dönemlerde yaşanan travmatik ve istismar gibi ağır ruhsal izler bırakacak yaşantılar sonucunda kişi bilinç dışında kendisini mazoşist bir hale büründürebilir.
Mazoşistliğin tam olarak kesin bir nedeni olduğu bilinmemektedir ancak bunun yanında
yetiştiğimiz ailesel ve çevresel ortamın bu konuda çok kritik bir öneme sahip olduğu
düşünülmektedir. Zaten ruhsal anlamda yaşadığımız birçok örüntülenmenin temeli olarak çocukluk ve ergenlik dönemi ilk akla gelen ve incelenen dönemdir. Bu dönemde aile tutumları, çevresel etkenler ve yaşanan travmatik yaşantılar yetişkinlik döneminde mazoşist bir yapılanmanın zeminini
hazırlamaya imkan sağlayabilir. Aile içinde kişinin kendisine veya aile bireylerinin bir birilerine karşı
fiziksel ve ruhsal şiddete şahitlik etmiş olması çocuğun bu hissi öğrenmesine yol açabilir ve yetişkinlik çağında kişiye bunu hak ettiğine dair inanışlar yüklemeye sebep olabilir. Yapılan araştırmalarda bireylerin aile içinde gözlemlediği tutumları ileri yaşlarda kurduğu romantik ve sosyal ilişkilerinde de barındırdıkları görülmektedir. İnsan, yeteri kadar maruz kaldığı herhangi bir durumun iyilik veya kötülük haline bakmaksızın bu durumu güvenilir bulma eğilimine sahiptir. Bu yüzden öğrenme sürecimizin başladığı ilk kurumun aile olması, aile içerisindeki tavırların önemli bir etken olduğunu düşündürür. Aile tutumlarının yanı sıra mazoşist tavırlar sergileyen bireylerin yine büyüdüğü dönemde maruz kaldıkları çevresel etkenlerinde ayrıca önemli bir yeri olduğu düşünülmektedir. Çevresel etkenleri, sosyal çevre, ekonomik durum ve kültürel yaşantılar olarak ele alabiliriz. Bu etkenlerin olumsuz tarafına maruz kalan çocukların yaşam kaliteleri de doğru orantılı olarak etkilenmektedir. Bu sebeplerden dolayı zor şartları normalleştiren çocuklar ilerleyen dönemde karşılaştıkları sıkıntılı durumları tanıdık anılar olarak anımsadıkları için bu şartları iyileştirmekten ziyade kabullenme hatta hak ettiği hayatın bu olduğunu düşünme gibi tutumlar sergileyebilirler. Bunların yanı sıra yaşanan ağır travmatik yaşantıların getirdiği birtakım örüntüler de mevcut olabilir. Travma, klinik anlamda gözlemlendiğinde kişinin olağan hayatını sekteye uğratan, beklenmedik, kişiyi rahatsız eden ve şok eden yaşantılar olarak adlandırılır. Travma anında kişinin beyninin normal akışı engellendiği için yaşanan an üzerine analitik düşünme yetisini kaybeder. Yani beynimizin sol tarafı işlevselliğini kaybeder, bu gibi anlarda görüntüler, sesler, kokular ve tat gibi hatıralar beynimizin sağ tarafında kilitlenir. Travmatik anıların yetişkinlik hayatımıza yansımaları da bu bağlamda çok güçlüdür.
Yaşadığımız ve bizi travmatize eden anıların sadece bizim başımıza geldiğine dair inanışlarımız oluşur ve bu bize bunu hak ettiğimizi düşündürür. Mazoşist bir yapılanmanın temelini de travmatik anılar bu sayede oluşturabilir.
Şema Terapi modeli açısından incelendiğinde kurulan ilişkilerimiz dinamiklerinde çocukluk ve
ergenlik dönemlerinde öğrendiğimiz uyumsuz davranışları yetişkinlik döneminde ilişkilerimizin
temelini oluşturduğu düşünülür. Bu uyumsuz davranışlarımıza genel anlamda ‘şema’ denir. Mazoşist kişilik örüntülerine sahip kişilerde, ‘’Kendini feda, cezanlandırıcılık, yetersiz özdenetim, boyun eğicilik, kusurluluk ve dayanıksızlık’’ gibi şemaları olma olasılığı yüksektir.