MEME KANSERİ: TANI, TEDAVİ ve KORUNMA
Yazar Mustafa Benekli • 23 Mayıs 2017 • Yorumlar:
Meme kanseri Türkiye'de görülen en sık 2. kanser türüdür. Ayrıca kadınlarda görülen
kanserler arasında birinci sırayı alır. Ülkemizde her yüzbin kişinin 43'ünde görülmekte olup
yılda yaklaşık 17,000 yeni meme kanseri hastası olması beklenmektedir. Bu rakam kabaca
kadınlarda görülen her 4 kanserden birinin meme kanseri olduğunu göstermektedir. Yapılan
çalışmalara göre ömür boyunca her 8 kadından birinin meme kanserine yakalanma riski
vardır.
- Patoloji
Meme kanseri dendiğinde invaziv kanserler akla gelmektedir. Ayrıca "in situ" kanser denen
türü adı kanser olmakla birlikte yayılma özelliği (invazyon) yoktur, bu nedenle meme kanseri
olarak kabul görmez. En sık görülen meme kanseri türü süt kanallarından kaynaklanan
“duktal” kanser adı verilen kanserlerdir. Diğer sık görülen bir türü süt üreten bezlerden
kaynaklanan “lobüler” kanserler denen türüdür. Bunların dışında memenin nadir görülen
müsinöz, medüller, tübüler, adenoid kistik, papiller vs kanserleri de vardır.
Meme kanserleri heterojen bir grup hastalıktır. Hormon reseptörü ve Her2 reseptörü ifadesine
göre kabaca 4 alt grupta incelenirler:
1. Luminal A meme kanseri: Estrojen ve/veya progesteron reseptörü pozitif, Her2 negatif.
2. Luminal B (üçlü pozitif): Estrojen ve/veya progesteron reseptörü pozitif, Her2 pozitif. Her2
negatif bir alt grubu da vardır.
3. Her2-pozitif: Estrojen ve/veya progesteron reseptörü negatif, Her2 pozitif
4. Üçlü (triple) negatif: Estrojen ve/veya progesteron reseptörü negatif, Her2 negatif
Bu kanserlerden luminal A türü iyi bir klinik seyir gösterirken, üçlü negatif alt grup daha
agresif seyreder. Tedavi planlanırken bu özellikler göz önüne alınarak karar verilmelidir.
- Meme Kanseri Risk Faktörleri
Kadın cinsiyet ve ileri yaş meme kanseri için en önemli risk faktörleridir. Meme kanserinin
görüldüğü ortalama yaş 62-65 yaş civarıdır. Ancak erken yaşlarda da görülebileceği akıldan
çıkarılmamalıdır.
Estrojen hormonuna uzun süreli maruz kalınan durumlarda meme kanseri riski artmaktadır.
Bu durumlar ileri yaşta doğum yapma, erken yaşta mens olma, geç yaşta menopoza girme,
kısa süreli emzirme, doğum kontrol hapları, menopoz sonrası hormon tedavisi, uzun boy,
obezite, yağ oranı yüksek gıdalarla beslenme, ve kronik alkol tüketimi olarak sayılabilir.
Ayrıca memenin iyi huylu kistleri ve fibroadenom hastalıkları da meme kanseri riskini artırır.
Ailede meme kanseri öyküsü olması da önemli bir risk faktörüdür. Meme kanserinde genetik
bozukluklar görülebilir. Bu değişiklikler meme kanseri gelişimine sebep olabilir. Ailede
meme kanseri öyküsü meme kanseri riskini artırmakla birlikte, meme kanserlerinin sadece
%6-8’i genetik geçiş ile açıklanabilir. Bu hastalarda BRCA1 ve BRCA2 genlerinde
mutasyonlar tespit edilmesi genetik geçiş olduğuna işaret eder. Anne tarafında erken yaşta
meme kanseri görülmesi veya ailede erkek meme kanseri olması genetik ailesel meme kanseri
olabileceğini gösterebilir.
- Meme Kanseri Nasıl Belirti Verir?
Küçük tümörler genellikle belirti vermezler. Meme kanserinin en sık görülen belirtisi ele
gelen kitle olmasıdır. Bir kısmında ağrı olmakla beraber tümör kitleleri genellikle ağrısızdır.
Diğer önemli belirtiler tümörün deriye yapışmasına bağlı meme cildinde çekintiler ve meme
başında içeri çekilme görülmesidir. Meme derisinde ödem ve kalınlaşmaya bağlı portakal
kabuğu manzarası görülebilir. Meme ucundan kanlı akıntı olabilir, ancak her kanlı akıntı
kanser demek değildir. İleri evrelerde tutulan organa özel belirtiler ortaya çıkabilir.
- Meme Kanseri Nasıl Teşhis Edilir?
Meme kanseri klinik olarak farkedilebilir büyüklüğe gelinceye kadar hızlı gelişip büyüyen bir
tümör değildir. Belli bir büyüklüğe eriştikten sonra büyümesi hızlanır. Tümör ortalama 5-6 yıl
içinde 1 cm çapına ulaşır. Öncelikle lenf kanalları yoluyla koltuk altı lenf bezlerine ve daha
sonra kan yoluyla karaciğer ve kemik gibi uzak organlara yayılım yapar. Erken evrelerde olan
küçük tümörler farkedilmeyebilir ve bir bulgu göstermeyebilir. Erken teşhiste en önemli
faktör bu konuda farkındalığın artırılması ve kadınların bilinçlendirilmesidir. Ülkemizde T.C.
Sağlık Bakanlığı tarafından önerilen tarama programları KETEM merkezlerinde
yürütülmektedir. Mamografi en önemli erken teşhis yöntemidir. Evde kendi kendine yapılan
meme kontrolleri farkındalığın artırılması için önemli olmakla birlikte çok hassas bir yöntem
olmadığından tümörün erken evrelerde teşhis edilmesi için güvenilir değildir. Benzer şekilde
bir doktor tarafından yılda bir yapılan meme muayeneleri de objektif olmadığından küçük
tümörler kaçırılabilir. Mamografi dışındaki bu yöntemlerin hastalığın erken teşhisi ve
hastanın yaşam süresine ciddi bir katkısı olmadığı gösterilmiştir. Ancak yine de meme kanseri
farkındalığının artması ve kadınların bilinçlenmeleri adına yapılmaları ilgili otoriteler ve
kuruluşlar tarafından önerilmektedir.
Kadınların 40 yaşından sonra yılda bir kez düzenli mamografi yaptırması önerilmektedir.
Tartışmalı olmakla birlikte mamografinin asıl faydası 50 yaşından sonradır. Bu nedenle bir
şüphe yoksa 40-50 yaş arası 2 yılda bir mamaografi yaptırmanın sakıncası olmadığını öne
süren hekimler de vardır. Bunun sebebi menopoz öncesi dönemde meme dokusunun daha sıkı
ve sert olması nedeniyle testin hassasiyetinin düşmesi ve küçük lezyonların kaçırılma
olasılığıdır. Menopoz ve yaşın artması ile birlikte meme dokusu içinde yağ oranı artar ve
görüntüleme daha sağlıklı olabilir.
- Meme Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?
Cerrahi
Erken evre meme kanserinin temel tedavisi cerrahidir. Yaygın hastalıkta cerrahinin yeri
yoktur. Özellikle küçük tümörlerde meme koruyucu cerrahi denen teknikle memenin
tamamının alınması yerine, tümörlü bölümün kısmen çıkarılması tercih edilir. Meme
koruyucu cerrahi lumpektomi veya kadranektomi şeklinde olabilir. Meme koruyucu cerrahi
yapılan ve sağlıklı meme dokusu çıkarılmayan hastalarda, geri kalan meme dokusuna
radyoterapi verilmesi şarttır. Bir diğer "mastektomi" adı verilen cerrahi yöntem ile meme
dokusunun tamamı çıkarılır. Büyük kitlelerde, birden fazla tümör olması durumunda ve küçük
memelerde kozmetik sonuç elde edilemeyecek durumlarda mastektomi tercih edilir.
Kemoterapi
Erken evrelerde cerrahi sonrası "koruyucu" (adjuvan) kemoterapi uygulanması tamamlayıcı
olarak sıklıkla yapılır. Genellikle 2 cm üzeri tümörlere veya koltuk altı lenf bezlerine sıçrama
varsa yapılır. Hasta bazında karar verilmelidir. Tedavi kararı verirken tümörün büyüklüğü (T
evresi), koltuk altı lenf bezlerine yayılım olup olmaması (N evresi), tümörün
estrojen/progesteron reseptörü varlığına göre hormonal duyarlılık durumu, Her2 (c-erb-B2)
adı verilen kanser geninin varlığı gibi faktörler değerlendirilir. Bazı arada kalınan durumlarda
genetik testler yapılarak kemoterapi verilip verilmeyeceğine karar verilebilir, ancak bu
genetik testlerin geri ödemesi olmadığından hastalar tarafından karşılanması gerekir.
Koltuk altı lenf bezlerine yayılım olan veya çok büyük tümör olup cerrahinin uygun olmadığı
durumlarda "neoadjuvan" kemoterapi ile başlanıp, cerrahi ötelenebilir. İleri evre hastalıkta
palyatif kemoterapi uygulanır.
Her2-pozitif hastalarda tedavide anti-Her2 hedefine yönelik ajanlar kullanılması gerekir.
Bunlardan "koruyucu" amaçlı kullanımı onaylı tek ilaç bir monoklonal antikor olan
"trastuzumab" isimli ilaçtır. Koruyucu amaçla 52 hafta süreyle verilmesi önerilir. İleri evre
hastalıkta da ilk seri tedavide trastuzumab içeren kombinasyonlar standarttır. Birinci
basamakta "pertuzumab" isimli akıllı molekül ülkemizde de ruhsatlıdır. İkinci basamak ve
sonrasında anti-Her2 tedavi olarak trastuzumab emtansine ve lapatinib kullanılabilecek diğer
ilaçlardır.
Hormonal tedavi
Erken evre hastalıkta hormon reseptörleri pozitif ise koruyucu olarak en az 5 yıl süreyle
hormon tedavisi uygulanır. Bu amaçla tamoksifen sıklıkla tercih edilir. Menopoza girmiş
hastalarda aromataz inhibitörü denilen anastrazol veya letrozole isimli ilaçlar giderek daha
fazla tercih edilmektedir. Menopoza girmeyen kadınların LHRH analogları adı verilen
iğnelerle suni menopoza sokulması gerekebilir.
Radyoterapi
Koruyucu radyoterapi meme koruyucu cerrahi sonrası rutin olarak uygulanır. Mastektomi
sonrasında koltuk altı lenf bezlerine sıçrama tespit edilen hastalarda uygulanması da artık
standart hale gelmiş durumdadır.
Meme Kanserinde Tarama
Ülkemizde T.C. Sağlık Bakanlığı tarafından önerilen tarama prensipleri KETEM adı verilen
merkezlerde uygulanmaktadır. Buna göre "meme kanserinde ideal yöntem iki yılda bir
uygulanacak mamografi ile taramadır. Asıl tarama yöntemi mamografi olmakla birlikte,
mamografinin etkinliğini arttırmak amacıyla taramaya katılan her kadına klinik meme
muayenesi de yapılmalıdır. Ayrıca toplumda farkındalık yaratmak amacıyla 20 yaşından
sonra her kadına kendi kendine meme muayenesi yapmaları için danışmanlık hizmeti
verilmelidir. Taramalar 40 yaşında başlar ve 69 yaşında sonlanır.