MEME KANSERİ
Yazar Mücteba Gündüz • Genel Cerrah • 14 Ocak 2017 • Yorumlar:
Her 7 kadından birinde meme kanseri görülmektedir ve kadınlarda en sık görülen kanser tipidir. Meme kanseri, meme dokusu içindeki süt kanalları veya süt bezlerinden kaynaklanır. Nedeni tam olarak bilinmemekle beraber diğer kanserlerde olduğu gibi genetik faktörler rol oynamaktadır. Riskli olan kişilerin belirlenmesi ve meme kanseri belirtilerinin hastalar tarafından fark edilmesi kritik noktadır. Çünkü meme kanserinde tedavinin temeli erken teşhistir.
Meme kanseri tarama programının başlatılması ile meme kanserinde tam tedavi mümkün hale gelmiştir. Tarama kendi kendine muayene, doktor muayenesi ve görüntüleme yöntemleri ile yapılmaktadır. Görüntülemede ultrasonografi ve mamografi yöntemleri kullanılmaktadır. Mamografi memenin röntgen ışınları ile incelenmesidir.
Meme kanserinin tipleri
Kanser en temel anlamda kontrolsüz hücre çoğalmasını ifade eder. Meme kanseri ilk olarak non-invaziv ve invaziv meme kanseri olarak iki ana gruba ayrılır. Bu tıbbi terimleri kısaca açıklamak gerekirse non-invaziv meme kanseri süt kanalları ve süt bezleri içinde sınırlı kalmış hücre çoğalmasını ifade etmek için kullanılır. İnvaziv meme kanseri ise kaynaklandığı bölgede sınırlı kalmayıp çevreye ve diğer organlara yayılma eğiliminde olan kanserlerdir. Non-invaziv meme kanserinin iki alt tipi vardır;
1.Duktal karsinoma in-situ (DKIS): Süt kanallarından (duktus) kaynaklanır. Bu kişilerde invazif kanseri gelişme riski 8-10 kat artar. Bazı alt tiplerinde bu risk daha da yüksektir.
2.Lobüler karsinoma in-situ (LKIS): Süt bezlerinden (lobül) kaynaklanır ve tüm meme dokusunda yaygın olarak bulunur.
Genelde her iki meme de etkilenmiştir. LKIS saptandığında %5-16 oranında eş zamanlı invaziv kanser de mevcuttur. Her hangi bir girişim yapılmadığında bu lezyonlarda invazşv kanser gelişme riski %37 oranındadır.
İnvaziv meme kanserinin çok sayıda alt tipi vardır. Ortak özellikleri yayılma eğilimde olmalarıdır. Fakat her birinin yayılma potansiyeli farklıdır.
1.İnvaziv duktal karsinom
2.İnvaziv lobuler karsinom
3.Tubuler karsinom
4.Medüller karsinom
5.Müsinöz (kolloid) karsinom
6.Papiller karsinom
7.Paget Hastalığı
8.İnflamatuar meme kanseri
9.Meme lenfoması
İnvaziv duktal karsinom %75 oranla en sık rastlanan meme kanseridir. Eğer ele geliyorsa sert kitleler olarak fark edilir. Yayılma eğilimi yüksektir.
İnaziv lobüler karsinom ikinci sıklıktadır. Meme kanserlerinin %5-10’unu oluşturur. Çoğu LKIS ile ilişkilidir. Genelde birkaç odakta birden ve karşı memede de saptanır.
İnflamatuar meme kanseri en hızlı seyirli meme kanseridir. Meme cildindeki kızarıklık ve ödem ile dikkati çeker. Meme cildinde portakal kabuğu (peau d’orange) görünümü oluşturur. Meme de belirgin bir kitle meydana getirmez. Karşımeme de kanser gelişme riski yüksektir. Kötü seyirlidir.
Paget Hastalığı meme başı cildinin kanseridir. Meme başında döküntü ve yara şeklinde kendini gösterir. Hemen hemen her zaman altta yatan bir invaziv duktal karsinom veya DKIS varıdr.
Meme kanseri için risk faktörleri
Meme kanseri için çok sayıda risk faktörü vardır. Bu risk faktörleri çevresel, yapısal, hormonal, genetik, ailevi ya da beslenmeyle ilişki olabilir. Kadınlarda bu risk 135 kat fazladır. Bunun anlamı erkeklerde de meme kanseri gelişebileceğidir. Aşırı yağlı beslenme, uzun süreli doğum kontrol hapı kullanılması, menopoz sonrası uzun süre östrojen tedavisi alınması, hiç doğum yapmamış olmak, ilk adetin erken yaşta başlaması ve geç adetten kesilme, çocukluk çağında bir nedenle göğüs bölgesine ışın tedavisi yapılması, yoğun elektromanyetik alanlara ve radyasyona maruz kalma meme kanseri için belirlenmiş çevresel ve yapısal faktörler arasında sayılabilir. Diğer kanserlerde olduğu gibi ileri yaş meme kanseri gelişimi için bir risk faktörüdür. Ailede ve yakın akrabalarda meme kanseri olması, yumurtalık veya rahim kanseri hikayesi olması, memede daha önce kanser öncüsü lezyonların bulunması, diğer memede daha önce kanser saptanmış olması diğer faktörlerdir. Ayrıca meme kanserine neden olduğu bulunmuş bazı genler de vardır (BRCA1 ve BRCA2). Bazı nadir sendromlarda da meme kanseri riski artmıştır (Li-Fraumeni Sendromu, Cowden Sendromu vb.). Risk faktörlerini taşıyan kişilerde mutlak kanser gelişme zorunluluğu olmadığı gibi hiçbir risk faktörü olmayan kadınlarda da meme kanseri gelişebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta her bireyin kendi riskinin belirlenip uygun tarama programına alınmasıdır.
Meme kanserinin belirtileri nelerdir?
Memede kitle farkedilmesi, memenin şeklinde değişiklik ve ağrı en önemli belirtilerdir. Meme başından kanlı ve sarı renkli akıntı olması, meme başında çökme, meme başının şeklinde değişiklik, meme başında ve çevresinde iyileşmeyen yaralar olması diğer belirtilerdir. Meme cildindeki değişikliklerde uyarıcı olabilir. Bunlar meme cildinde çökme, renk değişikliği ve portakal kabuğu görünümüdür. Ayrıca koltuk altında ele gelen kitleler de anlamlı olabilir. Ancak bu belirtilerden bir ya da bir kaçının var olması mutlaka memede kanser olduğu anlamına gelmez. Memede iyi huylu kitleler de bulunabildiği gibi her meme başı akıntısı kansere bağlı değildir. Fakat bunların ayırd edilebilmesi için meme sağlığı konusunda uzman bir hekime başvurulmalıdır.
Kendi kendine muayene ve meme taraması
Yukarıda sayılan belirtilerin farkedilebilmesi için kendi kendine meme muayenesi yapılmalıdır. Kendi kendine muayenesine 20 yaşından itibaren başlanmalı ve aylık olarak yapılmalıdır. Bu şekilde memede meydana gelen değişiklikler gecikmeden farkedilebilir. Kendi kendine muayene ile memede oluşan kitleler farkedilebilir. Bu muayene ayna karşısında yapıldığından meme, meme başı ve meme cildindeki şekil değişiklikleri farkedilebilir. Ayrıca koltuk altında büyümüş lenf bezleri bulunması halinde koltuk altında kitle farkedilebilir. Bu yüzden her kadın kendi kendine meme muayenesini öğrenmelidir. Tarama programı içinde kendi kendine muayene dışında yıllık doktor kontrolleri vardır. Ülkeler arasında bazı farklılıklar olmakla beraber risk faktörleri taşımayan kadınlarda 40 yaşından sonra 2 yılda bir, 50 yaşından sonra ise yılda bir rutin tarama mamografisi ömerilmektedir. Kırk yaşından önce ise gerekli görülen hallerde meme görüntülemesi ultasonografi ile yapılır. Riskli bireylerde ise tarama şeması farklılık gösterir ve daha yoğun bir tarama programı vardır.
Meme kanseri gelişim riski azaltılabilir mi?
İlk gebeliğin erken yaşta olması, toplam emzirme süresinin uzun olması veya başka tıbbi nedenlerle 35 yaşından önce yapay menopoz oluşturulması meme kanseri riskini azaltan faktörlerdir. Günümüzde meme kanseri riskini azalttığı bilinen bazı ilaçlar vardır. Fakat bu ilaçlar tüm kadınlar için uygulanabilir değildir. Ancak özel durumlarda kısıtlı bir kullanım alanı vardır. Meme kanseri gelişimi açısından yüksek riskli kadınlarda kullanılabilir. Bunun dışında bir memesinde kanser gelişmiş hastaların tedavisinde kullanıldığından diğer memedeki kanser riskini azaltmaktadır. Şu an için tüm kadınlara verilebilecek önleyici bir ilaç ya da uygulanabilecek bir yöntem yoktur.
Yağlı gıdalardan zengin beslenme bir risk faktörü olduğundan beslenmenin düzenlenmesi, diyetteki yağın azaltılması, bol sebze ve meyve tüketilmesi, sigara kullanılmaması ve spor yapılması faydalı olabilir.
Meme kanserinde tedavi seçenekleri nelerdir?
Meme kanserinin asıl tedavisi cerrahidir. Daha önceki yıllarda memenin tamamı alınmaktayken ışının tedavisinin (radyoterapi) etkinliğin anlaşılması ile uygun kişilerde meme koruyucu cerrahi ağırlık kazanmıştır. Bu şekilde memenin korunmasıyla meme kanserli kadınlara ruhsal destek te sağlanmş olmaktadır. Meme kanserinde cerrahi dışında ışın tedavisi (radyoterapi), ilaç tedavisi (kemoterapi), hormon tedavisi ve antikor tedavisi gibi seçenekler de vardır. Fakat cerrahi dışında (erken teşhis edilmiş vakalarda) tek başına etkili bir tedavi yoktur. Bu tedavi yöntemleri hastanın durumuna göre birlikte uygulanmaktadır.
Sonuç olarak erken teşhis meme kanserinde tedavinin esasını teşkil eder. Bu nedenle risk faktörleri herkes tarafından iyi bilinmeli ve kişiler uygun tarama programına alınmalıdır. Ayrıca meme kanseri açısından kuşkulu belirtiler tüm kadınlar tanınmalıdır. Bu yüzden her kadın kendi kendine meme muayenesini öğrenmeli ve yapmalıdır. Kırk yaşın üzerinde mamografi ile taramalar ihmal edilmemeli, risk faktörlerinin bulunması veya kuşkulu belirtilerin saptanması halinde mutlaka meme hastalıkları konusunda uzman hekime başvurulmalıdır.