Menapozum Sağlıklı Geçsin
Yazar Elif Kandaz • Psikolog • 25 Mart 2020 • Yorumlar:
Menopoz dönemi kadında hem biyolojik hem de psikolojik etkilere neden olur. Yaşamının üçte birini menopozal dönemde geçiren kadında gece terlemesi, sıcak basmaları ve uyku sorunları gibi vazomotor değişiklikler, anksiyete, depresyon, huzursuzluk, cinsel ilgide azalma gibi psikolojik değişiklikler ve vajinal atrofi, stres inkontinans ve ağrılı cinsel ilişki gibi atrofik değişiklikler şeklinde ortaya çıkan östrojen eksikliğine bağlı birtakım değişiklikler görülebilir.
Menapoun psikolojik etkilerini aşağıda ki gibi sıralayabiliriz;
Depresif ruh hali: Hayattan keyif almamak, kendinden memnuniyetsizlik, enerji
kaybı.
-Sinirlilik: Ani öfke patlamaları.
-Kendine olan güvende azalma: Fiziksel değişimler, yeterliliğinin sorgulanması.
-Karar vermede zorluk çekme: Kendine olan inancın zayıflaması.
-Kaygı (endişe)
-Unutkanlık
-Dikkat toplamada güçlük çekme
-Kendini değersiz hissetme
-Uykusuzluk
-Yorgunluk hissi
-Baş dönmesi nöbetleri
-Cinsel istekte azalma
Menopoza girme sürecinin çeşitli faktörler nedeniyle değişkenlik göstermektedir, yapılan araştırmalarda kadınlar bazı durumlarda menopoza daha erken yaşlarda girebilirler. Ev kadınları ve kırsal kesim kadınlarının işçi ve diğer meslek grubu kadınlara göre
menopoza bir yıl daha geç girdiğini gösteren araştırmalar mevcuttur. Kimi araştırmalar
bekar kadınlarda menopozun evli kadınlara göre daha erken başladığı , sigara
bağımlılarının 1.5 yıl kadar daha önce menopoza girdiğini ortaya koymuştur. Son gebelik
yaşının menopoz yaşının yüksekliği ile bağlantılı olduğu, kötü beslenme ile erken
menopoz arasında bir ilişki olabileceğini ileri süren, alkol tüketimi ve obezitenin geç
menopoza neden olabileceğini gösteren araştırmalar da bulunuyor.
Türkiye Nüfus Sağlık Araştırması’nda menopoz yaş aralığı 45-49 arası olarak bildirilmektedir. Bununla birlikte menopo pek çok kadının genellikle yaştan kaynaklanan rol, sorumluluk ve ilişkiler değişimini yaşadığı bir dönem haline gelmektedir. Eşin ölümü veya hastalığı, boşanma veya ayrılık, işsizlik, ebeveyn ölümü, yaşlıların bakımı, çocukların bağımsızlığını kazanıp evden ayrılması (boş yuva sendromu), yeni bir çevreye taşınma ve sosyal destek kaybı gibi olumsuzlukların riskinin arttığı bir döneme denk gelmektedir. Söz konusu değişimler, bazı kadınlarda, özgüvenlerini, aile ilişkilerini ve sosyal yaşamlarını etkileyecek ölçüde stres kaynağı durumlar olabilir.
Bu dönem sadece fizyolojik açıdan değil, sosyal açıdan da değişim dönemi anlamına
gelmektedir. Hamile kalma korkusunun olmaması, büyükanne olmanın verdiği mutluluk, çocukların evden ayrılması ile yeniden özgürlüğe kavuşulması, arzulanan amaçlar için beklenen fırsatların doğması, evlilik yaşantısından alınan doyumdaki değişiklikler ve aile odaklı yaşam tarzından ev dışında da yapılabilecek aktiviteler bulabilme gibi olumlu değişiklikler de vardır. Bu değişen yaşam tarzı, alışılmışın dışında sorumluluk gerektiren ilişkiler ve psikolojik gelişimler için yeni fırsatlar anlamına gelebilir.
Bir kadının kendine olan güveni azsa, kendi değerinin farkında değilse ve yaşamdan
aldığı keyif düşük ise her alanda olduğu gibi menopoz döneminde de pek çok sorun
yaşayacaktır. Sağlıklı bir karakter yapısı geliştirmiş ve benlik gücü yüksek, kendisine değer veren bir kadın menopoz döneminde de yaşadığı kayıpla ilgili yası yapıcı bir şekilde yaşayıp olumluya döndürme yeteneğine sahiptir. Ancak geçmişte kendisinden ve
yaşamdan beklentilerini gerçekleştirememiş, üretici olmamış ya da kalıcı bir şeyler
bırakamamış kadınların bu dönemde daha fazla güçlük çekmesi muhtemeldir. Kadınların
ve eşlerinin eğitimleri ve menopozla ilgili bilgileri arttıkça yaşam kalitelerinin arttığını
gösteren çalışmalar vardır. Bilgi düzeyinin artması kadınların stresle baş edebilmesini kolaylaştıran bir faktördür. Buna bağlı olarak menopoz dönemiyle ilgili bilgi sahibi olanlar olmayanlara göre bu dönemi daha sağlıklı atlatabilme şansına sahiptirler. Yine menopoz dönemindeki kadınların evllik uyumları, eşlerinin anlayış düzeylerinin yüksek olması bu dönemi daha kolay geçirmelerine yardımcı olur. Yapılan araştırmalar, menopoz döneminde eşin önemli bir sırdaş olarak görüldüğü, anne-baba, akraba veya arkadaşla olan sırdaşlığın eşin verdiği desteği karşılamakta yeterli olmadığını ortaya koyuyor. Kadınların bu döneme ilişkin şikayetleri ile baş etmede eşleriyle olan ilişkilerinin oldukça önemli bir rol oynadığı gösteriliyor.
Yaşayan her kadın için menopozun fizyolojik, doğal olmasına karşın oluşturacağı sonuçlar açısından patolojik kabul edilmesi gerekir, bu dönemi atlatmada eş ve
çocuklara önemli görevler düşmektedir. Gerek eş gerekse çocuklar, bu dönemde
kadının yaşadığı ruhsal bunalımı kişiselleştirip kendi üzerlerine almak yerine anlayışlı
davranmalı. Tıpkı adet dönemi öncesi ve adet döneminde olduğu gibi hormonal değişime bağlı yaşanan agresif ve hassas tutumlar normal karşılanmalı.
Menopoz döneminde kadının yaşadığı hormonal değişimin önüne geçemediği ve
psikolojik yansımaları olduğu kabullenilmeli. Özellikle eşin duygusal anlamda destekleyici
davranışlar sergilemesi kadının bu dönemde karşılaşabileceği psikolojik sorunları daha
hafif yaşamasını sağlayacaktır.