Meniere Hastalığı
Yazar Selçuk Onart • Kulak Burun Boğaz Doktoru • 26 Kasım 2019 • Yorumlar:
Meniere hastalığı, Fransız doktor Prosper Meniere tarafından 1861 yılında ilk kez tanımlanmıştır. Vertigo (baş dönmesi), kulakta dolgunluk hissi, çınlama ve işitme kayıpları ile ortaya çıkan bir iç kulak hastalığıdır. İç kulağın endolenfatik sistemde oluşan sıvı basıncı nedeniyle oluşan hastalık; sadece kulak kemiğinin kadavra üzerindeki bulguları ile ispatlanabilmektedir. Toplumda rastlanma sıklığı %0,2’dir. Hastaların yaklaşık üçte ikisinde patoloji tek kulakta sınırlı kalsa da, üçte birinde iki taraflıdır. En sık 30-60 yaşlarda görülür. Genetik olarak devamlılığı görülebilir. Erkeklerde görülme sıklığı daha fazladır.
Meniere hastalığının belirtileri:En rahatsızlık veren şikayet baş dönmesidir. Episodik (tekrarlayan) rotasyonel vertigo atakları (dairesel ya da savrulma şeklinde bir hareket), işitme kaybı (hastalığın ileriki dönemlerinde giderek işitmenin azalır), kulakta çoğu zaman sabit bir ses şeklinde duyulan çınlama oluşur. Ataklar süresi değişmekle beraber yarım ile bir saat devam eder. O dönemde hastada bir panik hali, soğuk terleme, çarpıntı, bulantı ve kusma, yattığı yerden kalkamama, başını sabit hale getirme ihtiyacı belirir. Herhangi bir hareket yokken hastanın çevrenin döndüğü ile ilgili duyumu oluşur. Hasta uykudan baş dönmesi ile kalktığını ifade edebilir. Çınlamanın şiddetindeki artma atağın ilk belirtisi olabilir. Erken dönemde gelip geçicidir. Ancak ileri dönemde kalıcıdır. Hastaların büyük kısmı gürültüye karşı toleransını kaybetmiş haldedirler.
Meniere hastalığının teşhisi: Bu hastalığın teşhisi konusundaki zorluk hastaların yaşadıklarını tam ifade edememesinden, hastalığın çok fazla varyasyonu olmasından, yapılacak olan testlerin rutin testler olmamasından kaynaklanmaktadır. Teşhis için en değerli araç hasta ile doktor arasında, semptomlar hakkında ortak bir dilin kullanılması ve çok detaylı bir hastalık hikayesi alınmasıdır. Teşhis yollarında elimizde son dönemlerde son derece komplike ancak bir o kadar da kesin neticeler veren testler bulunmaktadır. Bunların başında işitme testleri gelmektedir. Diğer test “ecog” (elektrokokleografi) ise iç kulak sıvındaki basıncı gösterebilir. Büyük bir oranda kişinin ileride bir meniere hastası olup olamayacağı ile ilgili tahmin yapmamızı sağlar. En değerli test “eng” (elektronistagmografi) ise denge fonksiyonlarını araştırır. Karanlık bir odada ya da bir video-maske ile yapılan bir test olup, kulakların hem pozisyonel olarak hem de hava ya da sıvı ile uyarılıp gözde oluşan istemsiz hareketleri kaydetme (vestibülo-oküler refleks) prensibine dayanır. Bu test sayesinde, hastalığın değişik evrelerinde iç kulağın denge rezervleri konusunda bilgi ediniriz. Bu testler haricinde teşhis yollarında kullandığımız ancak spesifik çalışan dünyada belli merkezlerde olan teknik olanaklardan da yararlanabiliriz.
Meniere hastalığının tedavisi:Meniere hastalığı ilaç tedavisi ve belli yaşam tarzı değişiklikleri ile yaşamın sonuna kadar %90 kontrol altında tutulur. Hastalar, fiziksel ya da emosyonel stresi en az bir yaşam tarzının yanında düşük tuz diyeti ile beslenmelidirler. Hayvansal yağ içeriği az olan besinleri tüketmek, kafein, alkol ve sigara türü iç kulakta sıvı basıncını arttırdığı düşünülen içeceklerden uzak durmak gerekir. İlaç tedavisi olarak anti-vertijinöz ilaçlar, diüretikler, benzodiazepin türü ilaçlar kullanılmaktadır. Bulantı ve kusma olduğunda bunlara ait ilaçların alınması yeterli olabilir. Hastalığın cerrahi tedaviye ihtiyaç gösteren kısmı sadace %5-9 luk hasta grubunda olup, çeşitli tedavi protokolleri mevcuttur.
Meniere hastası olan kişilerin bir kısmı, atak gelmeden önce kafa basıncının artışından, çınlamanın şiddetinden, işitmedeki dalgalanmalardan krizin geleceğini hissedebilir. Ve nispeten kontrollü bir atak geçirir. Ancak geri kalan hasta grubunda vertigo (baş dönmesi) atağı ani geldiğinden, bu tür hastaların özellikle taşıt kullanmaları sakıncalıdır. Aksi taktirde kişi hem kendi, hem de diğerleri için tehlikeli ve hasar verici olabilir.