Merak Edilenler

Yazar Merve Topuzoğlu ÇapaşDiyetisyen • 23 Eylül 2022 • Yorumlar:

Ekmek Yemeli Miyiz? Yememeli Miyiz?

Her ülkenin kendine has ekmeği bulunmaktadır. Ülkemizde de lezzetli, kendine has hoş kokulu, sağlıklı ekmek çeşitleri bulunmaktadır. Bu zenginlik içerisinde bizler de ekmeği sofralarımızdan eksik etmeyiz.

Son birkaç yıldır karbonhidrat kısıtlamasıyla hızlı zayıflanabileceği iddiaları gündemdedir. ‘Ekmek Obezitenin Tek Suçlusu’, ‘Ekmek=Kilo’ gibi manşetlerle sık karşılaşmaya başladık. Ekmeğin içinde az miktarda da olsa protein bulunduğunu unutarak ekmekle şekeri bir saymaktalar. Tamamen rafine edilmiş undan hazırlanmış ekmeğin sağlığa bir faydası bulunmadığını biz diyetisyenler yıllardır dile getirmekteyiz. Büyüklerimizin daha sağlıklı olmasının bir nedeninin de tam buğday ekmekleri tüketmelerinin olduğunu biliyoruz. Çok uzun yıllar raflarda beyaz ekmek dışında bir ekmek bulamadığımız ve tüketemediğimiz doğru ama gelişen sanayi ile birlikte günümüzde yulafından, rüşeymlisine, çavdarından tam buğdayına çeşit çeşit ekmeklere ulaşmak çok kolay. Bu sebeple ne ‘Ekmek eşittir şeker’ iddiasını ne de ‘Ekmek direkt şişmanlatır’ fikrini desteklemek bilimsel değildir. Her besinin miktarında çeşitlendirilerek yenilmesi en uygunudur. 

Türkiye Diyabet Epidemiyolojisi Çalışma Grubunun (TURDEP-2) 2010 yılında yaptığı çalışmaya göre nüfusumuzun 1/3’ü normal kilolu, 1/3’ü fazla kilolu, 1/3’ü şişmandır. Aynı yıl ülkemizde yapılan Türkiye Beslenme ve Sağlık Araştırmasına bakıldığında da Türk insanının günlük enerji tüketimine ekmek+tahıl grubunun (bazlama,lavaş,pide,yufka vb.) katkısının %25 olduğu bildirilmektedir. Yine bu araştırmanın sonuçlarına göre, kadınlar günde ortalama 150 gram, erkekler de 220 gram ekmek tüketmektedir. Günlük ekmek ve türevleri tüketimimiz sağlıklı beslenme önerilerinde olan 6-8 dilim ekmek kadardır. Bu normal miktarda tüketilen ekmek de kilo aldırmaz veya bu miktarda ekmek obeziteden suçlu bulunamaz. 

 

Kırmızı Et Yemeli Miyiz? Yememeli Miyiz?

Kırmızı etin yıllarca süregelmiş bir imajı vardır: ‘Hastalıklara Neden Olur’. Kırmızı etin bu kötü imajında temel sebep olarak sindiriminde meydana gelen güçlükle bağırsaklarda besinlerin parçalanması sırasında oluşan kanser yapıcı maddelerin sağlığa verdiği tehdit gösterilmektedir. Bu imaj doğru mu yanlış mı? 

Dünya Sağlık Örgütünün diyet ve kanser araştırmalarında ve Amerika, İngiltere, Almanya’da yapılan çalışmalarda az et tüketenlerin kansere yakalanma riskinin azaldığı, et tüketiminin artmasıyla birlikte hastalıklara yakalanma riskinin artacağı bildirilmiştir. 

Kırmızı ete dayalı bir beslenme planında genel beslenme örüntüsünün diyet lifi ve antioksidan besin bileşenlerini çok az içermesi ile bazı kanser türlerini tetikleyebilir. Etin direkt ateşte yüksek ısıda pişirilmesiyle heterosiklik karbonlar ve polisiklik aromatik bileşiklerin oluşmasıyla kanser riskini artırabilir. Ayrıca yağ ve kolesterol içeriğinin yüksek olmasıyla da prostat ve meme kanseri arasında ilişklinin bulunduğu çalışmalar mevcuttur. Bunlar etten vazgeçmemiz için yeterli sebepler midir? Tabi ki hayır. Beslenmemizde kırmızı ete kesinlikle yer vermeliyiz. Fakat hangi eti, nasıl pişirerek ve ne sıklıkta yemeliyiz? İşte önemli olan bu soruların cevabını bulabilmektir. Görünür yağları bulunmayan, güvenilir tüketilebiliretiketi olan, kontrolleri yapılmış koyun veya dana eti tercih edilmelidir. Etler normal ısıda pişirilmelidir. Yüksek ısıda pişan etlerde kanserojen madde oluşumun yanı sıra vitamin kayıpları vardır ve lezzetsizdir. En sağlıklı pişirme şekli az suda düdüklü tencerede bazı sebzeler ile lezzetlendirerek pişirmektir. Sağlıklı pişirilir ve uygun miktarda yenilirse etin içerisinde bol miktarda bulunan konjuge linoleik asit (CLA) kanserden koruyucu ve damar bozulmalarını önleyici bir yarar göstermektedir. 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)