Merhametten Maraz Doğar Mı?

Yazar Zehra BiniciPsikolog • 30 Eylül 2021 • Yorumlar:

Dünyaya gelen her canlı kalbinde merhamet tohumları ile yaratılmıştır. Kimimiz bu tohumları fark etmiş, sevgi ile büyütmüş, kimimiz ise bu tohumların varlığını fark edemeyerek etkisini soldurmuştur. Fakat kimsenin ümitsizliğe düşmemesi için şöyle de bir detaydan bahsetmek isterim. Solan bir çiçeğe özverili davranılması sonucu o çiçek bir zaman sonra nasıl yeşerir ise insan da merhametine yatırım yaptığında merhameti canlanacaktır.

Bu satırları okuyan tüm okurlarımız bugün bir karar alsın ve “merhametten maraz doğar” düşüncesini zihinlerinden uzaklaştırabildikleri kadar uzaklaştırsınlar, hatta bu inancı yok etmeye karar versinler isterim.

Merhametten maraz doğmaz. Unutmayalım maraz doğacaksa şayet bizim gösterdiğimiz merhametten değil, karşımızdaki kişinin merhametsizliğinden maraz doğar. Merhametsiz kalp iyiliğin katledicisidir. 

Kalp içimizdeki manevi merkezi simgeler, kalbin yaratılışında merhamet ve iyilik vardır. Kötü davranışta ısrar kalbi karartır, kalbi kararan insan merhametini kaybeder, merhametini kaybeden insanın kalbi hastalanmıştır Kalbi hastalanan insan merhametin verdiği huzuru tadamaz. Merhamet; duyguların, düşüncelerin ve erdemlerin tamamlayıcısıdır. İyilik, şefkat, tevazu, adalet ve daha niceleri… 

Kişinin; her canlıya ve doğaya karşı olan olumlu tutum ve davranışları onun yüreğinde çağlayan merhamet pınarının yansımasıdır. Tam da bu noktada sizlere Akrep ile Dervişin hikâyesinden bahsetmek istiyorum.

Akrep İle Dervişin Hikâyesi

Derviş suya düşen akrebi kurtarmak ister. Onu kurtarmak için elini suya daldırdığında akrep elini sokar.

Derviş biraz zaman geçtikten sonra tekrar akrebi çıkarmayı dener ve akrep tekrar elini sokar.

Bunu görenler iyilik yapmak istediğin halde sana zarar veren bu akrebe neden yardım ediyorsun diye söylenirler. Dervişin cevabı manidardır.

-“Akrebin fıtratında sokmak var, benim fıtratımda ise yaratılanı sevmek, merhamet etmek var. Akrep fıtratının gereğini yapıyor diye ben fıtratımı mı değiştireyim”

 

Şunu gözlemler oldum. Sanki bir yanımız iyi davranmaktan, iyilik yapmaktan, merhametli ve yumuşak kalpli yaşamaktan korkuyor ve bazen iyilik yapmaktan uzak durmaya çalışıyor. Ama unutmamak gerekir ki varlığındaki duygulardan uzak durmaya çalışmak sadece insanın kendisine zarar verir, yaşamını eksiltir.  Kötü muameleye uğrarım düşüncesi ile uzak duruyoruz belki de iyilik yapmaktan, merhametimizi göstermekten. Ama unutmayalım! Zulme, yanlışa, kötü muameleye uğramayayım diye susmak ve uzak durmak zalimin merhametsizliğine ses etmemek ve desteklemek demektir. Biz mazluma zülüm eden zalimin merhametsizliğine karşı dik durmak zorundayız ve şunu da eklemem gerekir; olur ki doğrudan şaşar, birine merhametsizliğimiz ile zarar verirsek tüm insanlığa zarar vermiş oluruz.

Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in Reis Bey adlı eserinden birkaç pasaj ile yazıma son vermek isterim.

Masum mahkûm şunu söyler: 

- “Reis bey! Siz ağlayamazsınız! Ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz. Siz merhametten, acıma duygusundan yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. Yerine göre haklısınız. Fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için, en büyük hakkı kaybediyorsunuz! Merhamet kaldırılmış sizin kalbinizden! Buz çölünde yol alıyorsunuz! Reis bey! Mühürlü kalbinizin açılmasını dilerim. ”

Reis Bey: 

-“İnsandaki kötülük iktidarını döve döve pekiştirmek yerine, hohlaya hohlaya yumuşatmak. Merhamet! Hava gibi, su gibi muhtaç olduğumuz iksir... Baş aşağı bir cemiyeti, baş yukarı edecek bir kudret. Acımasızca idama götürdüğüm çocuk; bana "Buz çölünde yol alıyorsunuz." demişti. Hepimiz, bütün insanlık buz çölünde yol alıyoruz! Aldığımız nefesler bile, sipsivri kayalar şeklinde donuyor. Bakarken gözle bıçaklıyor, dinlerken kulakla zehirliyoruz! Damak kirletiyor, el donduruyor! Bütün bunların kanunlarını bilmiyoruz da, kanun çıkarmaya kalkıyoruz! Olur mu hiç? Sen kaplanı yetiştir, besle, sonra pençe atıyor diye kement at, ipe çek! Yazıktır kaplana, günahtır kaplana, merhamet!

Hakim: 

-O hâlde ceza ölçüleri, hak, adalet ve kanunlar lüzumsuz öyle mi?

-Reis Bey: 

Öyle değil! Bunlar, doktorun çare bulamayınca bütün bir uzvu budamaya mecbur kalması gibi, iç tedavi üstünde tedbirler... 

Savcı: 

-Efendim. Merhamet ekmek olsa da bütün insanlığa dilim dilim dağıtılsa payına hiçbir şey düşmeyecek lanetli budur! 

Elbet şafak gecenin sonunda atar. Merhamet ve ümidimizi kaybetmeyelim. Merhametli bir ömür dilerim.

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Zehra Binici Psikoloji, Aile Danışmanlığı Uzm. Kl. Psk.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)