Mesafelerimizi Belirlemek
Yazar Zehra Bekki • Psikolog • 9 Ekim 2018 • Yorumlar:
‘Bırakın da bunca beraberliğin arasında biraz boşluklar olsun ve cennetin rüzgarları esip dolanabilsin aranızda.
Birbirinizi sevin ama sevginin üzerine bağlayıcı anlaşmalar koymayın. Bırakın yüreklerinizin sahilleri arasında gelgit çalkalanan bir deniz olsun sevgi.
Şarkı söyleyin, dans edin, eğlenin ama ikinizin de tek başına olduğunuzu unutmayın. Çünkü kulağa gelen müzik aynı da olsa onu oluşturan notalar ayrıdır.
Hep yan yana olun ama birbirinize fazla sokulmayın. Çünkü tapınağı taşıyan sütunlar da ayrıdır ve bir selvi ile bir meşe birbirinin gölgesinde yetişmez.’
Evlilik üzerine bunları yazmış Halil CİBRAN.
Evlilik ve yakın ilişkiler dediğimiz zaman bu yakınlığı biraz abartıyor olabiliriz. Yakınlık duygu ve düşünce düzeyinde hoşumuza gidiyor ama bu yakınlık; zamanımızın planlanması, görüşeceğimiz kişilerin kim olduğu ya da olmadığı, kimlerle arkadaş olabileceğimiz, ne yiyip ne içeceğimiz gibi konulara gelince can sıkıcı oluyor. Kendimizi kısıtlanmış, sınırlanmış ve belki de kontrol altına alınmış gibi hissediyoruz. Bu; bize, kendi benliğimiz aşınıyor ve varlığımız önemsizleşiyor gibi gelebilir. Eşimizin istediği hayatı yaşıyor, onun tercihlerini ve önceliklerini önemsiyormuş gibi düşünürüz.
Aynı şey eşimiz için de geçerli. O da buna benzer şeyler düşünüyor ve hissediyor olabilir.
İşte bu noktada aramızdaki mesafeyi gözden geçirmemiz doğru olacaktır. Her şeyi birlikte yapmak, her yere birlikte gitmek, her türlü etkinliğe beraber katılmak zorunda değiliz. Aramızda cennetin rüzgarlarının esip dolanabileceği mesafeler bırakabilmeliyiz.
Bu mesafeler birbirimizin farklı hayatlar yaşaması anlamına gelmesin. Evliliğin kendine has birliktelik dokusunu bozmayacak bir mesafeden söz ediyorum. Ayrılık, uzaklık, başkalık değil. Tıpkı dans eder gibi: belli bir ritimde ve müziğe uygun salınımlarla…