Mutluluk Üzerine Konuşalım
Yazar Gülçin Sanlı • Psikolog • 13 Ocak 2022 • Yorumlar:
Mutluluk nedir diye sorsam herkes farklı cevap verir. Cevap bireye özgüdür, kişiseldir fakat hayatta en arzuladığımız şeydir de aynı zamanda. Üzerine sayısız kitap yazılmış, seminerlere konu olmuş, psikoloji literatürünün de çokça çalıştığı bir konudur. Dolayısıyla cevap asla kesin değildir elbette. Belki kıyısından bir yerden yakalayıp, konuşmak, duyurmak ve şifalandırmak üzerine sadece yazabilirim hepsi bu!
Mutlu olmak denince aklımıza acının tam ters karşılığı gelir. Mutluluk varsa, acı yoktur, acı varsa mutluluk yoktur. İkisi birlikte asla var olamaz gibi hissederiz. Acı olmadan mutluluğa ulaşamayacağımız gerçeği ruhsal sürecin en temel baş dinamiğidir. Hayatta ilk var oluş anımızda yani doğumda bile annemizle temas edene kadar ağlıyorken nasıl mutluluk varsa acı yok diyebiliriz ki? Acı varsa mutluluk vardır. Sadece acıyı kucaklamamız gerekir. Ruhumuzun ve yaralarımızın en sızladığı zamanlarda iyileşmek ve iyileştirmek için bir şansımız vardır. Bedenimiz, ruhumuzun mutluluğa giden kaynağı bize gösteriyordur. Acıya böyle bakarsak gerçek mutluluk gelebilir anca. Kalbimizin hızlı çarptı, bedenimizin ağrıdığı, ruhumuza karanlık çöktüğü anlarda bir şey bize yol gösteriyordur. Al burası kanıyor ve gör, gör ki düşün, düşün ki, fark et, fark et ki, iyileşsin, iyileşsin ki mutlu ol...
Bildiklerimizin ne kadar tersi değil mi? Mutluluk bize hep pozitif olmak, negatife odaklanmamak, olumsuz hakkında konuşmamak olarak öğretildi. Bu anca halının altına süpürmek olur. Halınızın altı kirden, pastan dolup taşarken ne mutluluğu yahu!
Mutlu olmak için ilk yol kırılmaktan, acımaktan geçer. Kanayan her meselemiz bize onu görme ve sindirme şansı verir. Sindirdiklerimiz ile mutluluğun ilk yolunca çıkacağız.
Peki ikinci yol nedir? Bu da herkes için değişir elbette. Ben sadece kliniksel, dilim döndüğünce psikolojik açıdan ve insan olarak aktaracağım ikinci yolu. “Yaratmak-üretmek”. En temel dürtülerimizi düşünelim; örneğin doğum. Neden doğuruyoruz? Evrimsel olan türün devamı durumunu bir kenara bırakarak düşünelim. 9 ay içimizde bir canlıyı besliyoruz, ağrılarımız, bulantılarımız vb. bir çok şey oluyor bedenimizde. Hepsi çok keyifli meseleler değil maalesef. Ya da erkekler neden çocukları olsun istiyor?
Hayatta elimizden geldiğince bir şey üretmek-var etmek veya yaratmak mutluluğa giden önemli yollardan biridir. Doğum da bu sebeple kişiler için önemlidir. En büyük yaratım meselesidir çünkü. Mutlu olmak için illa doğurmalı ya da çocuk sahibi olmalıyız demek değildir asla bu yazdıklarım, asla! Sadece insan için üretmeninin önemini söylemek ve belirtmek isterim. Tüm bu hayat şartlarında üretmek ve yaratmak bizi mutlu kılar. Bir yazı yazmak, bir dernekte yer almak, sokak hayvanlarına kendini adamak, proje yazmak, çocuk yetiştirmek, şarkı üretmek, film çekmek, bitki yetiştirmek vb. bir sürü üretme meselesi mutluluk için önemlidir. İnsan yarattıkça ve ürettikçe iyileşir. Çünkü ürettiğimiz her şey bizimle ilgidir, bizim yaralarımızla bağlantılıdır. Bu sebeple her insan aynı doğrultudaki üretim aşamalarında yer almaz. Yaratma cesareti kişiyi an’da kılar, yaraları doğrultusunda eyleme geçmeye sebep olur, iyileştirir. Hayatta daha sağlıklı kalabilmek için, şifa için yaratmak-üretmek çok önemlidir.