Narsisistik Kişilik
Yazar Aylin Cengiz Akpınarlı • Psikolog • 28 Aralık 2020 • Yorumlar:
Öncelikle kişilik konusu ile ilgili bilmemiz gereken; her insanın belirli kişilik özelliklerinden oluşan bir örüntüsünün olduğu, kişilik özelliklerinin sağlıklı/normal düzeyden patolojik düzeye doğru geniş bir yelpazede sıralandığıdır. Bu yazıda konusu geçen narsisistik kişilik, hem sağlıklı hem de daha çok uyum bozucu düzeyde olan narsisistik kişilik ile ilgilidir. Kişilik konuları oldukça detaylı ve birçok yönüyle derinlemesine tartışılan konulardır. Bu yazılarda en temel noktalara değinilerek konu açıklanmaya çalışılmıştır.
Narsisistik kişilik, en özet hali ile sıklıkla dışarıdan onay ihtiyacı olan ve fazla öz sever kişiler için tanımlanmış kişilik örüntüsüdür. Kendini diğerlerine göre büyük görme ve öz saygı ile fazlasıyla uğraşma olan narsisizmde; ön plandaki düşünce ‘ben özelim’, belirgin olan davranış biçimi ise önemini abartmadır (Köroğlu ve Bayraktar, 2010). Narsisistik kişilik bozukluğu ise, büyüklenmecilik, güç, zeka, başarı, güzellik gibi hayallerle uğraşma, eşsiz ve diğer kişilerden daha özel olduğuna inanma, aşırı beğenilme isteği, hak görme, empati yoksunu, çıkarlarına göre hareket eden, başkalarına saygı göstermeyen, kıskanıldığını düşünme ve kıskanma gibi özelliklerin en az beş tanesini içeren kişilik örüntüsüdür. Narsisistik Kişilik Bozukluğu tanısı için kriterler DSM’ de net bir şekilde tanımlanmıştır (Amerikan Psikiyatri Birliği, DSM – 5, 2014).
Normal ve patolojik narsisizm uzun dönem boyunca Freud gibi analistler tarafından tartışılmıştır. Normal narsisizm denilen durumun aslında her insanda var olan sağlıklı bir parçamızı ifade ettiğini düşünebiliriz. Kendini birçok insan gibi sevmek, özsaygı, diğer insanlar tarafından beğenilmekten tabi ki sağlıklı bir dozda hoşlanmak sağlıklı narsisizmi ifade eder. Patolojik olan narsisizmde kişi onay ve ilgi alamadığı zaman mutsuz olabilir. Bu nedenle sağlıklı narsisizme göre patolojik narsisizmi olan birey, kolay bir şekilde narsisistik zedenlenme yaşayıp incinebilir.
Narsisizm ile ilgili nedenler arasında, bebeklik dönemindeki büyüklenmeci moda saplanma, erken dönem travmaları sıkça söz edilen konulardır (McWilliams, 2013). Narsisizm ile ilgili oluşum kuramlarına bakıldığında aile modellerine vurgu yapıldığını görmekteyiz. Şımartılmış çocuk olma; sınır konulmamış veya az sınır konulmuş çocukluk öyküsü narsisizme bir kaynak olabilir. Narsisizm ile ilgili bir diğer açıklama bağımlı yetiştirilen çocuk modelidir. Buna göre, çocuğun her ihtiyacı hemen karşılanmış ve çocuk hiç sıkıntı çekmemiştir. Bu nedenle bu çocuk diğer insanların sadece kendi ihtiyaçlarını karşılayan kişiler olduğunu yetişkinliğe yansıtmıştır. Diğer bir başka çocuk modeli ise; ihmal edilmiş ve yalnız kalmış çocuktur. Bu durumda genelde çocuğa verilen sevgi, performansa dayalı olmuştur. Bu çocuk sadece en iyiye yaklaştığı zaman aileden sevgi görebilmiştir (Behary, çev. Caner ve Azizlerli, 2014). Narsisizm geliştiren yetişkinin, çocukluk döneminde ailenin “narsisistik uzantısı” olduğu düşünülebilir. Tabiki aslında her çocuk ailesinin sağlıklı bir ölçüde narsisistik uzantısıdır. Ancak narsisistik bireyin, çocukluk döneminde yaşadığı narsisistik uzantı durumu; aslında nasıl bir kişiliği olduğunun ailesi tarafından önemsiz olduğu, yerine getirdiği başarılar ile değer gördüğü şeklinde anlaşılmaktadır (McWilliams, 2013). Görüldüğü gibi, narsistik kişiliğin oluşumunda ebeveyn tutumlarına ve nesne ilişkilerine çok vurgu yapılmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki, psikolojik nedenler daha çok etki ediyor olsa da bütüncül baktığımızda çoğu zaman biyopsikososyal nedenler kişiliğin oluşumunda rol almaktadır.
Narsisistik kişiliği hem bir birey olarak gündelik yaşamımızda hem de bir klinisyen olarak klinik görüşmede belirli cümlelerden tanımak kolaylaşır. Narsisistik kişilerin özel olma düşünceleriyle ilişkili, sıklıkla ‘ben ve en iyi’ ile başlayan cümleler kurduğu veya bu kelimelerin olduğu cümleler kullandığı dikkati çeker. Narsisistik birey, kolaylıkla kendisini idealize eder ve büyüklenmeci modlara girer. “Ben bu konuda çok iyiyim, Ben bu üniversiteleri bitirdim, Benim sayemde, Ben yaptım, Benim kimseye ihtiyacım yok, Ben en iyi yere giderim, en iyi doktoru bulurum, en iyi okul…” gibi cümleler ile narsistik birey kendini gösterebilir.
Narsistik kişi, karşısındaki bireyde farklı duygu ve düşünceleri tetikleyebilir. Şema dilinden ifade edersek; narsistik kişi karşısındaki kişide şu şemaları tetikleyebilir: kendini feda, boyun eğicilik, terk edilme, kusurluluk, duyguları bastırma, duygusal yoksunluk, yüksek standartlar, kötüye kullanım. Örneğin, narsist biriyle evli olan kişi sıklıkla kendini kusurlu hissedebilir ve boyun eğici davranabilir. Diğer bir yandan ise, narsisizmle doğrudan ilişkili de belirgin şemalardan söz edilir. Ancak narsistler şemalarına direk temas etmek yerine şemalarıyla savaşır veya aşırı telafi etme yoluna giderler. Bu açıdan bakıldığında, narsisizm ile ilişkili şemalar; duygusal yoksunluk, kuşkuculuk, kusurluluk / utanç, boyun eğicilik, hak görme, yetersiz özdenetim, onay arayıcılık ve yüksek standartlar şemalarıdır. Bu şemalara göre, narsisistik kişi, bilinçdışı düzeyde aslında kendinden utanabilir, kendini sevmeyebilir. Kimsenin kendisini olduğu gibi sevmeyeceği düşüncesi olabilir (Behary, çev. Caner ve Azizlerli, 2014). Narsisistik kişinin yalnızlık ve utanç ile ilişkili şemalarının aşırı telafi edilmesi sonucunda, aşırı beğenilme arzusu oluşur. Altta yatan yoğun eksiklik, güçsüzlük veya yalnızlık, utanç gibi temaları narsisistik savunmalarla kendini yüceleştirir ve diğerlerini değersizleştirerek baş eder.
Narsisistik kişiliğin temelinde kendisiyle ilgili utanç duyguları, başkalarına yönelik ise haset duyguları ön plandadır (McWilliams, 2013). Narsisistik kişinin, temelde kendisiyle ilgili ciddi yetersizlik ve aşağı olma duygularına sahip olduğu düşünülür. Tam bu noktada utanç duygusu devreye girer. Birey bu duygusunu aşırı telafi ederek narsistik davranımlar gösterir. Narsisistik kişi, diğer insanlarda kendisindeki eksikliklerin olmadığını gördüğünde veya kendisinden daha yeterli özelliklere sahip bir kişi gördüğünde ise haset duyguları devreye girer. Diğer bir ifadeyle, kendisinden daha iyi veya yeterli birisi olduğunu düşündüğünde, kendisinde altta yatan yetersizliği pekişebilir. Bu durum ise narsisistik kişilikteki haseti ortaya çıkararır.
Savunma mekanizmaları açısından baktığımızda, narsisistik kişilerdeki en temel savunma değersizleştirmedir. Buna ek olarak, narsisistik kişi idealizasyon, mükemmeliyetçilik, yansıtma gibi savunma mekanizmalarını da kullanır. Bazı kaynaklarda narsisistik kişinin özellikle, idealizasyon ve değersizleştirmeyi en sık kullandığı savunma mekanizmaları olduğu, narsisistik kişi kendini idealize ettiğinde karşısındakini değersizleştirdiği ifade edilir (McWilliams, 2013). Klinik deneyimlerde de narsisistik kişinin savunmaları açıkça görülebilmektedir. Narsisistik kişi haset duyduğu bir kişiyi değersizleştirip kendisindeki altta yatan yetersizlik ile baş edebilir. Örneğin kendisinden üstün olduğuna inandığı ve bu nedenle haset duyduğu iş arkadaşına “İşleri hep uzatır, bir işi beceremez” diyebilir. Başka bir örnek, narsisistik zedelenme yaşayan narsisistik kişilik için verilebilir. Terk eden sevgilisi için “Zaten yetersiz, … biriydi, ben ondan çok üstündüm” şeklinde ifadelerle değersizleştirmeyi sık kullandığı görülebilir.
Narsisistik kişiler minnet, şükran veya pişmanlık duygularını inkar edebilirler (McWilliams, 2013). Bir başkasından özür dilemek veya bir teşekkür etmek narsisistik birey için zorlayıcı olmaktadır. Bu nedenle özür dilemek veya teşekkür etmekten kaçınmak için çabalayabilirler. Bu durumu günlük yaşamımızda temas ettiğimiz narsisistik kişilerde görmek mümkündür.
Görüldüğü gibi narsisizm, sağlıklı ve uyum bozucu aralığında geniş bir yelpazede sıralanabiliyor. Bazı bireylerde sadece narsisistik tepkiler görülebilirken, bazılarında narsisistik özellikler belirli dozlarda (daha az veya daha çok) görülebiliyor. Kişinin narsisistik özellikleri sosyal işlevsel bozulmaya neden oluyor ve tabiki kişi tanı kriterlerine uyuyorsa bu durum narsisistik kişilik bozukluğu olarak tanımlanmaktadır. Yelpazenin farklı taraflarında görülen her narsisistik kişiliğin temelinde yetersizlik, eksik olma ve utanç gibi temaların olduğu görülüyor. Genelde patolojik narsisistik kişilerin terapi başvuruları ancak başlarına gelen incitici bir olay veya ciddi bir ruhsal yaralanma ile mümkün olabilmektedir. Terapi sürecine dahil olmak isteyen narsisistik kişinin yaralı yanına, terapist sağlıklı ve sabırlı bir ebeveynlik yaparsa terapiye devamlılık ve fayda görme ihtimali artabilir. Klinikte narsisistik kişilik ile çalışırken kullanılacak terapi yöntemleri açısından bakıldığında, bilişsel davranışçı ve şema terapileri, travmatik anılarına yönelik EMDR gibi yöntemler etkili olabilmektedir. Hangi terapi ekolü ve yöntem tercih edilir ise edilsin, narsisistik kişilik ile çalışacak terapist özelliklerinde sabır önemli bir rol oynamaktadır.