Narsist Kişilik Bozukluğu
Yazar Muhammed Enes İmert • Psikolog • 29 Ocak 2019 • Yorumlar:
Narsistik kişilik bozukluğu DSM -5 tanı kriterleri kitabına göre belirti kümelerinden beş tanesi ve daha fazlası olması durumda konulan tanıda erişkin kişinin büyüklenici özeklikler varsa sınırsız başarı, , zeka, güç, güzellik ya da büyüklemeci bir sevgi düşlemleriyle uğraşır durur, “özel” ve eşi benzeri bulunmaz biri olduğuna ve ancak hususi ya da üstün diğer kişilerce (ya da kurumlarca) anlaşılabileceğine ve ancak onlarla ilişki kurması gerektiğine inanmaktadır, çok beğenilmek ister, hak ettiği duygusu içindedir, kendi çıkarı için başkalarını kullanır (kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarını kullanır),karşısındakini kendisinin yerine koyamaz, başkalarının duygularını ve gereksinimlerini anlamak istemez. Sık olmakla beraber başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır, başkalarına karşı saygısız davranır, kendini beğenmiş̧ davranışlar ya da tutumlar sergilemektedir.
Bazı anneler hissi olarak soğuk davranmakta ve sömürücüdürler. Çocukları, kendi mükemmeliyetçi ve duygusal gereksinimlerini doyum sağlayacak nesneler biçimine sokmak için onların ayrılma bireyleşme ihtiyaçlarını göz ardı etmektedirler. Çocuğun gerçek anlamda bireyleşmesi, annenin idealleştirilmiş̧ yansıtmalarıyla yankılandıkça sancılı bir sürece girer. Annenin idealleştirmesiyle özdeşlesen çocuk, anne tarafından başarısız olduğu algılanmasına ve bununla beraber ortaya çıkacak depresyona karşıt müdafaa yapmak amacıyla “büyüklenmeci kendiliğini” korur.
Çok ufak çocuklarda kendilik saygısı, yaşam boyunca önemli diğer kişilerce derinden ve koşullu olmayan bir şekilde sevildiği, kabul gördüğü, önemsendiği, fiziksel ve duygusal olarak beslenmeyi hak eden bir varlık olduğu inancına bağlıdır. Annenin sağlıklı olması bebeğin kendi iç dünyasında da pozitif özellikler barındırmaktadır. Kendisinin önemli, değerli, sevilmeyi ve bakılmayı hak eden bir varlık olduğu duygu ve inancı gelişir. İlkel narsisizmden daha olgun düzeyde yer alan öz değerlilik duygusu ve kendilik saygısı yönünde bir gelişme olur. Savsaklama, reddedilme sonucu çocuğun bu gereksinimleri karşılanmazsa kendini değersiz bir varlık hisseder. Bebek kendi bedeninden sonra keşfettiği ikincil nesnesi olan annesinin tutarsız, değişebilir, reddedici, duygusal olarak terk eden tutumu nedeniyle düş̧ kırıklığı ve dış̧ dünyaya karşıt bir güvensizlik geliştirmektedirler.
Sevgi yatırımı için seçtiği ikincil nesne olan annesinin hatalı bir yatırım alanı olduğunu hissetmektedir. Ardından bu sevgi yatırımını geri çekip, birincil nesne olarak keşfettiği ve güvendiği kendiliğine oluşturmaktadır. Tutarlı dengeli ve öngörülebilir alan kendi iç dünyasıdır.
Bu tür bir anne bebek ilişkisi çocukta dışarının tehlikeli, değişken ve öngörülemez bir dünya olduğu inancı ve temel güvenli olmayan duygusu geliştirir. Toplum çocuğun iç dünyasına, ebeveynin açtığı kapıdan girmeye çalışacakken, kapının dışında bırakılır. Tek yolun annesine sımsıkı sarılarak sadık kalmasıyla olacaktır Ayrıca annenin bu olumsuz davranışı, özseverin üstbenliğine katılan ve ona negatif sözler söyleyen, değersizleştiren bir duyum haline gelir.
Özsever kişilerin geçmişinde çok sık rastlanan bir hususiyet, üstü örtülü ancak şiddetli mübadatı olan süregelen soğuk ebeveyn figürleridir. Aile modellerine bakıldığımız zaman, yüzeysel olarak iyi örgüt edilmiş̧ bir evde yüzeyde iyi fonksiyon gören ama bir ölçüde hissiz, ilgili olmayan ve sözel olmayan, “kindar” saldırganlığı olan bir ebeveyn temsillenmektedir. Çocukta böyle bir manzarada şiddetli oral engellenme, gücenme ve saldırganlık geliştiğinde, aşırı düşmanlık ve nefrete karşı savunma ihtiyacı doğmaktadır.