Narsizm

Yazar Damla Kankaya • 27 Aralık 2024 • Yorumlar:

Narsisizm teriminin psikoloji literatüründeki ilk kullanımı psikanalitik kuramcı Havelock Ellis tarafından yapılmıştır. Ellis, 1898 yılında “Narcissuslike” terimini özellikle kadınlarda görülen ve bireyin kendisine hayranlık duygularıyla cinsel dürtülerini de yine kendi bedenine yönlendirmesi olarak açıklamıştır (Çoklar, 2014). Psikanalitik dürtü kuramının sahibi Sigmund Freud’un narsisizm kavramını ilk kez ele aldığı “Narsizm Üzerine Bir Giriş” adlı makalesinde “Narsizm terimi klinik tariften türemiş ve Paul Nacke tarafından 1899’da, kendi bedenine genellikle cinsel bir nesnenin bedenine davranıldığı gibi davranan, yani kendi bedenine tam bir tatmin elde edene kadar bakan, onu okşayan, seven bir insanın tutumunu tanımlamak üzere seçilmiştir.” denilmiştir (Freud, 1914).

Freud sonraki yıllarda narsisizm ile ilgili çalışmalarını geliştirerek narsisizmi birincil ve ikincil narsisizm olmak üzere ikiye ayırmıştır. Freud’a göre birincil narsisizm “çocuğun tüm libidosunu kendine yatırdığı erken bir dönem” iken, ikincil narsisizm “nesne yatırımlarından geri çekilen libidonun yeniden benlik üzerine dönmesi”dir (Quinodoz, 2020). Otto Fenichel’e göre “Primer narsisizmde obje sevgisi yerine, benlik sevgisi vardır; seconder narsisizmde ise, obje sevgisini gölgeleyen bir benlik sevgisi benlik değeri gereksinimi vardır.” (Fenichel, 1945). Freud’un kuramını ortaya koyduğu yıllarda henüz “kişilik bozukluğu” kavramından söz edilmemiş, narsisizme daha çok gelişim dönemlerinde ortaya çıkan bir olgu gözüyle bakılmıştır.

Narsisistik Kişilik Bozukluğu’nun 1980 yılında DSM’nin 3. baskısına eklenmesiyle resmi olarak bir bozukluk olduğu kabul görmüştür. DSM’nin 5. baskısında aşağıdaki ölçütlerle tanımlanmaktadır: Aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, büyüklenme (düşlemlerde ya da davranışlarda), beğenilme gereksinimi ve eşduyum yapamama ile giden yaygın bir örüntü: 1. Büyüklenir (örn. Başarıları ve yeteneklerini abartır; gösterdiği başarılarla oransız bir biçimde, üstün biri olarak görülme beklentisi içindedir). 2. Sınırsız başarı, güç, zekâ, güzellik ya da yüce bir sevgi düşlemleriyle uğraşır durur. 3. “Özel ve eşi, benzeri bulunmaz biri olduğuna ve ancak özel ya da üstün diğer kişilerce (ya da kurumlarca) anlaşılabileceğine ve ancak onlarla ilişki kurması gerektiğine inanır. 4. Çok beğenilmek ister. 5. Hak ettiği duygusu içindedir (özellikle kayırılacak bir tedavi göreceğine ya da her ne istiyorsa yapılacağına ilişkin anlamsız beklentiler içinde olma). 6. Kendi çıkarları için başkalarını kullanır (kendi amaçlarına ulaşmak için başkalarından yararlanır). 7. Eşduyum yapamaz: Başkalarının duygularını ve gereksinimlerini anlamak istemez. 8. Sıklıkla başkalarını kıskanır ya da başkalarının kendisini kıskandığına inanır. 9. Başkalarına saygısız davranır, kendini beğenmiş davranışlar ya da tutumlar sergiler (Birliği, 2014).

DSM’nin ortaya koyduğu tanı kriterlerinin daha çok betimsel bir tasvir içerdiği, bu tasvirin de ağırlıklı olarak narsisistik kişilik bozukluğunun büyüklenmeci yapısını tarif ettiği, psikodinamik kuramların ise birden fazla narsisistik alt tip tanımladığı ve tanımlanan alt tiplerin daha çok incinebilirlik, kırılganlık ve hak edilmişlik özelliklerini vurguladığı değerlendirilmektedir

Narsisistik kişilik bozukluklarının gelişim süreçleri, alt tipleri ve terapi süreçlerinin nasıl yapılandırılması gerektiği konusunda farklılıkları olsa da her üç kuramın temsilcisi de ebeveyn-çocuk ilişkisindeki sağlıksız yapıların önemine vurgu yapmışlardır. Kuramcılar tarafından ortaya konulan alt tiplerin birbirilerine olan benzerlikleri nedeniyle karmaşasının önüne geçebilmek için; narsisistik kişilik bozukluğunda büyüklenmeci, gizli ve kötücül tip olmak üzere üç ayrı formun olduğu literatürde kabul gören bir yaklaşım haline gelmiştir.

Narsisistik kişilik bozukluğunun her üç alt tipinin de iç dünyalarındaki meselelerin aynı olduğu fakat bu meseleleri farklı yollarla telafi etmeye çalıştıkları değerlendirilmektedir. En görünür alt tip olan büyüklenmeci narsistik yapıya sahip bireylerin daha çok kibirlenerek, gösteriş yaparak ve ihtişam toplayarak, gizli alt tipin utanç duygusu ile kendisini ortaya koymadan pasif kalarak ve idealleştirdikleri figürlerin gölgelerinden yararlanarak, kötücül tipin ise sadistik eyleme vurmalar ve iç dünyalarındaki kötü duyguları nesneleri değersizleştirerek karşı tarafa yükleyerek kendiliklerindeki hasarı (görünürde) onarmaya çabaladıkları anlaşılmaktadır. Farklı görünümleriyle tüm narsisistik kişilerin ortak olan yönü ise, içsel bir yetersizlik, utanç, zayıflık, aşağı olma duygusu ve/veya korkusudur (Cooper, 1984).

Literatür incelendiğinde narsisistik kişilik bozukluğunun 3 ayrı alt tipi için (Kohut, Kernberg ve Masterson dışında) farklı tabirler kullanıldığı görülmektedir. Büyüklenmeci alt tip için; W. Reich (1945) “Fallik Narsistik Karakter”, B. Bursten (1973) “Fallik”, W. Meissner (1979) “Nobel Ödüllü”, H. Rosenfeld (1987) “Kalın Derili”, O. Gabbard (1989) “Bihaber”, P. Wink (1991) ve A. L. Pincus ve meslektaşları (2014) “Büyüklenmeci”, Russ ve meslektaşları (2008) “Yüksek İşlevli/ Teşhirci” ve S. Akhtar (2009) “Açık” tanımlarını kullanmışlardır.

Uzm. Psk. Damla Kankaya Sünteroğlu

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)