Nasıl Düşünürüz?
Yazar Fethihan Öztürk • 10 Mayıs 2024 • Yorumlar:
Sizce trafiğe mi öfkeleniriz yoksa başka bir dinamik mi devrede? Ya da sizce haksızlığın kendisine mi öfkeleniriz haksızlıklarla alakalı düşüncelerimiz mi bizi öfkelendirir?
Örneğin trafiğin tamamen durduğu iki şeritli bir yol ve bu yolda da yan yana durmuş iki araba hayal edin. Sol şeritteki arabanın şoförü devamlı kornaya basıyor önündeki ve arkasındaki araç şoförlerine sataşıyor öfkelenmiş camı açıp küfür ediyor. Sağ şeritteki aracın şoförü ise canı sıkılmış, duran trafikte telefona bakıyor, ofluyor, haritadan eve daha kısa mesafede ulaşabileceği alternatif yol olup olmadığına bakıyor ve müzik dinliyor. Şimdi eğer ki bize duygularımızı yaşatan düşünceler değil de başımıza gelen olaylarsa yani buradaki olayımız trafik olduğu için diyelim bizi çileden çıkartan trafikse neden iki şoför de aynı tepkiyi vermiyor? Burada neden eğer yüksekten düşersek bir yerlerimizin kırılma ihtimali var gibi trafikte kalırsan öfkeden geçilmeyiz gibi bir kural kuramıyoruz? Çünkü bizi başımıza gelen olaylar değil olaylara karşı olan düşüncelerimiz öfkelendirir. Ancak yüksekten düşerken yüksekten düşme olayı bizim bir yerimizi kırıp kırmayacağımızı belirler. Böyle bir fizik kuralı üzerinden anlatmaya çalışmaktaki maksadım; düşüncelerimiz değiştirilemez kanunlar değildir, yüzde yüz doğru olmak zorunda değildir, yaşam boyu öğrenmemiz sonucu olan birikimlerimizdir ve yeni bir düşünme yöntemi öğrenebilir ve problemlerimizi o perspektiften çözebiliriz.
Peki nedir bu düşünceler?
Şimdi öncelikle şunu tekrar etmekte fayda var, benimsediğim ve terapilerde uyguladığım bilişsel davranışçı terapiye göre başımıza gelen olaylar değil (yani trafik değil), bu olaylarla alakalı olan düşüncelerimiz (irrasyonel inanışlar ismi verilir) bize duygu ve davranışlarımızı yaşatır. Peki irrasyonel inanışlar nelerdir? Öncelikle genel yapısından bahsedelim ve daha sonrasında 4 temel irrasyonel inanıştan bahsedelim. İrrasyonel inanışlar genel olarak mantıksız, kanıtlara dayanmayan, gerçeklikle uyuşmayan, tutarsız ve katı, esneyemeyen düşüncelerdir. Kültürel yapıdan, kişisel deneyimlerden, aile yaşantımızdan öğrendiğimiz ve benimsediğimiz bir yapıdır. Yani doğuştan kolumuz ve bacağımız gibi bizimle beraber var olan şeyler değildir, öğreniriz. Yani unutup doğrusunu öğrenmek yine bizim elimizde. Gelin bunu biraz ayrıntılandıralım.
-
Aşırı talepkarlık irrasyonel inanışı
Bu irrasyonel inanış kişinin kendisine veya başkalarına çok yüksek, ulaşılması gerçekçi olmayan ya da mükemmel olmayı gerektiren standartlar belirlemesidir. Çok masum gibi gözüken ama bu irrasyonel inanışı destekleyen bir yandaşı vardır “Ama böyle olması gerekmez mi ya?”. Bu inanışa sahip olan kişiler hata yapılmaması gerektiğine, her şeyin mükemmel olması gerektiğine, ya da başka insanların her zaman kendi beklentilerine tam olarak uyum sağlaması gerektiğine inanır. Ya da beklentilerin kesinlikle olması gerektiğine inanırlar ve “Ama çok iyi bir şey istemiyor muyum, böyle daha güzel olurdu her şey, böyle olması lazım” derler. Ancak bu düşünce tarzı kişinin kendisini değersiz hissetmesine, sürekli bir tatminsizlik duygusu yaşamasına ve mükemmeliyetçi bir tutum içerisinde olmasına sebep olur.
-
Felaketleştirme irrasyonel inanışı
Bu irrasyonel inanış kişinin günlük yaşam olaylarını ve sorunlarını abartarak büyük felaketler gibi algılamasıyla ilişkilidir. Bu irrasyonel inanışı olan kişiler yaşadığı problemin gerçekliğini abartarak kötü senaryolar kurabilir, problemleri olduğu durumdan daha kötü ya da felaket bir durum olarak algılayabilir. Bu bir düşünce tarzı kişinin olaylara gereğinden fazla tepki vermesine ve stres seviyesini arttırmasına sebep olabilir.
-
Rahatsız olmaya katlanamama irrasyonel inanışı
Bu irrasyonel inanış da kişinin günlük hayatta karşılaştığı stres, rahatsızlık veya endişe gibi olumsuz duyguları tolere etmekte zorlanmasıyla ilgilidir. Bu irrasyonel inanışı olan kişiler rahatsızlık hissettiklerinde kaçınma ya da bastırma eğilimine girebilirler. Örneğin sunum yapacak bir kişi düşünün ve heyecanlanmaktan kaçınmak için sunumu yapmaktan vazgeçtiğini düşünelim işte tam burada rahatsız olmaya katlanamama irrasyonel inanışının bir sonucu olarak böyle davrandığını söylemek mümkün. Bu irrasyonel inanış kişinin duygusal olarak gelişmesini ve uzun vadede stresle başa çıkma yeteneğini olumsuz olarak etkiler.
-
Kişinin kendisini, başkalarını veya dünyayı değersizleştirmesi irrasyonel inanışı
Bu irrasyonel inanışa sahip kişiler, kendilerini, çevrelerindeki insanları ya da dünyayı değersiz, önemsiz ya da sevilmeye değmez olarak görme eğiliminde olurlar. Örneğin, bir kişi sürekli olarak kendi kapasitesini küçümseyebilir, başkalarının ona değer vermediğine inanabilir ya da dünyanın kötü bir yer olduğuna dair bir inanç içerisinde olabilir. Bu irrasyonel inanışlar genellikle depresyon, anksiyete ya da düşük öz saygı gibi sorunlarla ilişkilendirilir ve bireyin yaşam kalitesini olumsuz olarak etkiler.
Şimdi irrasyonel inanışlar hakkında az çok bilgi sahibi olduk. O zaman en başta trafikteyken öfkelenen şoförümüzün irrasyonel inanışları sizce neler olabilir. Biraz düşünelim. Mesela “Araba sürüyorsan hatasız sürmek zorundasın” “Mükemmel bir şoför olmalısın” “Bu trafik araba kullanmasını bilmeyen gerizekalılar yüzünden oluyor” “Eve geç gitmem felaket” “Bu trafik olmamalıydı” “Trafikte zaman geçirmeye dayanamıyorum”. Aslında ne kadar masum da duruyor değil mi? Belki de bu düşüncelere hak veriyorsunuz. Evet zaten öyle değil mi diyorsunuz? Ancak bu düşünceler bizim ne işimize yarıyor? Bize fayda mı sağlıyor? Problemimizi çözüyor mu yoksa bizi iyice başka bir problem içine mi sokuyor?
Peki trafikte kalan diğer şeritteki aracın şoförü neler düşünüyor olabilir? Keşke en azından çoğunluk araba kullanma konusunda daha bilinçli olsaydı şu an benim için daha iyi olabilirdi (Aşırı talepkarlık yerine esnek tercihler), Eve erken gitmem daha güzel olabilirdi bu can sıkıcı bir durum ama buna dayanabilirim (Felaketleştirme yerine Anti-felaketleştirme), Bu trafik sıkıcı bir şey ama buna katlanabilirim, hatta bununla yer yer eğlenebilirim (Rahatsız olmaya katlanamama yerine rahatsızlığa yüksek toleranslılık), Şu an bu trafikle insanların gerizekalı aşağılık olması arasında bir ilişki yok, herkes hata yapabilir, herkes insan, ben de yer yer hatalar yapıyorum, hataları tercihler yapmak insan olmamızın getirdiği bir şey (İnsanın kendilerini, başkalarını ve dünyayı değersizleştirmesine karşı koşulsuz kabul ediş).
Eğer bu yazıyı okurken irrasyonel inanışlarınızı fark ederseniz lütfen kendinizi suçlamayın, paniğe kapılmayın daha önce de dediğim gibi biz bunları öğrendik ve yanlış öğrenmişim diyip yenisini öğrenme imkanı yine bizim elimizde. Evet belki yorucu olacak, meşakkatli olacak ancak yenisini ve doğrusunu öğrenebiliriz. Biz insan olarak irrasyonel düşünmeye çok yatkın varlıklarız. Onun için önemli olan irrasyonel düşüncenin aklımızda belirmesi değil, belirdiği zaman bir mola verip “acaba irrasyonel mi düşünüyorum?, Neyi farklı yapabilirim?” Diyerek sorgulayabilmeniz. İşte seanslarımızda ben ve diğer bilişsel davranışçı terapist olan meslektaşlarım bu irrasyonel inanışları rasyonel inanışlara çevirmeye çalışırız ve kişiyi problemlere karşı nispeten daha güçlü hale getirmeye çalışırız. Okuduğunuz için teşekkür ederim ve bir sonraki yazımda görüşmek üzere.