Ne Zaman Kaderin İşine Teslim Olsam , Geyikten Daha Sakinim, Aslandan Daha Cesur
Yazar Akay Gürüşengenç • 5 Ağustos 2024 • Yorumlar:
Aklımızda oluşan her düşünce mutlaka bir duygusal anlamın ürünüdür. Dolayısıyla ne düşündüğümüzle ne hissettiğimiz iç içedir. Örneğin korkutucu bir düşünce stres ile birlikte gelecektir. Stres de bizi o düşünce için önlem almaya zorlar. Sonsuz olasılık arasından birkaçı için özenle önlem alan birini görseniz ne düşünürdünüz? O durumun tehlikeli olduğunu veya o kişinin kaygılı bir yapıda olduğunu mu? Zihin de kendisini böyle değerlendirir. Önlem varsa tehdit de vardır. Asansöre binmekten kaçınıyorsak, kalabalıktan uzak duruyorsak demek ki buralar tehlikelidir. Ne zaman olasılıklar için tedbirler alsak kısa bir rahatlama, ardından da başka olasılıkların kaygısını yaşarız. Aldığımız her tedbir bir zincir gibi yaşamımızı kısıtlamaya başlar. Kaçtığımız yerlerin sayısı gittiğimiz yerlerin sayısını geçer. Kaygılı bir yapıya geçeriz. Bu, çarenin ellerimizde olmadığına inandığımız yardıma muhtaç bir tutum ortaya çıkarır. Sürekli birilerinin gelip bizim için bir şeyleri düzeltmesi gerektiğine dair inancı pekiştirir. Baş etme becerimizi ve cesaretimizi ortaya çıkaracak sakinliği engelleyen, yaşam alanlarını kısıtlayan ve çevreye verdiğimiz izlenimi zedeleyen işte bu ölçüsüz tedbirlerdir
Sizi Travmatize eden kişinin yanında kaygılı olmak normaldir
Travmatik sistemimiz iyi bir mantıkla değil, "hayatta kalma" güdüsüyle çalışır. Sizi travmatize etmiş kişi veya durum, sürekli biçimde tehlike sinyali verir. Bu anlarda beynimizin ilkel bölümü(amigdala), ilkel yaşama uygun şekilde en ufak korku ve kaygı durumu için ölüm-kalım alarmı verir. Günlük yaşamda bile diğerleri için 'sıradan gözüken' durumlarda çok yoğun olumsuz duygu ve ruh durumuna geçmemizin sebebi, hassaslaşmış amigdala aktivitesidir(travma). "Abartma!", "Büyütme..." gibi telkinler aldığınızda bu hisleri diğer insanlardan yoğun yaşıyor olduğunuzu fark etmek de panik halinizi artırır. Ancak işin doğrusu bedeniniz bu durumu, hayati bir sistemi aktif edecek kadar önemsemiştir. Ruhsal travmayı tetikleyen kişiler adeta canlı birer işaretler yığınıdır. Beyniniz bu işaretleri alır, güvende olmadığınızı söyler ve kaygı duyarsınız. Çoğu zaman bilinç düzeyinde bu işaretleri bulamaz ve mantıkla değerlendiremezsiniz. Terapiler genelde burada devreye girer.