Neden Psikiyatriye Başvurmalıyız?
Yazar Süleyman Akarsu • Psikiyatrist • 31 Mart 2020 • Yorumlar:
Psikiyatri bilimi kişilerin duygu, düşünce ve davranışlarındaki normal tepkilerden sapmayı tespit ve tedavi etmeye çalışır. Genetik faktörler, çocukluk ve ergenlik dönemi olumsuz ve travmatik yaşantılar, sosyal çevre, kişilik özellikleri, sosyal sorunlar gibi faktörler kişilerin yaşadıkları olaylara verdiği tepkileri belirlemede önemli rol oynar. Aynı durum bir kişide mutluluk, sevinç, heyecan gibi duygulara neden olabilirken başka bir kişide üzüntü, keyifsizlik ve isteksizliğe neden olabilir.
Duygu, düşünce ve davranışlarımızın oluşmasında beyindeki bazı merkezlerin önemli yeri vardır. Bu merkezler arasındaki iletimi sağlayan serotonin, dopamin, noradrenalin gibi bazı moleküller vardır. Yaşadığımız sosyal sorunlar bu ve buna benzer molekülerin fonksiyonlarını bozabilir. Bu durum olaylar karşısında duygu, düşünce ve davranış alanlarında bizi ve çevremizi rahatsız eden tepkiler vermemize neden olabilir. Bir kapı tokmağına kişi elini değdirdiği zaman ‘’elim kirlendi’’ düşüncesi kişide ‘’sıkıntı’’ duygusuna yol açıp ‘’elin yıkanması’’ davranışına neden olabilir. Bu çoğu zaman normal bir tepkidir. Ama kişi bunu günlük işlerini aksatacak şekilde çok sık, çok uzun süre yapıyor ve tüm dikkatini sadece bu durum üzerinde yoğunlaştırıyorsa normalden sapmış bir tepki söz konusudur.
Duygu, düşünce ve davranış alanlarındaki normalden farklı ve kişiyi ve/veya çevresini rahatsız eden bu tepkilerin görülme sıklığı, şiddeti gibi özellikleri dikkat alınarak psikiyatrik tanılar konur. En sık görülen psikiyatrik rahatsızlıklar Anksiyete (Kaygı) bozukluğu, Depresyon, Obsesif Kompulsif (Takıntı) Bozukluk, Şizofreni, Bipolar Bozukluk, Kişilik Bozukluğu, Uyku bozukluğu, Alkol-Madde bağımlılığıdır. Günümüzde bu rahatsızlıkların tedavisinde ilaç tedavisinin önemli yeri vardır. İlaçlar özellikle serotonin, dopamin, noradrenalin gibi moleküller üzerindeki etkileri ile kişinin duygu, düşünce ve davranış alanlarındaki normalden sapmayı normal hale getirebilmektedir. Günümüzde bu ilaçların bilinçsiz kullanımı ile bu ilaçlara karşı bir önyargı oluşmuştur. Bu ilaçlar uygun tanıda, önerilen şekilde kullanılırsa ve takipler düzenli olarak yapılırsa önemli bir yan etki olmadan rahatsızlıklarda düzelme olmaktadır. Ayrıca uygun zamanda uygun yöntemlerle bu ilaçlar bırakılabilinir.
İlaç kullanımı ile bedensel ve zihinsel rahatsız edici birçok yakınmada iyileşme olabilir. Fakat kişilerin geçmiş olumsuz yaşantıları, travmaları, mevcut ailevi, mesleki, sosyal sorunları kişiyi rahatsız etmeye devam edebilir. Kişi ilaçların sağladığı iyileşme ile bu sorunlar ile mücadelede kendini daha güçlü hisseder. Fakat zaman zaman sorunların yoğunlaştığı durumlarda çaresizlik, ne yapacağını bilememe gibi duygular hissedilir. Bu gibi durumlarda uygun terapi yöntemlerinin uygulanması gerekir. Terapiler kişilerin olaylara bakış açısında bir değişim oluşturarak olaylar karşısında kişinin daha yapıcı tepkiler vermesini sağlar. Ayrıca geçmiş olumsuz yaşantılar ve travmaların uygun terapi yöntemleri ile ele alınması ile kişinin üzerinde halen etkisi olan bu olumsuz yaşantıların etkisi hafifletilmeye çalışılır. Böylece kişi geçmiş yaşantılarının üzerindeki mevcut etkileri konusunda bir farkındalık kazanmış olur. Genel olarak kişinin ayrıntılı yaşam öyküsü alındıktan sonra hangi terapi yönteminin kişi için daha faydalı olacağına karar verilir. Kişiye terapi yöntemi anlatılır ve ulaşılması istenen hedefler belirlenir. Böylece bir terapi sürecine girilir. Anksiyete bozukluğu (Sosyal fobi, Panik bozukluk, Yaygın anksiyete bozukluğu), Depresif bozukluk, Obsesif kompulsif bozukluk, Travma Sonrası Stres Bozukluğu, Sigara- Alkol Kullanımı, Cinsel sorunlar, Evlilik sorunları gibi alanlarda bireysel terapiler yapılmaktadır. Seans sıklığı ve süresi hastanın durumuna göre değişebilir.