Neden Sürdürülebilir Beslenme?
Yazar Selin Söz • Diyetisyen • 28 Kasım 2019 • Yorumlar:
Bugün televizyonu açtım, kanalları şöyle bir gezdim. Hemen hemen her kanalda beslenme konuşuluyor. ‘O gıdayı tüketin, onu tüketmeyin’ vb. bir sürü ifadeler. Peki kimler konuşuyor? Kimi kardiyolog, kimi iç hastalıkları uzmanı… Nadiren de olsa bir beslenme uzmanına denk gelmeniz de mümkün.
‘Beslenme’ nedir? Neden bu kadar önemlidir? Öğrenmek bu kadar kolay mıdır? En önemlisi bu konuşulanlar yeterli midir?
Beslenme, son yıllarda çok konuşuluyor ve daha uzun yıllar konuşulacak. Artık biliyoruz ki genetik yapımız ne olursa olsun, sağlıklı bir yaşam tarzı ve doğru beslenme modeli bir araya geldiğinde hastalıklardan %70-80 oranında korunabiliyoruz.
Yıllar içerisinde yaşam tarzımız değişti. Kentleşmenin hızla artması, iş hayatlarımızın yoğunluğu vb. nedenlerle hepimizin hayatında bir koşuşturmaca var. Bu yaşam tarzı değişikliği beslenmemizi etkiledi. Tükettiğimiz kalori artarken, harcadığımız kalori azaldı. Gıda seçimlerimiz değişti. Fast food türü yiyecekler, gazlı içecekler hızla hayatımıza girdi. Protein tüketimimiz arttı. Daha az sebze, meyve tüketirken hareket etmeyi de unuttuk. Bunlara birde çevresel faktörler eklenince obezite, diyabet, kalp hastalıkları ve kanser görülme sıklığı arttı.
Durum böyle olunca ‘beslenme’ önem kazandı. Herkes beslenme konuşur oldu. Fakat tüm bunlar ‘çevremizi nasıl etkileyecek?’ bunu atladık.
Hızlı nüfus artışının yanında, tüketim alışkanlıklarımızın değişmesi, artan çevre kirliliği, yenilebilir ve yenilenemez kaynakların hızlı tüketimi hem bugünü hem de geleceği ilgilendiren önemli bir sorun haline geldi. Kaynaklarımızın sınırlı olması ve nüfus artış hızı ile gıda üretimi arasındaki dengenin giderek bozulması, yakın gelecekte gıda güvenliği açısından hepimiz için büyük tehlike oluşturmakta.
İşte tüm bu nedenlerle bugün sadece ‘yeterli ve dengeli beslenmeyi’ değil, ’yeterli, dengeli ve sürdürülebilir beslenmeyi’ konuşmamız ve beslenme programımızı buna göre planlamamız gerekiyor.
Bugüne kadar neleri konuşmayı unuttuk? Neler yapabiliriz? Hadi bir bakalım.
Obeziteyi konuşurken gıdaya ulaşamayanları unuttuk. Dünyada her 5 saniyede bir çocuk açlıktan ölüyor.
Her 5 saniyede 300 ton gıda israf oluyor. Türkiye’de günde 6 milyon ekmek çöpe gidiyor. Tüm dünyada gıda israfı sadece %25 azaltılabilirse, 870 milyon insanın yıllık gıda ihtiyacı karşılanabilecek.
2030’da Türkiye’nin 100 milyon nüfusa ulaşması bekleniyor. Peki bizim bu nüfusa yetecek kadar gıdamız var mı?
Sürdürülebilir gıda geleceği için beslenme şeklimizi değiştirelim. Protein tüketimimizi azaltalım. Daha az et, daha fazla sebze tüketelim. 1 kilogram etin soframıza gelmesi için 15500 litre su harcandığını unutmayalım.
Sürdürülebilir balıkçılığı destekleyelim. Karadeniz’de 161 balık türünün %59’unun nesli tükeniyor. Zamanı gelmeden avlanma yapmayalım.
Sıfır atık prensibini benimseyelim. Kullan at fikrinden vazgeçelim. Plastik kullanımımızı azaltalım. Ve en önemlisi geri dönüşümü önemseyelim.
Bu dünya hepimizin. Gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak için el ele verelim. Bir kişinin alacağı önlemden ne olur demeyin. ‘Damlaya damlaya göl olur’.