Nedir Bu Munchausen Sendromu?
Yazar Gülşah Meral Özgür • Psikiyatrist • 7 Mayıs 2019 • Yorumlar:
Karl Fredrich Von Munchausen 18. yüzyılda yaşamış bir Alman Baronuydu ve Rus ordusunda paralı süvariydi. Rus-Osmanlı savaşından dönüşte arkadaşlarına, komşularına kahramanlıklarıyla ilgili öyküler anlatmaya başladı. Öyküleri o kadar abartılıydı ki, sonunda yalan olduğu ortaya çıkınca yalancılığıyla ünlendi. Bu nedenle yalan hastalık öyküleri anlatanları tanımlayan sendroma ismi verildi.
Pek çok doktor, meslek yaşamında yapay bozukluk olgusu ile karşılaşmıştır. Munchausen Sendromu yapay bozuklukların en uç tipidir. Hastalık taklidi, patolojik yalan (pseudologia fantastica) ve sürekli dolaşma üçlemi karakteristiktir. Destekleyen etmenler ise sınırda (borderline) ya da antisosyal kişilik bozuklukları, çocukluktaki yoksunluk (ya da mahrumiyet), tanısal işlemler, tedavi ya da operasyon için sukunet, kendi kendine yapılmış fiziksel işlemlerin kanıtları, tıbbi geçmiş hakkında bilgi, erkek olma, bir çok kez hastaneye yatma öyküsü, bir çok yara izi (genellikle abdominal), polis kayıtları, alışılmamış ya da dramatik sunum olarak sayılabilir. Olgular sıklıkla alt sosyoekonomik düzeydeki erkeklerdir. Genelde erken adult yaşamda görülür.
Munchausen Sendromlu hastalar hekimlerin karşısına değişik biçimlerde çıkabilirler. Yapılan bir çalışmada yaklaşık 5 yıllık bir periyotta HIV enfeksiyonu ya da AIDS’i taklit eden hastaların tüm başvuruların %1,7’si olduğu bildirilmiştir. Bir başka çalışmada ise orak hücreli anemi ağrılı krizleri nedeniyle başvuran hastalar içinde bu bozukluğun prevalansı yaklaşık %0,9 olarak bulunmuştur. Literatürde seksüel saldırı şeklinde gelen olgu dahi bulunmaktadır.
Kronik yapay bozuklukların yaygın görülme biçimleri organ sistemlerine göre; abdominal, kardiyak, dermatolojik, genitoüriner, hematolojik, enfeksiyöz, nörolojik, psikiyatrik ve kendi kendine ilaç (özellikle insülin, vitamin, diüretik ve laksatif) alan grup olarak sınıflanabilir.
Munchausen Sendromu ilk kez 1951’de hastane hastane dolaşıp hastalık öyküleri uyduran ve kendilerine gereksiz yere cerrahi girişimler uygulanmasına razı bir grup hastayı belirtmek için Asher tarafından kullanılmıştır.
Asher ve arkadaşlarının “Munchausen Sendromu” olarak tanımladığı durumda hasta, doktorun muayenehanesine ya da acil servise sıklıkla klinik manifestasyonlarla desteklenen uydurma bir öykü ile gelmektedir. Hasta sonuç alamadan hastaneden ayrılmakta ve aynı tabloyu yineleyerek tekrar tekrar hastaneye başvurmaktadır. Bu hastalar en zeki gözlemcileri bile aldatabilecek psikiyatrik sorunları olan kişilerdir. Nazofarinksini keskin bir aletle yaralayıp kanı yutabilir ve hematemezmiş gibi kusabilir. Anal ya da vajinal mukozalarını ustaca delebilir, gereksiz yere dijital(kalp ilacı) alarak kalp atımında düzensizliğe neden olabilir ya da büyük miktarda havuç yiyerek karotenemi gibi görünebilir.
Hastanın öyküsü genellikle yalanlarla doludur. Şaşırtıcı sayıda hastaneye gittiği ve sağlık çalışanını aldattığı görülür. Hemen her zaman doktorlar ve hemşirelerle şiddetli tartışmalardan sonra kendi kendine ayrılır. Çok sayıda skar karakteristiktir. Yalan söyleme belirgin bir özelliktir (pseudologia fantastica). Tıbbi öyküyü uydurabilirler, kayıt sırasında yanlış isim verebilirler. Sıklıkla akut abdominal ağrı, hemorajik bozukluklar, romatolojik manifestasyonlar, sahte ateş ve deri yaraları gibi yakınmalar görülür.
Bu hastalar sık olarak yaşamın erken dönemlerinde yoksunluk ve çocukluk travmaları tanımlamaktadırlar. Bu travmanın sonucu olarak, bir kişi, ebeveynleri ile sahte hastalığa yol açan çözülmemiş sorunlara sahip olabilir. Altta yatan sebepler şunlar olabilir:
*Kendilerini hasta ederek cezalandırmak için bir kendini zorlama
*Kendini önemli hissetmek ve dikkatin merkezi olmak
Ayrıca, kapsamlı tıbbi prosedürleri olan veya çocukluk veya ergenlik döneminde uzun süren tıbbi yardım alan kişilerin ileri yaşlarda Munchausen sendromunu geliştirme olasılığı daha yüksek olduğunu gösteren bazı kanıtlar da bulunmaktadır. Bunun nedeni, çocukluk anılarını bakıma duyma duygusuyla ilişkilendirmeleri olabilir. Yaşlandıkça, hasta gibi davranarak aynı güven duygusunu elde etmeye çalışırlar.
Munchausen sendromunun tedavisi zor olabilir çünkü çoğu insan bir problemi olduğunu kabul etmeyi reddeder ve önerilen tedavi planlarıyla işbirliği yapmayacaktır. Sağlık çalışanlarının, hasta kişinin karmaşık sağlık gereksinimlerine sahip olduğunu ve bir psikiyatriye sevk edilmesinden yararlanabileceğini öne sürerek, yumuşak bir yüzleşmeyle yaklaşmayı önermelidir.
Munchausen sendromuyla ilgili en büyük ironilerden biri, sahip olanların gerçekten akıl hastası olmalarıdır, ancak genellikle sadece fiziksel bir hastalığa sahip olduklarını kabul ederler. Bazı uzmanlar Munchausen’in sendromunun yeterince tanınmadığını düşünüyor çünkü birçok kişi sağlık personelini aldatmakta başarılı oluyor.