Obezite
Yazar Zeynep Gürel • 5 Mayıs 2023 • Yorumlar:
Dünyadaki en büyük sağlık sorunlarından biri olan obeziteden bahsetmek istiyorum. Obezite yüksek kan şekeri, yüksek tansiyon, kan lipitlerinde ise kötü bir profile sahip olunan bir hastalıktır ve bu sebepler bir araya geldiğinde metabolik sendrom riski oluşturur. Metabolik sendromlu kişiler, kiloları normal aralıkta olanlara kıyasla çok daha yüksek kalp hastalığı ve tip 2 diyabet riski altındadır. Obezite günümüzde oldukça yaygın ve gittikçe artmakta olan bir hastalık olduğu için obezite ile ilgili birçok çalışma mevcut. Obeziteyi pek çok insan irade eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyor fakat aslında bu durum tamamen doğru değil. Obezitenin sebep olduklarının yanında obeziteye sebep olan faktörleri içeren birçok çalışma da yapılmıştır.
1 -) Genetik Faktörler- Bazı insanlar obeziteye ve kilo almaya genetik olarak duyarlıdır.
Obezitenin genetik bileşeni çok güçülüdür yani Obezite olan bir bireyin çocuğu obez olma olasılığı, zayıf olan bir bireyin çocuğuna göre çok daha fazladır. Bu obezitenin önceden kesin bir şekilde belirleneceği anlamına gelmez. Tüketilen gıdalar ve genlerin üzerinde oluşturduğu etki önemli bir role sahiptir.Tek yumurta ikizleri ile yapılan bir çalışmada genetik bileşenler kilo almaya yatkınlığınızı etkilediği bulunmuştur.
2 -) İşlenmiş Paketli Gıdalar- Mağazalar ve marketler yemeyi teşvik edecek şekilde paketlenmiş, işlenmiş gıdalarla dolu. Bu gıdalar yeme sıklığına göre bağımlılıkta yapar ve kilo artışına sebep olur.
İşlenmiş gıdalar aslında yalnızca katkı maddeleri eklenmiş gıdalar değildir. Ucuz olması, rafta uzun süre kalacak olması, tadının güzel olması için tasarlanmış ürünlerdir. Bu özellikler yiyecek ve içecekleri lezzetli hale getirip satışlarını arttırıyor fakat aşırı yemeye de teşvik ediyor. Günümüzde işlenmiş gıdaların çoğu insanları yemeğe bağımlı hale getirmek için tasarlanmış, profesyonel bir mühendislik ürünüdür.
3 -) Besin Bağımlılığı- Kişi yeme davranışı kontrolünü kaybeder ve özellikle beyindeki ödül merkezlerini uyaran şekerle tatlandırılmış, yüksek yağlı abur cuburlara karşı güçlü yeme isteği duyar.
Bağımlılık dendiğinde alkol, kokain, nikotin gibi yaygın olarak kötüye kullanılan ilaçlarla akla gelse de aslında besin bağımlılığı abur çubuklar duyarlı kişilerde ortaya çıkabilir. Bu insanlar, alkol bağımlılığıyla mücadele eden insanların içme davranışları üzerindeki kontrolünü kaybetmelerine benzer şekilde, yeme davranışları üzerindeki kontrollerini kaybederler. Bağımlılık, üstesinden gelinmesi çok zor olabilen karmaşık bir sorundur. Bir şeye bağımlı hale geldiğinizde, seçme özgürlüğünüzü kaybedersiniz ve beyninizdeki biyokimya sizin yerinize emirleri vermeye başlar.
4 -) İnsulin- Yüksek insülin seviyeleri ve insülin direnci, obezite gelişimi ile bağlantılıdır.
İnsülin, enerji depolamayı düzenleyen çok önemli bir hormondur. Bir diğer işlevi ise yağ hücrelerine yağ depolamalarını ve zaten taşıdıkları yağları tutmalarını söylemektir. İnsülinin obezitedeki rolü tartışmalı olsa da, çeşitli çalışmalar yüksek insülin düzeylerinin obezite gelişiminde nedensel bir rolü olduğunu belirtmektedir. İnsülin düzeyini düşürmenin en iyi yollarından biri, lif alımını artırırken basit veya rafine karbonhidratları azaltmaktır. Bu durum genellikle kalori alımında otomatik bir azalmaya ve zahmetsiz kilo kaybına yol açar – kalori sayımı veya porsiyon kontrolü gerektirmez.
5 -) Bazı İlaçlar- Bazı ilaçlar, yakılan kalori miktarını azaltarak veya iştahı artırarak kilo alımını teşvik edebilir.
Birçok farmasötik ilaç, yan etki olarak kilo alımına neden olabilir. Örneğin, antidepresanlar zamanla ılımlı kilo alımıyla ilişkilendirilmiştir Diğer örnekler arasında diyabet ilaçları ve antipsikotikler bulunur.Bu ilaçlar iradenizi düşürmez. Vücudunuzun ve beyninizin işlevini değiştirerek metabolik hızı azaltır veya iştahı artırırlar.
6 -) Leptin Direnci- İştahı azaltan bir hormon olan leptin, yağ hücreleri tarafından üretilir ve yağ kütlesi arttıkça kan seviyeleri artar. Bu nedenle leptin seviyeleri özellikle obezitesi olan kişilerde yüksektir. Düzgün çalıştığında, beyne yağ depolarının yüksek olduğunu bildirir ama leptin obezitesi olan birçok insanda olması gerektiği gibi çalışmıyor çünkü kan-beyin bariyerini geçemiyor. Bu duruma leptin direnci denir ve obezite patogenezinde önde gelen bir faktör olduğu belirtiliyor.
7 -) Sağlıklı Taze Yiyeceklere Ulaşılabilirlik- Bazı bölgelerde taze, sağlıklı yiyecekleri bulmak zor veya pahalı olabilir fakat ucuz abur cubur besinlere ulaşım çok daha kolay ve ucuz bir yöntemdir, bu da insanlara sağlıksız abur cubur satın almaktan başka seçenek bırakmaz.
8 -) Şeker- Artan enerji depolamasına ve sonuç olarak obeziteye katkıda bulunur.
Modern diyetin en kötü yönü olam şeker fazla tüketildiğinde vücudunuzun hormonlarını ve biyokimyasını değiştirmesidir. Bu da kilo alımına katkıda bulunur. Eklenti şekerin yarısı glikoz, yarısı fruktozdur. İnsanlar, nişastalar da dahil olmak üzere çeşitli yiyeceklerden glikoz alırlar, ancak fruktozun çoğu eklenmiş şekerden gelir. Aşırı fruktoz alımı, insülin direncine ve yüksek insülin seviyelerine neden olabilir. Ayrıca, glikozun yaptığı gibi tokluğu desteklemez. Tüm bu nedenlerden dolayı şeker, artan enerji depolamasına ve sonuç olarak obeziteye sebep olur.
9 -) Bilgi Kirliliği- Yanlış bilgi, bazı insanlarda kilo artışına sebep olabilir. Ayrıca kilo vermeyi zorlaştırabilir.
Dünyanın her yerindeki insanlar sağlık ve beslenme konusunda yanlış bilgilendiriliyor. Bunun birçok nedeni var, ancak sorun büyük ölçüde bilgi alınan yerlere bağlı. Örneğin, birçok web sitesi sağlık ve beslenme hakkında yanlış ve hatta hatalı bilgiler yaymaktadır. Bazı haber kaynakları da bilimsel araştırmaların sonuçlarını aşırı basitleştiriyor veya yanlış yorumluyor ve sonuçlar sıklıkla bağlamından koparılıyor. Diğer bilgiler basitçe güncelliğini yitirmiş veya hiçbir zaman tam olarak kanıtlanmamış teorilere dayalı olabilir. Bazıları, işe yaramayan kilo verme takviyeleri gibi ürünleri teşvik eder. Yanlış bilgilere dayalı kilo verme stratejileri ilerlemenizi engelleyebilir hatta kilo artışına sebebiyet verebilir.