Obezite Cerrahisi 4
Yazar Samet Yardımcı • Genel Cerrah • 23 Temmuz 2018 • Yorumlar:
Tüp midenin tercih edileceği hasta grubu
Hastanın vücut kitle indeksi ilk belirleyicidir. Vücut kitle indeksi 60kg /m2 den yüksek olan hastalarda bypass ameliyatlarını uygulamak kabul edilemeyecek kadar riskli olabilir. Bu nedenle bu hastalara öncelikli olarak tüp mide ameliyatı uygundur. Ayrıca İltihaplı barsak hastalığı olanlar ve önceden geçirdikleri ameliyatlara bağlı olarak barsaklarında yapışıklık bulunan hastalar da by pass ameliyatına uygun değildir.
Çok genç ve çok yaşlı hastalara, bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullanmak zorunda olan hastalara genelde tüp mide ameliyatı önerilmektedir.
Tüp Midenin tercih edilmeyeceği hasta grubu
Özellike çok şekerli yiyecek ve içeceklere düşkün olan insanlarda tüp mide ameliyatı yeteri kadar etkili olmayabilir (bu tip hastalarda bypass işlemlerini tercih ediyoruz).
Reflü ( mide içeriğinin yemek borusuna kaçması) olan hastalarda tüp mide ile reflü şikayetlerinde bir miktar artış olabilir. Hasta seçiminde bu durumu da dikkate alıyoruz. Ayrıca büyük mide fıtığı olan hastalarda tüp mide ameliyatının sakıncalı olduğunu söyleyebiliriz.
Diyabet tedavisinde tüp mide bypass kadar etkili olmayabilir. Hastanın diyabetinin ne kadar süredir olduğu, hangi ilaçları kullandığı, kan şekerinin kontrol altında olup olmaması, ve diyabete bağlı olarak gelişmiş komplikasyonlar var mı, bunlara bakılarak karar verilmelidir.
Bypass ameliyatının tercih edileceği hasta grubu
Metabolik sendrom denilen obezite, şeker hastalığı, yüksek tansiyon, uyku apnesi, gibi bir çok hastalığın uygun hastalarda en etkin tedavi yönteminin Roux en Y Gastrik bypass olduğu bilinmektedir. Bu nedenle altın standart olarak kabul edilmektedir. Elimizde çok uzun dönem sonuçları mevcuttur. 40 yılı aşkın süredir uygulanan bu ameliyatın uzun dönem etkileri de iyi bilinmektedir ve güvenilirdir. Her hangi yeni bir ameliyat tekniği geliştirildiğinde Roux en Y bypass ile kıyaslanarak, onun kadar etkiliyse ancak yaygınlaşabilir.
Mini gastrik bypass ve transit bipartisyon ameliyatları da günümüzde Roux-en Y bypassa rakip olarak sunulmaktadır. Diyabet tedavisi üzerinde kısa dönemde (3-4 yıl) etkinliği ve güvenilirliği ıspatlanmış ameliyatlar olmakla beraber, uzun dönem (10 yıldan sonra) sonuçları hakkında yeteri kadar bilgiye sahip değiliz.
Özetle obezite ve metabolik cerrahi tipi kişiye özel olarak belirlenmelidir. İdeal bir bariatrik ve metabolik cerrahının sindirim sisteminin tamamına hakim olarak tüm bu ameliyatları yapabilir olması ve hastanın özelliklerine göre hangi ameliyatı uygulayacağına karar vermesi gereklidir.
Tüp mide ameliyatının tarihçesinde bu sorunun cevabı vardır aslında. Tüp mide ameliyatı ilk olarak, biliopankreatik diversiyon ameliyatının bir parçası olarak uygulanmaya başlanmıştır. Tek seansta ameliyatı yapmanın riskli olduğu çok obez hastalarda tüp mide uygulayıp biraz kilo verdikten sonra ikinci ameliyatı yapalım planıyla uygulanmaya başlandığında hastaların %75’inde ikinci ameliyata gerek kalmaması uygulayan cerrahı da bir hayli hayrete düşürmüştür. Ancak bu haliyle hastaların hala dörtte birine ikinci bir ameliyat gerektiğinden tek ameliyat olarak lanse etmek için çok erkendi. Yapılan çalışmalar ve teknik üzerindeki birkaç değişiklik sonrası günümüzde bilinen haliyle tüp mide (sleeve gastrektomi) uygulanmaya başlamıştır. Güncel teknikle yapılan tüp mide ameliyatı maalesef hastaların %10- 15’inde yeterli kilo kaybı sağlamak aşamasında başarısız kalabilmektedir.
Maalesef mide bypass ameliyatlarından sonra da düşük de olsa geri kilo alma ihtimali mevcuttur. Tekrar kilo alma durumu, tüp mideye göre daha düşük ihtimal olmakla beraber tekrar kilo alımı gerçekleştirildiğinde revizyon ihtimalleri tüp midedeki kadar geniş olanaklara sahip değildir.
Metabolik cerrahi şeker hastalığı tedavisinde kullanılan bir ameliyattır. Aslında obezite cerrahisi ile çok benzer teknikler kullanılmakla beraber, buradaki hedef hastada çok fazla kilo kaybı sağlamak değil, hastanın mevcut insülininin gücünü arttırarak kan şekeri kontrolünü sağlamaktır. Bir miktar kilo kaybı mutlaka sağlanır ama aşırı obez olmayan hastalarda da güvenle uygulanabilir ve etkinliği ispatlanmıştır.
Tip 2 diyabet (şeker hastalığı) ameliyat ile tedavi edilebilir bir hastalıktır. Ancak maalesef her hasta diyabet cerrahisi için uygun aday değildir. Ameliyattan fayda görecek hastaların seçimi için vücut kitle indeksi(VKİ) önemli bir parametredir. VKİ 30’un üzerinde olan hastaların ameliyattan daha yüksek fayda görecekleri uluslararası metabolik cerrahi derneği ve üyesi olan bilim adamarı tarafından kabul edilmiştir. Burada kilit nokta hastanın kendi insülin rezervinin yeterli olması gereklidir. Bunu değerlendirmek için, açlık kan şekeri, insülin ve C peptid seviyelerinin değerlendirilmesi gereklidir. Doğru hasta seçimi ile Tip 2 diyabet hastalarının %90’ının bu hastalıktan kurtulması mümkündür.