Obezite
Yazar Osman Yıldırım • Genel Cerrah • 16 Kasım 2016 • Yorumlar:
Günümüzde obezite sadece gelişmiş ülkelerin değil, ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerin de önemli bir sağlık sorunu olmuştur. Obezite gelir seviyelerinin artması, batı tipi yaşam tarzının yerleşmesi, fast-food tipi ve ayakta atıştırarak beslenmenin yaygınlaşması, ve fazla kalorili ve yağlı beslenmenin obezite oranının artmasında büyük rolü vardır. Beslenme ile aşırı kalori alıp, fazla kalori harcanmaması obeziteyi tetiklemektedir. Günümüz insanı fiziksel aktiviteden kaçmakta, bilgisayar, televizyon, telefonun başında saatlerce hareketsiz kalmakta, bu arada da sürekli kalorisi yüksek atıştırmalıklarla beslenmektedi. Ulaşım araçlarının artmasıyla insanlar daha az yürümekte, teknolojik araçların yaşamımıza daha çok girmesiyle daha az çalışmaktadır. Toplum olarak spor yapma alışkanlığının çok az olmasının da bu artışta rolü büyüktür.
Obezite ve Morbid Obezite Nedir?
Obeziteyi, kısaca vücutta aşırı yağ birikimi olarak tanımlayabiliriz. WHO ( Dünya Sağlık Örgütü) ise obeziteyi '' Vücutta hastalıklara neden olacak biçim ve oranda anormal, fazla miktarda yağ birikmesi'' olarak tanımlanmaktadır.
Morbid Obezite ise ortaya çıkardığı ölümcül sorunlar nedeniyle yaşamı ciddi olarak tehdit eden ileri derecede şişmanlık olarak olarak tanımlanır. Vücut Kitle İndeksi (VKİ) 40'ın üstünde olanlar morbid obez olarak kabul edilir.
Vücutta yağ oranı ortalama olarak kadınlarda %25-30, erkeklerde -20'dir.
Obezitenin tehlikeleri nelerdir, ne gibi hastalıklara yol açar?
Obezite vücudun tüm sistemlerinde bozukluğa yol açar. Uzmanlar, obez kişilerin yaşıtlarına göre 12-15 yıl daha az yaşadığını söylemektedir. Obezite, tip 2 diabetes mellitus (Şeker hastalığı), hipertansiyon, kalp ve damar hastalıkları, yağ metabolizması bozuklukları, uyku apnesi, reflü, cinsel bozukluklar, kemik ve eklem sorunları, solunum sistemi bozuklukları gibi birçok hastalığa neden olmaktadır. Obez hastaların dış görünümleri bozulduğu için bu hastaların sosyal yaşam ve ruh sağlığı da bozulmakta, depresyon gibi birçok sorunlar ortaya çıkmaktadır. Obez hastalarda meme ve kalın barsak kanserleri gibi bazı kanser türleri daha çok görülmektedir.
Obezite tedavisi nasıl olmalıdır?
Obezite tedavisinde 1. Diyet 2. Egzersiz 3. İlaç tedavisi 4. Cerrahi tedavi seçenekleri vardır.
Tedavide diyet ve egzersizin büyük rolü vardır. Öncelikle hastalar yaşam tarzını değiştirmelidir. Hastalar iyi bir beslenme eğitimi almalı, bu konudaki yanlışları öğrenmelidir. Egzersiz mutlaka hayatın içinde yer almalıdır. Tüm bunlar yetersiz kaldığında belli grup hastalarda ilaçlar denenebilir. Ancak bunların da çoğunun ciddi yan etkileri tespit edilmiş olup, günümüzde hala çok etkili, yan etkisi az bir ilaç yoktur.
Yapılan çalışmalar göstermiştir ki morbid obezite tedavisinde cerrahi dışı yöntemlerle kalıcı kilo verme oranı %2 civarındadır. Günümüzde morbid obezitenin kalıcı ve etkin tedavisi cerrahidir.
Obezite tedavisi tamamen bir ekip işidir. Endokrinoloji, genel cerrahi, psikiyatri, beslenme ve diyet uzmanlarından oluşan bir ekip hastayı değerlendirmeli, tedavi yöntemini belirlemelidir.
Hangi obez hastalara cerrahi tedavi öneriyorsunuz?
VKİ=40 kg /m2 ve üzeri olan morbid obez hastalarda ek bir yandaş hastalık olmasa bile,
VKİ=35-40 kg/m2 arasındaki obez hastalarda hipertansiyon, kalb ve damar hastalıkları, tip 2 DM, hiperlipidemi, uyku apne sendromu vb. hastalıklardan en az birinin varlığında cerrahi tedavi endikasyonu vardır.
Cerrahi tedavide hangi metodlar uygulanıyor?
A) Kısıtlayıcı ameliyatlar:
1) Ayarlanabilir mide bandı: Halk arasında mide kelepçesi olarak da biliniyor. Komplikasyonlarının fazla olması ve aşırı sıvı kalorili yiyecek alındığında etkinliğini yitirmesinden dolayı artık pek kullanılmıyor. Halkımızın obezite cerrahisine mesafeli durmasında geçmişte bu ameliyatın yarattığı sorunların büyük rolü var.
2) Sleeve gastrektomi (Tüp mide): Mide özel zımbalarla uzunlamasına kesilerek tüp haline getirilerek daraltılır. Fizyolojik bir ameliyattır ve ileride başka bir yönteme çevrilebilir. Bu nedenle son yıllarda en popüler ameliyat tüp mide ameliyatı olmuştur. Tüp mide hem yemeyi kısıtlar hem de iştah azalmış olur.
3) Mide katlama: Son yıllarda gündemde olan bir ameliyattır. Mide yukarıdan aşağı dikişlerle daraltılır. Komplikasyonları az, ancak açlık hissi devam ettiği için etkisi kısıtlıdır.
4) Mide Balonu: Aslında ameliyat değildir. Endoskopi ile mideye bir balon yerleştirilir ve şişirilir. Midede sürekli bir tokluk hissi yaratır. Tek başına bir zayıflama metodu değildir. Ancak süper morbid obezlerde yani çok aşırı kilolularda, bir miktar kilo verdirip ameliyatı kolaylaştırmak için ya da diğer tedavilere destek amacıyla kullanılır. Ortalama 6 ayda çıkarılması gerekir. Delinme, mideye zarar verme, barsak tıkanıklığına neden olma gibi yan etkileri vardır.
B) Emilim bozucu ameliyatlar:
1) Gastik By-pass: Dünyada en çok yapılan ameliyattır. Hem mide küçültülür, hem de mide çok aşağıdaki ince barsaklara bağlanır, dolayısıyle emilim yapılan ince barsak mesafesi azaltılmış olur. Böylece hasta biraz fazla yese bile bu gıdalar sindirilmeden atılır. Yaşam boyu vitamin ve mineral desteği şarttır.
2) Mini gastrik Bypass: Normal by passa göre daha kolay gerçekleştirilir. Yaklaşık 2 m ince barsak, emilimde devre dışı kalır.
3) Duodenal Switch ameliyatı: Oldukça etkili ancak yapılması zor bir ameliyattır. Mide önce tüp haline getirilir, sonra çok aşağı seviyedeki bir ince barsağa bağlanır. Yaşam boyu mineral ve vitamin desteği gerekir.
4)Duodenal by pass/ sleeve gastrektomi: Bir önceki ameliyata benzer, yine yaşam boyu mineral ve vitamin desteği gerekir.
Ameliyatla herşey bitiyor mu?
Hayır, bitmiyor. Ameliyat hastaya büyük bir şans sunuyor. Hasta mutlaka kontrollerini yaptırmalı, tavsiyelere uymalı, yeni bir yaşam tarzı benimsemelidir. Vitamin ve mineral takviyelerini unutmamalıdır. Diyet ve spor hayatın bir parçası