Obsesif-Kompulsif Bozukluk

Yazar Cengiz Darılmaz • 15 Ağustos 2023 • Yorumlar:

Obsesyon: Kendiliğinden irade dışı gelen, yineleyici, sıkıntı yaratan, kişinin saçma ve yanlış bulduğu, bilinçli çaba ile kovulamayan düşünce, dürtü ya da imajlardır. Bu düşünceler çoğunlukla mantıksız, ahlak dışı ve kabul edilemez bulunur yani kişi genellikle bunun zihninin bir ürünü olduğunun farkındadır.

Kompulsiyon: Daha çok obsesyonlara bağlı gelişen rahatsızlığı gidermek için geliştirilen ve kişi tarafından rahatsız edici, gereksiz hatta anlamsız olarak tanımlanmalarına rağmen durdurulamayan, tekrarlayıcı hareketler veya zihinsel eylemlerdir. Kompulsiyonlar bazen bir eylem (el yıkama vb.) bazen de düşünce-zihinsel eylem (başka bir imaj düşünme, sayma vb.) olabilir.

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) hastalarında görülen bazı şikayetlere şu örnekleri verilebilir: Kişinin temiz olduğunu bildiği halde herhangi bir eşyaya dokunduğunda kirlendiğini düşünerek (obsesyon) birçok kez el yıkaması (kompulsiyon), abdest alırken Allah’a küfür düşünceleri (obsesyon) yüzünden birçok kez abdest yenilemek zorunda kalması (kompulsiyon), kapıyı kapattığını bilmesine rağmen kapıyı açık unuttuğuna dair düşünceler (obsesyon) yüzünden tekrar tekrar dönüp birçok kez kapıyı kontrol etmesi (kompulsiyon).

Erkekler ve kadınlar arasında görülme sıklığı açısından ciddi bir fark olmadığı bilinmektedir. Genellikle genç yaşlarda başlar hatta çocukluk çağlarında bile görülebilir.

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) genellikle yavaş-sinsi bir başlangıç gösterir. Ancak, ani başlangıçlar da görülebilir. OKB kronik-inatçı bir hastalıktır. Zaman içinde belirtilerin yoğunluğu değişebilir. Tamamen düzelip yenileyebilir (alevlenme).  Eskiden bu hastalığa iyileşemez gözü ile bakılırdı ancak günümüzde ilaçlar ve bilişsel davranışçı terapi ile belirgin olarak tedavi edilebileceği bilinmektedir.

Tedavisiz düzelme şansı düşük olan psikiyatrik hastalıklardandır !!! Hastalar genellikle tedaviye geç başvurur. Kendi çabaları ile yeneceklerini düşünür veya bu durumu gizleme eğilimi gösterirler. Ortalama olarak tedaviye başvuruda 10-15 yıl gecikme olduğu tahmin edilmektedir. 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)