Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Tipleri
Yazar Gökhan Bingöl • Psikolog • 5 Ocak 2022 • Yorumlar:
Obsesif kompulsif bozuklukların (OKB) birçok tipi bulunmaktadır. Tipler hastalığın belirtilerine göre sınıflandırılır. Bu bozukluk çeşitli şekiller alsa da hepsi de aynı rahatsızlığın farklı görüntülerini yansıtır.
Obsesyon ve kompulsiyonlar ülkeden ülkeye, kültürden kültüre, toplumdan topluma değişiklik gösterebilmektedir. Ülkemiz içerisinde ve tüm dünya topluluklarında yaygın olarak görülen obsesyon ve kompulsiyon çeşitleri aşağıda örnekler verilerek şu şekilde sıralanabilir.
Kirlenme veya Bulaşma Obsesyonu ve Temizlik Kompulsiyonu
Halk arasında temizlik hastalığı olarak bilinir. Kişinin bedeninin-vücudunun ve kıyafetlerinin kir, mikrop, toz gibi etkenler; kimyasal maddeler, deterjanlar, zehirler ile idrar, gaita ve diğer beden salgıları gibi etkenlerden dolayı bulaşacağına veya kirleneceğine dair inanç geliştirerek buna ilişkin takıntıları ve bu takıntıların yarattığı kaygı, korku ve de sıkıntıyı gidermek için sürekli olarak yaptığı temizlik davranışlarıdır.
Bir erkek danışan, dışarda dolaşıp eve geldikten sonra mikrop kapma korkusundan dolayı elini en az 3 defa ve her seferinde 2 dakika sürecek şekilde yıkıyordu.
Bir erkek danışan, ev ortamı dışında asla tuvalete gitmiyor, evde de tuvalete her gittiğinde idrar sıçradığı şeklinde takıntılı düşünceler ile mutlaka çoraplarını ve pantolonunu değiştiriyordu.
Bir kadın danışan, eve gelen misafirlerin beraberinde dışarıdan mikrop taşıyacağı şeklindeki obsesyonlarından dolayı evin içindeki tüm terlikleri yıkanabilir terlik olarak değiştirmişti ve misafirler gittikten sonra hepsini çamaşır makinesinde yıkıyordu.
Bu örneklerde kişilerin bedenlerine ve elbiselerine değişik maddelerin bulaşacağı düşüncesi bulaş obsesyonu, ortaya çıkan sıkıntıyı gidermek için temizlik ve yıkanma davranışları yapmaları ise kompulsiyonu oluşturmaktadır.
Şüphe-Kuşku Obsesyonu ve Kontrol Kompulsiyonu
En sık görülen obsesyon ve kompulsiyonlardandır. Kişi gaz ocağı, kapı, kilit gibi nesnelerin açık kalmış olabileceğinden, ütü vs. elektrikli aletlerin fişlerinin prizde takılı kalmış olabileceği ihtimalinden kuşku duyar, şüphelenir (Kuşku obsesyonu) bunun socunda kaygılanır, endişelenir ve rahatlamak, emin olmak için endişe duyulan nesneleri tekrar tekrar kontrol etme gereksinimi duyar (Kontrol kompulsiyonu). Bu kuşku ve kontroller yaşamın birçok alanında kendini gösterebilirler.
Bir kadın danışan her akşam evin kapısının kilitli olup olmadığını öğrenmek için yatağından kalkıyor ve kapıyı kontrol ediyordu.
Bir erkek danışan, her sabah kendi kullandığı otomobili ile bir kavşaktaki polisin yanından geçiyor, biraz uzaklaştıktan sonra “acaba otomobilin sol aynası ile polise çarpıp yaralamış mıyımdır?” şeklinde kuşkular nedeni ile geri dönüyor, polisin sağlıklı olduğundan emin olduktan sonra rahatlayarak işine gidiyordu.
Bir erkek danışan, her akşam işinden evine döndüğünde otomobilini park edip evine girdikten sonra otomobilin kapısını kilitlediğinden emin olmuyor ve bazen iki-üç kez olmak üzere sokağa çıkıp otomobil kapılarını kontrol ediyordu.
Başkalarına Zarar Vereceği, Elinde Olmadan Saldırgan Davranışlarda Bulunacağı Şeklinde Obsesyonlar
Bazen danışanlarda elinde olmadan başkalarına rahatsızlık ya da zarar vereceği, ağzından hoş karşılanmayacak nitelikte sözcükler kaçıracağı, yanındaki insanlara elinde olmadan zarar vereceği şeklinde obsesyonlar olabilir.
Bir erkek danışan, evde ailesi ile birlikte otururken “kontrolümü kaybeder de elimden bir kaza çıkar, eşime, çocuğuma zarar verir miyim” şeklinde düşünceleri nedeni ile aile üyelerinin bulunduğu ortamda eline makas/bıçak gibi kesici/delici aletler almıyordu.
Lohusalık dönemindeki genç bir anne bebeğini emzirirken ya da altını temizlerken “kontrolümü kaybederim de bebeğimi boğar, öldürür müyüm” şeklinde düşünmekten alıkoyamadığı ve çok yoğun sıkıntıya neden olan takıntılı düşüncelere sahipti.
Cinsel İçerikli Obsesyonlar
Zaman zaman OKB’li danışanlarda kişinin kendisine, yaşına uygun olmayan, toplumdaki yerine hiç yakıştıramadığı bir biçimde, utanç verici veya kabul edilemez nitelikteki cinsel içerikli düşünce veya imgelere sahip olması ile gerçekleşen obsesyonlar bulunur. Kişi bu düşünceleri, bu obsesyonları kafasından, zihninden uzaklaştırmakta ciddi manada zorlanır ve diğer insanlara karşı yanlış anlaşılabilecek davranışları yapmaktan korkar, kaygı duyar. Hem cinslerine karşı ilgi duyduğunu hissetmek ve hayaller kurmak. Bu düşüncelerden rahatsız olsa bile zihninden uzaklaştıramamak örnek verilebilir.
Bir kadın danışan, çevresindeki erkeklere ilişkin cinsel içerikli hayaller kurmaktan kendini alamıyor, bu hayalleri zihninden bir türlü uzaklaştıramıyor ve çok rahatsızlık duyuyordu.
Bir erkek danışan, “Kontrolümü kaybedip de elimde olmadan kadın öğretmenlerime ve kız arkadaşlarıma sarkıntılık yapar mıyım ya da yanlış anlaşılabilecek davranışlarda bulunur muyum?” şeklinde cinsel içerikli obsesyonlara sahipti.
Dini İçerikli Obsesyonlar
Özellikle dini inançlarını çok yoğun yaşayan toplum kesimlerinde sık görülen bir obsesyon türüdür. Kişi kendini inanç ve görüşlerine tam karşıt bir biçimde ve çok yoğun sıkıntı yaratacak şekilde dini içerikli takıntılı düşünceleri düşünmekten alıkoyamaz. Çok dindar birinin Allah’ın varlığından şüphe duymak gibi dini inanışlarına ters düşen şeyler düşünmesi örnek verilebilir.
Bir erkek danışan, namaz sırasında tam başını secdeye koyduğunda “Allah’ın varlığından kuşku duyma” şeklinde takıntılı düşünceler geldiğinden yakınıyordu.
Simetri/Düzen Obsesyon ve Kompulsiyonları
Simetri gereksinimi ve düzen takıntıları da sık görülen belirtilerdendir. Kişinin tüm yaşamında simetri gereksinimi ve düzenlilik hakimdir. Duvardaki tabloyu sürekli düzeltmek ya da sofra hazırlarken sofra düzenine saatler ayırmak, milimetrik düzenlemeler yapmak gibi örnekler verilebilir.
Bir kadın danışan, sehpaların üzerinde bulunan örtülerin sehpanın tam ortasında durmasına özen gösteriyor, halının saçaklarından ters dönenler varsa düzeltmeden duramıyordu.
Bir erkek danışan görev yaptığı kütüphanede raflardaki kitapları büyükten küçüğe, kalın ciltliden ince ciltliye belirli bir düzen içinde yerleştirmek için günlük mesaisinin büyük bir kısmını harcıyor, yapması gereken diğer işleri aksatıyordu.
Dokunma Kompulsiyonları
Zaman zaman bazı OKB’li danışanlar bazı davranışları yapmadan önce kendilerince önemsedikleri bir eşyaya dokunma gereksinimi duyarlar. Çok sevdiği bir oyuncağa aşırı bağlanması ve ona dokunmadan uyuyamaması örnek verilebilir.
Bir erkek danışan, sabahları işine giderken vestiyerin yanında asılı duran ve üzerinde mutlu bir aile resmi bulunan anahtarlık kutusuna dokunmadan çıkarsa, ailesini ilgilendiren olumsuz bir olay ile karşı karşıya kalabileceklerinden endişe duyuyor, bazen geri dönüp yeniden dokunma gereksinimi duyuyordu.
Sayma Kompulsiyonları
Bazı OKB’li danışanlar herhangi bir günlük aktiviteyi belirli bir sayıya kadar saymadan yaparsa işinin rast gitmeyeceğini düşünerek sayma davranışında bulunurlar. Kişini sürekli olarak kaldırım taşlarını, geçen arabaları ya da bina katlarını sayması durumu, adımlarını, eşyaları ya da söylediklerini belirli sayılara uygun bir düzende saymak, gibi örnekler verilebilir.
Bir kadın danışan, sabahları çocuğunu okula gönderirken üç kez “yolun açık olsun” demezse başına kötü bir şey geleceğinden endişe duyuyordu.
Bir erkek danışan 10 defa besmele çekmeden yemeğe başlayamıyordu.
Bir kadın danışan, kapıyı kilitlemeden önce kilidi üç kez açıp kapatıyor ya da kapıyı 4 kez tıklattıktan sonra uyuyordu.
Biriktirme ve Saklama Kompulsiyonları
Sıkça karşılaşılan kompulsiyon çeşitlerinden biridir. Kişi “ileride gerekli olabilir” şeklinde bir düşünce ile gerekli olmayacak eşyaları bile biriktirebilir / saklayabilir. Aşırıya kaçan para veya gereksiz eşya biriktirmek, aynı kıyafetten veyahut eşyadan 10 tane almak, evde bebek olmasa bile bir gün lazım olur düşüncesiyle bebek eşyaları alıp saklamak gibi örnekler verilebilir.
Bir erkek danışan, uzun yıllardan beri düzenli olarak aldığı gazeteleri “içindeki bilgiler ileride çocuklarıma gerekli olabilir” şeklinde bir düşünce ile düzenli bir şekilde ve tarih sırasına göre paketleyerek saklıyordu.
Batıl İtikatlar, Uğurlu-Uğursuz Sayılar ve Renkler
Çoğu kişinin kültürel özelliklerinin bir parçası olarak bazı inanışları, davranışları, uğurlu ya da uğursuz saydığı sayı ve renkleri olabilir. Merdiven altından geçmemek, terlik ters dönmüşse evden çıkamamak, çocukların üstünden atlayıp geçmemek, evden sağ ayakla çıkmak, yatağın sol tarafından kalkmamak, kara kedi görmekten korkmak örnek olarak verilebilir.
Bu tür inanışlar günlük yaşam aktivitelerini engelleyecek ya da günlük işlevlerimizi kısıtlayacak kadar sık ve yoğun ise o zaman hastalık düzeyinde değerlendirilebilir.