Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB)
Yazar Yetkin Kuşan • Psikolog • 7 Şubat 2019 • Yorumlar:
Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) ruh kanseri olarak görülen bir anksiyete (kaygı) rahatsızlığı türüdür. Ruh kanseri olarak görülmesinin nedeni önceleri masum başlaması, sonrasında giderek hayatın değişik alanlarına yönelip yaşam kalitesini altüst etmesinden kaynaklanır. Çoğumuz ütünün fişini çektik mi veya musluğu, pencereyi kapattık mı diye eve geri dönüp kontrol etmişizdir. Ancak kontrol sayısının ve kaygının giderek artışı ve defalarca kontrol edilmesine rağmen ev dışında bu kaygının yaşanmaya devam etmesi, bu rahatsızlığı gündeme getirir.
Obsesyon: Kişinin zihnine girmesine engel olamadığı, zihninden uzaklaştıramadığı düşünce, fikir ve dürtülerdir. Kişinin isteği dışında gelirler, kişi tarafından mantıkdışı olarak değerlendirilirler ve yoğun sıkıntı ve huzursuzluğa yani anksiyeteye neden olurlar.
Kompülsiyon: Obsesyonların neden olduğu yoğun sıkıntı ve huzursuzluğu azaltmak ya da ortadan kaldırmak üzere yapılan yineleyici davranış ve zihinsel eylemlerdir. Örnek verirsek günde onlarca kez elini yıkayan birinin elinin kirli olduğu ve yıkaması gerektiği düşüncesi obsesyon; buna eşlik eden el yıkama davranışı da kompülsiyondur.
Bazı obsesyon belirtileri; Pislik veya mikrop bulaşmasından korkma, başkasına zarar vermekten korkma, hata yapmaktan korkma, rezil olmaktan veya sosyal açıdan kabul edilemez bir şekilde davranmaktan korkma, şeytanca veya günahkâr düşünmekten korkma, düzen, simetri, kusursuzluk ihtiyacı, aşırı kuşku ve sürekli güvence ihtiyacı…
Bazı kompülsiyon belirtileri: Tekrar tekrar yıkanma, duş alma veya ellerini yıkama, el sıkışmayı veya kapı tokmağına dokunmayı reddetme, kilit, ocak gibi şeyleri sürekli kontrol etme, rutin işleri yaparken içinden veya yüksek sesle sürekli sayı sayma, sürekli bir şeyleri belli bir biçimde düzenleme, belirli bir sıraya göre yemek yeme, genellikle rahatsız edici olan, akıldan çıkmayan ve uykuyu bölen kelimelere, görüntülere veya düşüncelere takılıp kalma, belirli kelimeleri, cümleleri veya duaları tekrarlama, işleri belirli bir sayıda yapma ihtiyacı değeri olmayan şeyleri toplama veya biriktirme…
Bu bozukluk, genetik yatkınlığın yanı sıra bilişsel davranışçı terapiye göre çocukluk çağında edinilmiş yoğun sorumluluk duygusuyla açıklanmakta. İlerleyen aşamalarında bazı kişiler evden bile çıkamamaktalar. Veya zaman zaman haberlerde tanık olduğumuz tonlarca çöpün biriktirildiği evler, yine bu hastalığa yakalanan kişilerce oluşturulmaktadır. Kişiler bazen takıntılı olduğu şeyi normal görmekte, bazen de kendinde anormal bir durum olduğunu bildiği halde çaresiz kalmaktadırlar. Bu rahatsızlık kişinin iş, özel ve sosyal hayatını etkilemektedir. Rahatsızlığın ilerlemesiyle bu hastalara başka bir hastalık olan depresyon da eşlik edebilmektedir.
Tedavisi: Araştırmalar serotonin adı verilen nörotransmiterin seviyesinin düşmesi ile OKB gelişimi arasında bir bağlantı saptamıştır. İlaç tedavisi bu rahatsızlıkta kullanılabilmektedir. Ama çoğunlukla tedavide, kombine, yani hem ilaç hem psikoterapi bir arada tercih edilmektedir. Bilişsel davranışçı psikoterapi yaklaşımında, durdurma, sistematik duyarsızlaştırma ve maruz bırakma teknikleri kullanılmaktadır. Durdurma tekniğinde örneğin günde belirli sayıda elini yıkayan kişinin sayıları danışanla belirli anlaşma sağlanarak geriye doğru düşürülmektedir. Sistematik duyarsızlaştırma tekniğinde, belirli bir sistemle ve aşamalı olarak örneğin dokunulamayan nesneye kademeli yaklaşma söz konusudur. Maruz bırakmada kişi tolere edebildiği ölçüde ilgili nesne veya durumla yüz yüze bırakılarak alıştırma sağlanmaktadır.