Obsesif Kompulsif Bozukluk
Yazar Sema Kılıç • Psikolog • 14 Aralık 2020 • Yorumlar:
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), obsesyon ve/veya kompulsiyonlar ile karakterize edilen ruhsal bir bozukluktur. Obsesyonlar, kişinin zihinsel içeriğinde baskın olan, sıklıkla tekrarlayan istenmeyen düşünceler, inanışlar veya imgelerdir. Kişi, bunların gerçek dışı olduğuna inansa ve bu düşüncelere dirense de bir işe yaramaz. Kompulsiyon ise genelde bir obsesyona engel olmak için tekrar tekrar yapılan çeşitli davranışlardır.
Birçok hastada hem obsesyon hem de kompulsiyon bulunur ve bunların varlığı da hastada yoğun kaygı uyandırır. OKB’si olan kişi çoğunlukla bunların anlamsızlığının farkındadır ve hem obsesyonlarına hem de kompulsiyonlarına direnmeye çalışır.
OKB Belirtileri Nelerdir?
-
Kişinin kendisine ya da başkalarına mikrop, bakteri bulaşmasından şiddetli derecede korkma, endişelenme
-
Çevredeki eşyaların düzenli ve simetrik durmasını sağlamak için şiddetli kaygı
-
Kişinin kendisine ya da başkalarına zarar verebilecek agresif ve korkunç düşünceler içinde olması
-
Din, cinsellik ya da şiddet ile ilgili istenmeyen, toplum tarafından kabul görmeyen düşünceler olarak sıralanabilir.
-
Kişinin cildi tahriş olana kadar ellerini yıkaması
-
Kapıların kilitli olduğundan emin olmak için defalarca kontrol edilmesi
-
Ocak, fırın gibi mutfak aletlerinin çalışmadığından emin olmak için defalarca kontrol edilmesi
-
Belirli kalıplar şeklinde sürekli sayı sayma
-
Kişinin sessiz bir şekilde bir duayı ya da kelime bütününü sürekli tekrar etmesi
-
Benzer ürünlerin aynı şekilde sıralanması için yoğun güç sarf edilmesi olarak sıralanabilir.
-
Kirlenme korkusu
-
Kendisini veya sevdiklerinin zarar görmesine ait düşüncelere kapılma
-
Başkalarının dokunduğu nesnelere dokunamama
Elbette bu davranışları günlük hayatta da yapıyoruz ve bu şekilde davranmamız kesin olarak hastalık olarak sayılmaz. Ancak tıbbi açıdan bu şekildeki düşünce ve davranışların hastalık sayılabilmesi için günlük işlevlerimizi etkileyecek, kısıtlayacak, bozacak kadar şiddetli ve yoğun olmalıdır.
OKB’nin Nedenleri ve Yaygınlığı
Biyoloji ve beynin bu bozukluğun gelişimindeki etkisinin yanı sıra çevre, deneyimler ve düşünme şekli de OKB’nin ortaya çıkmasında ve sürdürülmesinde etkilidir.
Tüm kadın ve erkeklerde görülme sıklığı eşit olduğu bilinmektedir. OKB, genelde ergenlikte (erkeklerde) veya genç yetişkinlik döneminde (kadınlarda) görülür. Ancak çocukluk çağı travmalarına maruz kalan kişilerin (örneğin, cinsel istismar) ileriki zamanlarında yaşanan tetikleyici stres olayları hastalığın ortaya çıkabilmesinden kaynaklı erken çocukluk dönemleri de OKB’nin gelişiminde önemlidir.
OKB Nasıl Tedavi Edilir?
OKB tanısı için kullanılan bir laboratuvar yöntemi olmayıp, terapistin hastanın obsesyon ve kompulsiyonlarını değerlendirmesi, ritüellere ayırdığı zaman da dahil olmak üzere hastanın belirtilerini değerlendirerek teşhisini koyar.
Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), düşünce ve davranışlarınıza belirli bazı değişiklikler getirerek iyi olmanızı hedefleyen teknikler uygular.
OKB tedavisinde gecikme hastalığın kronikleşmesine neden olur. Hastalığın da kronikleşme yani müzmin hale gelme olasılığının yüksek olması tedavinin önemini arttırır. Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), tedavi edilmediği takdirde kendiliğinden iyileşmeyebilir, bu nedenle doğru tedavi almak son derece gerekli ve önemlidir. Tedavi obsesif kompulsif bozukluk hastalarında sıklıkla görülen abartılı veya takıntılı düşünce ve davranışları azaltmaya yönelik bir yöntemidir. Terapinin süresince obsesif kompulsif bozukluğu olan kişilere, zorlayıcı davranışlarda bulunmadan kaygı yaratan inançlarıyla yüzleşmeleri konusunda yardımcı olunur.
Çevrenin OKB’deki Rolü
OKB’li hastalar tekrarlanan düşünce ve davranışlarının çevreleri tarafından fark edilip öğrenileceği endişesi duyarlar. Hastalar dalga geçileği veya küçük düşürüleceği korkusuyla duygularını paylaşmaktan çekinirler bu durumu saklamaya çalışırlar. Bu yüzden çevre tarafından anlaşılmak ve onlardan destek görmek isterler. Hastalar, bu kaygı ile tedaviye hastalığın başlamasından çok uzun süre sonra gelebilmektedir. Bu süreçte OKB’li hastaları tedavi için cesaretlendirmek sürecin kritikliği açısından önem arz eder. Aile üyeleri ve arkadaşları hastanın zaman zaman çevreye de huzursuzluk verecek düzeye varan takıntılı davranışlarının hastalar tarafından engellenemeyen, karşı koyamadıkları düşüncelerden kaynaklandığını bilmelidir, tedaviye uyum sağlanması konusunda hastaya yardımcı olunmalıdır.