Okul Çağındaki Çocuğun Beslenmesi
Yazar Handan Yaşar • Çocuk Sağlığı Ve Hastalıkları Doktoru • 18 Şubat 2020 • Yorumlar:
Okul çağı; çocukların beslenme alışkanlıklarının geliştiği, ev dışında arkadaşlarıyla yemek yemeye başladıkları fiziksel, bilişsel ve sosyal büyüme ve gelişmenin hızlandığı, yetişkin dönemde sağlıklı yaşamın temellerinin atıldığı önemli bir dönemdir.
Sağlıklı beslenme alışkanlıkları, büyümeyi ve bilişsel gelişimi sağlar.Beslenmeye bağlı ileri yaşlarda görülebilecek sağlık sorunlarının önlenmesinde önemli rol oynar. Koroner kalp hastalıkları, Ateroskleros, Diabetes Mellitus (şeker hastalığı) ve bazı kanser tiplerinin başlangıcının çocukluk dönemindeki yanlış beslenme alışkanlıklarıyla ilişkili olduğu ve bunları önlemeye yönelik önlemlerin, bu çağlarda alınması gerektiği yapılan çalışmalar ile ortaya konmuştur.
Çocuklar, besin seçimleri konusunda okul arkadaşları, öğretmenleri ve hatta sosyal medyadan etkilenebilirler. Okul çağı çocuğunun yanlış ya da doğru beslenmesi ailenin ve okul yönetimindeki kişilerin eğitimini gerektiren önemli bir konudur. Çocuğun, hangi tür besine, ne miktarda ihtiyacı olduğunu bilmemesi, düzensiz besin alımı, yanlış besin seçimi, besinlerin hazırlanması, pişirilmesi ve saklanmasında hatalı uygulamalar, okullarda verilen besinlerin uygun olmayışı yanlış beslenmeye ve dolayısıyla ciddi sağlık sorunlarına neden olmaktadır.
Okul çocuğu, temel beslenme eğitimi almaya hazırdır. Sosyal açıdan arkadaşlık ilişkileri gelişmeye başlamıştır.Kendilerini arkadaşlarıyla kıyaslama eğilimi göze çarpar.Vücut görüntüleriyle ilgilenmeye başlarlar.Bu dönemde ağırlık, boy ve büyüme hızları büyük oranda değişkenlik göstermekle birlikte 2 yaşından ergenliğe kadar yılda ortalama 2-3 kg ağırlık artışı ve 5-8 cm boy uzaması görülür.Okul çocuğunun büyüme ve beslenmesinin izlenmesi çocuk doktoru tarafından yapılmalıdır.
Çocuklarda dengeli ve yeterli beslenmeyi belirleyen temel ilkeler; Enerji ve Protein gereksinimidir. Enerji gereksinimi; yaş, cinsiyet, vücut ağırlığı, fiziksel aktivite, ergenlik, bazal metabolizma ve büyüme hızı gibi değişkenlere bağlıdır. Pratik olarak çocukta enerji alımı tüketimine eşit olmalı ve normal büyüme ve gelişmeyi sağlayacak düzeyde olmalıdır. Uygun kalori alan çocuk kendi gelişim çizgisinde ilerler. Şişmanlama eğilimi varsa enerji alımı azaltılıp, fiziksel aktiviteyi arttırmaya yönlendirilmelidir.
Dört yaş ile erişkin dönemi arasında total vücut ağırlığının %18-19 unu proteinler oluşturur. Dengeli düzenlenmiş et, sebze, süt ve süt ürünlerini içeren diyet ile protein ihtiyacı karşılanmalıdır.Önerilen enerji, protein, vitamin ve mineral desteği doğal yollardan sağlanmalıdır.Vitamin tabletleri ve şurupları tercih edilmemelidir..
Diyetteki total yağ miktarı enerjinin %30’ unu oluşturacak şekilde ayarlanmalıdır. Yağı azaltılmış süt ve ürünlerinin yanı sıra, kuru baklagiller, et, tavuk ve balık eti, tahıl ürünleri gibi yağ içerikli gıdaların diyette bulunması %30’luk orana ulaşılması için yeterli olacaktır. Çocuk beslenmesinde önerilen porsiyon miktarlarının yetişkinler için olanlara göre daha az olduğunun aileler tarafından bilinmesi önemlidir.
Genel olarak okulda ve okul dışında tek başına bırakılan bir çocukta yanlış beslenme alışkanlıkları sıkça görülmektedir.
Fast food ve abur cuburla beslenme alışkanlığı:Bu tip beslenme alışkanlığı hızlı yaşam temposu nedeniyle doğmuş ve sonra da bir yaşam tarzı haline gelmiştir.Bu tür beslenme yüksek enerjili ve besleyici değeri olmayan bir beslene biçimidir.Kalorinin %40-50’si yağlardan gelir.Vitamin A ve kalsiyum düzeyi düşük, tuz oranı yüksektir.Bu şekilde beslenenlerde, hipertansiyon, obezite, gastroözefagial reflü hastalığı, inflamatuvar barsak hastalığı ve vitamin-mineral eksikliği problemleri görülür.
Okul çağı çocuklarında karşımıza çıkan diğer bir problem öğün atlanmasıdır. Okul çocukları zaman bulamadıkları ve sabah aç hissetmedikleri gibi gerekçelerle sıklıkla kahvaltı etmeden okula giderler.Ayrıca kız çocukları arkadaşlarından etkilenerek şişmanlama korkusu ile öğün atlakmaktadır. Düzenli kahvaltı eden çocukların bilişsel işlevleri daha iyi, hafızaları daha güçlü olur. Aile kahvaltının önemini çocuğuna anlatmalı ve çocuğa tam tahıllı, çabuk emilen karbonhidrat oranı yüksek olmayan kahvaltı öğünleri hazırlamalıdır.
Obezite: Çocukluk ve ergenlik döneminde başlayan fazla kilo alımının, ileri yaşlarda da devam ettiği ve hipertansiyon, ateroskleroz, tip II diyabet ve uyku apnesi gibi ciddi sağlık sorunlarına neden olduğu bilinmektedir. Aile öyküsü de obezitenin gelişmesi için bir risk faktörüdür.Anne-babadan biri obez ise %30, her ikisi de obez ise çocuk %70 obez olma riskine sahiptir.Uygunsuz beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz yaşam da çevresel faktörler olarak rol oynar.Televizyon ve bilgisayar başında geçirilen zamanın artması ve bunların karşısında yüksek enerjili düşük besleyici değeri olan besinlerin tüketilmesi, servis ile okula gitme, yürüme ve spor alışkanlıklarının olmaması şişmanlığa davetiye hazırlar. Obezitenin son yıllarda ülkemizde dünyada olduğu gibi artmakta olduğu göz önüne alındığında çocukluk çağında alınacak önlemlerin değeri ortadadır.
İçecek tüketimi:Meyve suları, meyve aromalı içecekler ve diğer alkolsüz içecekler evde ve ev dışı ortamlarda çocukların sıkça tükettiği seçenekler haline gelmiştir.Bu tip içecekler %100 meyve suyu olmadıkça meyve içermemekte ve kalori vermelerine rağmen çok az besin maddesi içermektedirler.Lif içerikleri ise oldukça düşüktür.Fazla oranda meyve suyu tüketimi ile obezite ve kronik nonspesifik ishal arasında ilişki kurulmuştur.Tüketilen miktar ile karın ağrısı, aşırı gaz, diş çürükleri arasında da ilişki bulunabileceği unutulmamalıdır.Enerji içecekleri kafein içermeleri nedeniyle çocukluk çağında önerilmez.
Sonuç olarak doğru beslenmenin en basit kuralları; Tüm besin gruplarından tüketilmeli, çeşitlilik arttırılmalıdır.Enerji alımı ile kullanımı arasında denge oluşturarak sağlıklı kiloyu korumak.Yağdan düşük ve özellikle doymuş yağ, trans yağ ve kolesterolden düşük diyet tercih etmek. Bol sebze-meyve ve tam tahıl tüketmek.
Anne Babaların beslenme konusunda sorumlulukları
*Gıdanın seçimi
*Düzenli öğünlerin oluşturulması
*Yemek için ayrılan mekânda uygun çevresel düzenlemelerin yapılması ve televizyon, bilgisayar gibi dikkat dağıtacak uyaranlardan arındırılması
*Çocuklarına gelişimlerine göre uygun porsiyon miktarlarının sunulması
*Çeşitli ve sağlıklı diyet tüketerek çocuklarına örnek olmaları
*Öğün zamanlarını yeme ve sosyal iletişim becerileri konusunda öğrenme fırsatlarına çevirmeleri.
*Çocuklarına hangi gıdayı (anne babaları tarafından seçilenler arasından) ve hangi miktarda tüketeceklerine karar vermeleri konusunda denetimli serbestlik uygulamaları ve öğrenme fırsatı yaratmaları.