OKUL ÖNCESİ DÖNEMDE UYKU KONUSUNDA SIK KARŞILAŞILAN SORUNLAR
Yazar Selen Moray • Çocuk Psikiyatristi • 13 Aralık 2016 • Yorumlar:
Uyku, çocuktaki fizyolojik gereksinimlerin başında gelen etmenlerden biridir. Uyku, çocukta sadece dinlenmeyi sağlamaz aynı zamanda gelişimi, büyümeyi destekler. Uyku esnasında, çocukta büyüme hormonunun salınımı gerçekleşmekte, vücuttaki tüm organların rejenarasyonu (yenilenmesi) söz konusu olmaktadır. Aynı zamanda düzenli ve kaliteli bir uyku, çocuğun sosyo-duygusal ve bilişsel gelişiminde de destekleyici bir görev taşımaktadır.
Okul öncesi dönemde uykuya dair yaşanan problemlere baktığımızda, çocuğun yatma saatinde uyumamak için direnmesi ve anne-baba ile birlikte yatmak istemesi sık karşılaşılan konuların başında gelir. Bu iki sorunun çözümlenmesi için öncelikle çocuğu iyi tanımak ve uyku alışkanlıkları ile ilgili farkındalık içinde olmak gerekmektedir. Çocuğun kendi yatağında yatması ve düzenli bir uyku alışkanlığına sahip olması bir anda gerçekleşen bir durum değildir. Anne-baba olarak istikrarlı bir tutum içinde olunmasını, esnek ancak net kurallara sahip olunmasını içeren belli bir süreci gerektirir.
Okul öncesi dönemde çocukların gereksinim duyduğu uyku süresi, araştırmalara göre 11-13 saat arasında değişmektedir. Ancak bu noktada her çocuğun farklı olduğu, gelişimsel düzeyine göre uyku süresinin ayarlanması gerektiği akıldan çıkarılmamalıdır. Bu yüzden ideal yatma saati, çocuğun durumuna göre belirlenmelidir. Çocuğun her gün aynı saatte yatırılması, bu konuda çocuğa bir sınır konulması, uyku alışkanlığının kazanılması yönünde ilk adımdır. Ancak uyku saati kuralı bir takım istisnalara göre esneklik gösterecek bir biçimde ayarlanmalıdır.
Uyku saati gelmeden önce bir takım rutinler belirlemek, psikolojik açıdan çocuğu uykuya hazırlamak açısından faydalıdır. Uykudan en az bir saat önce çocuğun teknoloji ile iletişiminin kesilmesi bu hazırlığın başında gelir. Bundan dolayı çocuk huzursuzluk belirtecektir ancak bunun yerini alacak aktiviteler hissettiği eksikliğin giderilmesine yardımcı olur. Bu sürede anne ya da baba çocuğun banyo hazırlıklarına yardımcı olabilir ve ardından çocuğun odasında onunla vakit geçirebilir. Uyku öncesi birlikte vakit geçirme, hareket içermeyen bir oyun oynamak/aktivite yapmak şeklinde olabilir. Bu esnada rahatlatıcı müzikler dinlenilmesi çocuğun rahatlamasına katkı sağlayabilir. Uyku öncesinde loş bir ışıkta masal okumak, hem çocuğun ebeveyniyle iletişimini güçlendirmesi hem de uykuya hazırlanması açısından yarar sağlar.
Çocuğun uyuması için kritik etken zihinsel açıdan rahatlamış olmasıdır. Bu nedenle uyku öncesinde, evde gerçekleşen bir çatışma, televizyonda izlenen hareketli bir film, fiziksel etkinlikler içeren oyunlar, aktiviteler, çocuğun uykuya hazırlanması ve uyuması açısından olumsuzluk teşkil eder.
Bir diğer önemli konu, çocuğun kendi odasında uyumasıdır. Çocuğun kendi odasında uyuması psikolojik açıdan önemlidir. Ayrı bir odada, kendi başına uyuyan bir çocuğun bireyselleşme ve bağımsızlaşma süreci daha sağlıklı bir şekilde ilerlemektedir. Bu nedenle kendi başına uyumak, çocuğa sosyo-duygusal yönden değerli katkılarda bulunur.
Anne babasıyla uyumak isteyen bir çocuğun, bu isteği ardındaki nedenin öğrenilmesi, sorunun çözümlenmesi yönündeki ilk adımdır. Bu durum alışkanlıklardan kaynaklanabildiği gibi, korku nedenli de olabilir. Kendi başına yatmaktan korkan bir çocuk için odasının kapısını açık bırakmak, loş bir ışık bulundurmak gibi etmenler fayda sağlayabilir. Çocuk kendi odasında yatıyor olsa da gerektiğinde anne babaya ulaşabileceği konusunda rahatlatılabilir. Çocuk, anne babasıyla fazla vakit geçiremediği için kendi odasında yatmak istemiyor da olabilir. Bu durumda uyku öncesinde birlikte yapılan faaliyetler, çocuğun birliktelik ihtiyacı için doyum sağlamasına olanak tanır.
Kendi odasında yatan bir çocuğun gece yarısı uyanarak ebeveynlerinin odasına gitmesi de sık karşılaşılan durumlardan biridir. Bu gibi durumlarda anne ya da babanın çocuğa birlikte yatmak için izin vermesi, çocuğun bu alışkanlığı devam ettirmesinin önündeki en büyük nedenlerden biridir. Örneğin bir gece birlikte uyumak için izin vermek ancak sonraki günlerde izin vermemeye devam etmek, çocuğun izin verilen geceyi aklında tutarak sürekli birlikte uyumak konusunda denemelerde bulunmasına neden olur. Çocuk ebeveynlerinin odasına her geldiğinde istikrarlı bir şekilde kendi odasına götürülmeli, rahatlatılarak yatağında uyuması yönünde teşvik edilmelidir. Bu noktada anne babanın tutumu oldukça önem taşır. Odasına gelen çocuğuna sert bir biçimde yatağa dönmesini söylemek, korktuğunu söyleyen çocuğunun korkularına üstün körü cevap vererek uyumaya zorlamak, olumsuz tutumlardandır. Böyle bir durumda korkuları konusunda onu teskin etmek, çocuğu yatağına götürerek bir müddet onunla birlikte kalmak, fiziksel temas kurarak onu rahatlatmak gerekir.
Yatağında ve/veya saatinde uyuma alışkanlığı kazanmamış bir çocuğun direnç göstermesi, ağlaması, istediğinin olması için tutturması oldukça normaldir. Bu noktada anne babanın sabırlı davranması ve her defasında hoş görülü bir biçimde sınırları belirtmesi ve aynı tutumu göstermesi büyük önem taşır. Çocuklarda doğru alışkanlıkların geliştirilmesi için belli bir zaman gerektiği ve kimi çocuklarda alışma sürecinin zorlu olabileceği unutulmamalıdır.