Okula Başlama Sürecinde Çocuklara Nasıl Yaklaşmalıyız?
Yazar Özge Çelik • Psikolog • 29 Ağustos 2018 • Yorumlar:
Okula başlama süreci kreş, anaokulu ve ilkokul dönemindeki çocuklarımız için oldukça önemli bir süreçtir ve daha fazla desteğe ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle okula başlamadan önce kısa bir oryantasyon dönemi geçirmeleri bahsettiğim dönemdeki çocuklar için oldukça faydalı olan ve ihmal edilmemesi gereken bir süreçtir. Bu dönem 1-2 hafta sürebilir. Çocuğumuzun gideceği kreşe, anaokuluna ya da ilkokula karar verdikten sonra mümkünse onu da okula götürmeli ve gezdirmeliyiz. Hatta daha öncesinde okula ait çekebileceğimiz fotoğraflar varsa ya da broşür bunları yanımızda götürüp, gösterip onun ilgisini çekip merak uyandırabiliriz. “ Aaa bak bu okulda böyle bir bahçe varmış. Çocuklar orada çok eğlenceli oyunlar oynuyormuş. Hadi gel seninle oraya gidip bakalım gezelim. Ne dersin ? “ gibi heyecan ve merak uyandıran ifadeler çocuğumuzun ilgisini çekip isteklilik sağlayabilir. Uygun bir zaman diliminde de belirlediğimiz okul mümkünse anne-baba ile birlikte gidilip gezilirse, bahçesinde veya içeride birlikte oyun oynanırsa okulun güvenli ve eğlenceli bir yer olduğu imajı desteklenecektir. Kreş ve anaokulları için okul başlamadan önceki oryantasyon sürecinin bir bölümünde sık sık ve kısa aralıklarla okulda kalmak, mesela sadece oyun saatine katılmak gibi faydalı olacaktır. Oryantasyon dönemindeki okulda kalma süresi de aşamalı olarak arttırılmalıdır ve ne kadar süre okulda kalacağı, anne-babanın onu ne zaman almaya geleceği konusunda çocuğumuzu bilgilendirmek çocuk açısından rahatlatıcı olacaktır. Bu süreç içerisinde küçük yaş gruplarında ağlama, okula gitmek istememe, yemeği reddetme, altını ıslatma gibi problemlerle karşılaşabilirsiniz. Bu tarz durumlarda çocuğumuzla onun kaygılı olduğu durumu paylaşıp sabırlı davranarak desteklememiz çok önemlidir. Onun kaygılı bu durumuna biz de daha kaygılı yaklaşırsak, onun kaygısını arttırmış oluruz. Onun bu kaygısını anlamalı ve baş edebilmesini sağlayacak şekilde desteklemeliyiz. Kendi yaşadığımız deneyimleri de onun anlayabileceği şekilde onunla paylaşmamız rahatlatıcı olacaktır. Mesela . “Ben de ilk okula başlarken çok heyecanlanmıştım. Birkaç gün alışamadım ama daha sonra okulun eğlenceli bir yer olduğu keşfettim.” gibi kendi deneyimlerimizi içeren ve olumlayan cümlelerimiz , onunla kendi duygularımızı paylaşmamız onu cesaretlendirebilir . Eğer yine de bunlarla baş etmekte zorlanıyorsak uzman desteği almak faydalı olacaktır. Çünkü unutmamalıyız ki anne-baba olarak bizler çocuğumuzun her şeyi olamayız.
Kreş ve anaokulu dönemine yeni başlayan çocuklarımız için evde kendisiyle oynayabileceğimiz kısa sürekli bir okul oyunu da alışma süreci içerisinde fayda sağlayabilir. Evde bir masa, sandalye ve oyuncakları kullanarak oluşturabileceğimiz bu oyun okulda neler yapıldığı ile alıştırma yapmak ve okul kurallarını benimsemesi açısından faydalı olabilir. Ancak küçük yaş gruplarının kurallı oyunlardan daha çok yönlendirilmemiş oyunlar kurmaya ve kendi duygularını ifade edebilmeye ihtiyaçları olduğu unutulmamalı ve aşırı, gereksiz kurallardan kaçınılarak, kurallı oyun süresi daha kısa tutulmalıdır. Daha çok kendisini ifade edebilmesi desteklenmelidir.
İlkokul başlayan çocuklarımız için de gideceği okulun önceden gezilmesi ve bahçesinde oyun oynanması faydalı olacaktır. Okulda neler yapacağı ile ilgili bilgi vermek ve kendi okul deneyimlerimizi zaman zaman paylaşmak yararlı olabilir. Yine okulun ilk günü onu bahçede bekleyeceğimizi ama bunun sadece bu günlük olduğunu söyleyebiliriz.
Çocuklarımızı okuldan aldıktan sonra mutlaka okulda neler olduğunu merak ettiğimizi belirtmeli ve onun okulda neler yaptığını, neler yaşadığını ve neler hissettiğini anlatmasına teşvik edici yaratıcı sorular sorabilmeliyiz. “ Bugün okul nasıl geçti?” sorusunun cevabı sadece iyi veya kötü olabileceği gibi daha fazla konuşmaya olanak sağlamayabilir. Bu nedenle daha yaratıcı sorularla ilgi ve alakamızı belli etmeliyiz. Bunun yanı sıra soru sormaya onun duygularından başlamak aslında en çok onun duygularını önemsediğimiz mesajını verebilir. Muhakkak okulda ne gibi aktiviteler yaptığını merak ediyoruz ama asıl olarak onun mutlu olduğu, kızdığı, üzüldüğü şeyleri ifade etmesine olanak sağlamak onun bizimle paylaşımlarını da arttıracaktır. Mesela bugün okulda seni en mutlu eden şey ne oldu? Ya da bu gün seni kızdıran bir olay oldu mu? Gibi öncelikle onun duyguları ifade etmesine teşvik eden daha sonra neler yaşadığı ve yaptıklarını anlatabileceği konuşmayı devam ettiren sorular daha faydalı olacaktır. Tabi bunun yanı sıra çocuğu okuldan alıralmaz soru bombardımanına tutmak da rahatsız edici olabilir ve çocuğun üff yeter demesine neden olabilir. Bu konuşmanın soru cevap şeklinde geçmesindense muhabbete dönüşmesi daha eğlenceli olacaktır. Bunun için biz de ona günümüzün nasıl geçirdiğini anlatmalı ve onun da bizi soru sormasına izin vermeliyiz. “Ben de bugün kendimi çok mutlu hissettim. “ Şöyle bir şey yaşadım gibi ya da yaşadığımız komik ya da yorucu anlardan örnekler de verebiliriz. Stresli bir durumla nasıl baş ettiğimizi ifade ederek ona model olabiliriz. Tabi bu stresli durumlarla baş etme şeklimize zaman zaman çocukların bizzat şahit olabildiğini de unutmayarak. Çünkü biz ne söylersek söyleyelim onun kendi gözlemlerinin apayrı bir değeri ve önemi vardır.