Okullar Açılırken Ebeveynlere Çocuklarını Anlayabilmeleri İçin Öneriler ve Bilgiler
Yazar Feyza Polat • 28 Ağustos 2023 • Yorumlar:
Okulların açılmasına bir aydan az bir zaman kalmışken yalnızca çocuklar ve gençler değil ebeveynler de telaş ve heyecan içine girebiliyor, bu noktada rehberliğe ihtiyaç duyabiliyorlar. Bu yazıda hem çocukların hem de ebeveynlerin ihtiyaçlarına değineceğim.
Çocuğun kaçıncı sınıfa geçtiği, hangi kademede olduğu (ilkokul, lise, üniversite), yaşı ve bilişsel becerileri; çocuk için ‘‘okul’’un anlamını doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle; her çocuğun okul açılırken gereksinimleri ve hisleri farklılık göstermektedir.
Kreş veya anasınıfına başlayacak çocuklarda; yani annesinden ilk defa bu kadar uzun süre ayrı kalacak çocuklarda ‘‘ayrılık kaygısı’’ sık rastlanan bir durumdur. Bağlanma ve ayrılık kaygısını ilk kez dile getirenlerden biri Sigmund Freud, bu kaygıyı ‘‘insanın ilk anksiyete deneyimi’’ (1994) olarak tanımlamıştır. Daha açık bir tanım yapılacak olursa çocuklarda ayrılık kaygısı, bakım veren yetişkinin çocuğun yanında olmadığı zamanlarda çocukta uyanan kaygı ve terk edilme korkusudur. Bu korkunun ortaya çıkma sebebi ise Piaget’nin bilişsel gelişim kuramıyla bir nebze açıklık kazanabilir. Kurama göre 0-6 yaş aralığındaki çocuklar çevrelerini ancak kendi bakış açılarıyla yorumlayabilir ve diğerlerinin davranışlarının altındaki sebepleri anlamada, empati yapmada güçlük çekerler. Bu durum 0-2 yaş aralığında çok daha yoğundur ve 2 yaşındaki bir bebek, annesini uzun süre göremediğinde onun artık olmadığı veya bir daha gelmeyeceği endişesine kapılabilir. 2 yaşından sonra çocuklar diğerlerinin davranışlarını, düşüncelerini daha iyi anlayabilseler de ayrılık kaygısı duymaları son derece normaldir. Hırçınlık, içe kapanma gibi belirtiler gösterebilirler. Ebeveynler çocuklarına anlayış ve sabırla yaklaşmalı, kaygılarını anladıklarını ve onun yanında olduklarını hissettirmelidir.
İlkokul dönemine ise çocuklar için yoğun bir öğrenme dönemi diyebiliriz. Artık basit matematik ve bilimsel eğitime giriş yapılmaya başlanmıştır ve çocuğun algılayış biçimine bağlı olarak bu durum çok heyecan verici de olabilir, çok stresli de. Yeni arkadaş ortamı ve yeni öğretmenler bu heyecan veya stresi katlayarak arttıracaktır. Tam da bu sebeple çocuğun arkadaşları ile ilişkisi, öğretmenlere duyduğu sevgi bağı önemlidir. Ebeveynler bu dönemi hem kendileri için hem de çocukları için kolaylaştırmak istiyorlarsa, her gün çocuk okuldan geldiğinde gününün nasıl geçtiğini sormalı, onunla sohbet etmeli ve gerektiği yerlerde rehberlik etmelidir. Ayrıca okul başlamadan önce çocukta olumsuz bir önyargı oluşmaması için okul güzel ve keyifli bir ortam olarak lanse edilmelidir. Çocuk okulu ne kadar severse uyumunun da o kadar iyi olması beklenir.
Lise çağına geldiğinde çocuk artık çocuk olmaktan çıkmış, ergen olmuş ve yetişkinliğe doğru ilk adımlarını atmaya başlamıştır. Yine Piaget’nin Bilişsel Gelişim Kuramına göre yorumlayacak olursak soyut düşünme becerisi bu dönemde başladığından; ergenler kendi dünya görüşlerini, hayat tarzlarını, inançlarını bu dönemde geliştirmeye başlar. Bireyin kimliğinin oluştuğu dönem olarak da anılır. Öyle sancılı bir dönemdir ki Peter Blos; insanın evrenin merkezindeki konumunu kaybetmesi ile ergenliği karşılaştırmış, neticede ergenliğin daha yoğun bir dönem olduğunu öne sürmüştür (1979). Ergenler bu sorunlarla mücadele ederken ergen bir çocuğa sahip ebeveynler de sosyal yaşantılarının azaldığını, çocukları için daha çok endişe deneyimlediklerini belirtmişlerdir (Aybak ve İpek, 2021). Her ne kadar zorlayıcı olsa da ebeveynler ile lise çağındaki çocukları arasında sağlıklı iletişimi korumak kritik öneme sahiptir. Bu dönemde zorluk yaşayan aileler uzman desteği almaktan çekinmemelidir. Böylece iletişim problemleri çözüme kavuşturulur ve hem çocuk hem de ebeveynler kendilerini daha iyi hissetmeye başlayabilirler.
Tüm bu önerilerin yerine getirilmesi ebeveynin psikolojik iyi oluşuna bağlıdır. Kendini tükenmiş, yetersiz, değersiz hisseden bir ebeveyn çocuğuna empatik ve sabırlı bir yaklaşım göstermekte zorlanacaktır. Bu nedenle öncelikle ebeveynin kendi psikolojik danışmanlık sürecinden geçmesi ve kendi duygusal ihtiyaçlarını gidermeyi öğrenmesi gerekmektedir.