Ölüm ve Çocuk
Yazar Şeyma Koçak • 28 Mart 2023 • Yorumlar:
Savaş, göç veya doğal yolla yaşanan ölümler karşısında çocuklara nasıl yaklaşmalıyız?
Çocuklar genellikle okul öncesi dönemde ölümle ilgili sorular sormaya başlar ancak bir kısmı hiç sormaz, ilgi göstermez görünür. Çoğunlukla bunun sebebi, merak etmiyor oluşları değil, anne babalarına bu konuda soru sormaktan çekinmeleridir. Anne babanın ölüme dair aşırı kaygılı tutumu, çocuğun dikkatinden kaçmaz. Evde, ölüm konusunu tehlikeli bölge olarak algıladıkları için hiç o konuya girmezler. Çocuğu, başta ölüm olmak üzere herhangi bir kayba hazırlamanın ilk yolu, o konuda çocuğa “Bu konu hakkında konuşmakta bir sakınca yok” mesajının ve duygusunun verilmesidir.
Genel olarak anne ve babanın, çocukla iletişim biçiminin açık, duyguların kabul ve ifade edildiği hoşgörülü ve sevgi dolu olması önemlidir. Aksi takdirde, merak ettiklerini soramayan, sürekli eleştirilen veya susturulan bir çocuğun, zor durumlarda duygularını açması beklenemez.
Bunu takiben de çocuk bir soru sorduğunda dikkat edilecek en önemli detay “zihin okumamak”, ne sorduğunu, neyi öğrenmeye çalıştığını ve bu konuda ne bildiğini anlamaya çalışmaktır. Bunun yanında, çocuk o an neyi merak edip soruyorsa sadece onu az ve net bir şekilde cevaplandırmak ölüm hakkında bilgilendirme konusunda ailelere yardımcı olacaktır.
Bazen çocukların gerçekten ne sorduklarını “duymak” kolay olmayabilir. Çocuğun temeldeki duygusunun ne olduğunu anlamak için anne veya babanın soruyla karşılık vermesi gerekebilir. Örneğin ‘anne biz tekrar mutlu olacak mıyız?’ gibi bir soruya ‘sence tekrar mutlu olacak mıyız?’ şeklinde bir karşılık verilerek ve biraz daha konuşmaya teşvik edilerek, yaşadığı duygunun derinliği ve içeriği öğrenilebilir.
Anne babaların genelde yaptığı ve çocuğu olumsuz etkileyen iki davranış kaçınmak veya aşırı yüzleştirmektir. Kaçınmak, çocuk soru sorduğunda geçiştirmek, duymazdan gelmek, uzak durmak ve hatta soru sormaması için ortam yaratmak anlamına gelir; iç dünyasının karışmasına, fazlaca kaygı duymasına sebep olur. Yüzleştirmek ise çocuğun yaşına, zihinsel ve psikolojik olgunluğuna uygun olmayan bilgiler ve detaylar vermektir; iç dünyasının karışmasına sebep olur. Bunlar yerine; çocukların ölüm konusunda konuşmaya istekli ve hazır oldukları zamanlara dikkat etmek, konuşma girişimlerine açık ve sakin bir yaklaşımla karşılık vermek sağlıklıdır. Çocukla ölüm konusu konuşulurken onun söylediklerinin alt metnindeki duyguları (merak, korku, endişe vb.) okumak ve isimlendirmek iyileştirici bir güce sahiptir.
Bazen aileler ölen bir kişi için gitti, uyuyor gibi ifadeler kullanır. Böyle ifadeler çocukta kafa karışıklığı yaratır. Direk ‘’öldü’’ denmesi sağlıklıdır. Bir başka sakıncalı davranış ise ölümü belirli bir kriterle eşleştirmektir. Yaşlılar ölür, kanser olanlar ölür gibi ölümü yaşla veya bir hastalıkla eşleştirmek çocukta farklı kaygılar yaratır.
Bunun yerine, ‘’Dünyadaki tüm canlılar doğarlar, sevdikleriyle güzel bir hayat yaşarlar ve ölürler’’ gibi açıklamalar daha gerçekçi olur. Akabinde, ölen kişinin nereye gittiğini sorarsa “o öldü, ölen kişileri bir daha göremiyoruz ve onlarla konuşamıyoruz ama onlara olan sevgimizi hep hissederiz, istersen onunla ilgili konuşabiliriz, resimlerine bakabiliriz” demek ve sizin de duygularınızı açıkça paylaşmanız çocuğa duygularını güvenle açabileceği bir alan verir ve duygu düzenlemesi için de önemlidir.
Çocuklar yakın bir aile üyesi öldüğünde suçluluk ve öfke duyguları hissedebilirler. Özellikle okul öncesi 10 yaşa kadar sürebilir, çocuk bu ölümü kendi hatası zanneder. ‘Amcan öldü, bu senin suçun değil’ demek zihnini rahatlatır. ‘’Neden ölmüş?’’ diye sorduğunda örneğin ‘’kalbi durmuş ölmüş’’, denilebilir. Çocuk böyle bir açıklamadan sonra çoğunlukla detay sormaz. Ancak sorarsa, bir miktar detay paylaşmak iyidir.
Çocuk her soruda aslında anne babasının ölüp ölmeyeceğine ve kendisine ne olacağına dair gizli bir merak barındırır. Bazen bunu açıkça dile getirebilir, bazen getiremez. Her iki durumda da, ona her zaman güven vermek “ben yanındayım, seninle uzun yıllar birlikte olmayı, uzun yıllar boyuna sevdiğimiz şeyleri yapmayı planlıyorum” demek ve yaşamda birlikte gerçekleştirmek istedikleri şeylerin hayalini kurmak çocuğu rahatlatır.
Çocuklar tekrarla öğrenirler. O, tekrar tekrar sorarken anne babanın da tekrar tekrar aynı duyguyla sakince cevaplaması iyidir.
Cenaze süreci…
Çocuklar 10 yaşa kadar pek soyut düşünemezler. Dolayısıyla cenaze işlemlerini mesela gömülme işlemini farklı algılayabilirler. Onlar için korkutucu olabilir. Bu sebeple, cenaze törenlerine 10 yaşın altındaysa çocuğu götürmemek faydalıdır. Cenazeler törenleri çok yoğun duyguların yaşandığı yerlerdir. Çocuğa bu duygular ağır gelir dolayısıyla çocuk çoğunlukla törene katılmak istemez. Özellikle isterse götürülebilir.
Mezarlıkları sorduklarında yine 10 yaşın altındaysa kısa ve öz bir açıklama yapılabilir; ‘ölen kişileri hatırlamak için adlarını yazdığımız taşların olduğu yerler’ olarak tarif etmek yeterli olur.
Çocuğa ölüm ve ölümle ilgili süreçler hakkında bilgi verirken dikkat edilmesi gereken en önemli şey ise anne babanın hangi duyguyla yaklaştığıdır. Ölüm anne baba için ne temsil ediyorsa, anne baba saklamak istese de bilinçdışı bir şekilde çocuğa o aktaracaktır.
Yas Süresince Ne Yapmalı?
Çocuklar özellikle ergenliğe girmiş olanlar yalnız kalmak isteyebilir. Ergenler odasına kapanıp iki üç gün odasından çıkmayabilir. Daha küçük olanlar tek başına oynamak ister bir süre. Bunun sebebi, iç dünyalarında bazı duygular açığa çıkar ve bunu işlemlemek istemeleridir. Böyle durumlarda bunu bozmamak, izin vermek iyidir. Bir süre yalnızlıktan sonra tekrar aile üyeleriyle ilişki kurmaya devam eder. Sonra tekrar yalnız kalmak ister. Bu böyle bazen yalnız kalarak bazen sosyalleşerek iç dünyasını çalışır.
Zaman zaman fiziksel temas kurmak, sarılmak, başını okşamak yatıştırıcı bir güce sahiptir. Çocuğun duyguları yoğunken, ifade etmesine izin vermek ve ihtiyaç duyuyorsa fiziksel yakınlık göstermek iyidir. Temas, beynimizde bağlanma, sevgi, güvenlik duygularını ateşler. Yatıştırır. Duygusunu düzenlemesine yardımcı olur.
Son olarak, çocuğun olumlu ve olumsuz hissetiği duyguları ifade etmesine izin vermek yas tutma sürecinde yardımcı olur. Bazen çocuklar öfkelenir, ‘’Annem çok kötü biri, beni bırakıp gitti! Nefret ediyorum ondan’’ Bunu ifade etmesi duygusunu düzenlemesine yardımcı olur. Çevresinde kontrolcü, yargılayıcı biri varsa ‘’Ölünün arkasından konuşulmaz’’ deyip müdehale edebilir. Bu, çocuğa zarar verir.
Biriyle ilişki kurduktan sonra beynimiz onun duygularını kopya eder. O kişi kaygılıysa kaygılanmaya başlar, sakinse sakinleşiriz. Bu nedenle, çocuğun mizaç olarak sakin, dingin, biraz gamsız insanlarla ilişki kurması iyidir.