Organik Yaşamın Sırları

Yüzyıllardır yediğimiz besinler hızla değişime uğruyor. Bizler ise bu değişime uyum sağlamaya çalışıyoruz. Fakat hepimiz atalarımızdan gelen ve değişmeyecek olan genlere sahibiz. Günümüzde gıdaların saflaştırılması, üretimin artması için kullanılan tarımsal ilaçlar, kimyasal ilaçlar, tarımda gübre kullanımının azalmasının sonucunda sağlığımız ve hatta geleceğimiz tehlikeye giriyor. Bunun bilincinde olan kişiler, genetiğiyle oynanmamış haliyle üretilen gıdaların peşinde..

Organik Gıda İle İlgili İkilemler

• Evde üretilen gıdalar için organik demek oldukça kolay! Fakat her evde, her bahçede üretilen gıda maalesef ki organik değil.

• Yoğun gübre ve pestisit içeren, kimyasal ilaçlara maruz kalan toprakta yetişen gıda organik değildir. Uygulanan kimyasal gübrelere maruz kalan bitkileri tükettiğimizde ne kadar organik beslenmiş oluruz?

• Organik gıda ile toplumun sağlığının maksimum düzeyde kalması hedeflenir. Bu amaçla yetişen herhangi bir gıda egzoz dumanına, ses kirliliğine, geçmişte toprağa karışan kimyasal etkene maruz kalmamakla birlikte üretilen doğal gübrelerle ve sağlıklı hava koşulları altında yetiştirilir.

• Bir gıdanın organik olabilmesi için belli kriterler var. Ülkemizde organik gıda sertifikası almak ise epey zor. Yani bir gıdaya organik sertifikası verildiyse içiniz rahat olsun. Günümüzde organik gıda üretimi yapan firmalarda aranan belli başlı kriterler var.

• Bu kriterler Tarım Bakanlığı’nca yetkilendirilen sertifika kuruluşları tarafından yapılmakla birlikte, tarlanın denetimi, çiftçinin eğitimi, tohumun, doğal gübrenin, doğal böcek ilacının denetlenerek sertifikalanması, yetişen ürünün, ürünü işleyen firmanın, ürünü paketleyip pazarlayan firmaya kadar her adımın denetlenerek sertifikalanması gerekir.

• Organik ürünü üreten firmanın üretim yaptığı tarlalar, yıl içerisinde 2 kez haberli 1 kez habersiz olarak denetlenir. Yetişen ürünlerden numune örnekleri alınarak ürünler sertifikalandırılır. Bu sayede üretim yapan firmanın sıkı takibi sağlanmış olur.

Kaliteli gıda nedir? 

• Minimum düzeyde katkı maddesi içeren, doğala en yakın, işlenmemiş haliyle tüketilecek formda bulunan  gıdalardır. 

• Kaliteli dediğimiz gıdalar günümüzün organik besin grubundandır. 

• Genetiği değiştirilmiş gıdaların tarımda kullanılması üretim açısından verimlilik sağlasa da genetiği değişmeyen bizler için oldukça büyük tehlike arz etmekte. 

• Tarımda kullanılan haşere ilaçları özellikle çocuklarda hormon salımını engeller,  büyüme ve gelişmesini yavaşlatır. Vücudumuzun bu besinleri tolere edebilmesi için gıdaların en doğal halini satın almamız gerekir.   

• Dünyaya geldiğimiz anda maruz kaldığımız bu gıdalara vücudumuz yabancı bir maddeye maruz kalır gibi tepki verir.  Bunun en belirgin örneği artan alerjik reaksiyonlardır. 

• Farklı bir açıdan bakacak olursak yeni doğan bebeklerin ilk 6 ay yalnızca anne sütü ile beslenmesi yeterlidir. Fakat annenin hamilelik süresince yediği gıdaların kalitesi bebeği doğrudan etkiler. 6. aydan itibaren başlanan ek gıdalar da bebeği doğrudan etkileyeceği için kaliteli olmalıdır.

• 6. aydan itibaren 3 yaşına kadar bebeğin tükettiği besinler büyüme ve gelişmenin maksimum olduğu, yağ hücrelerinin de oluştuğu döneme denk geldiği için kaliteli besin gruplarından olmalıdır. 

• Bağışıklık sisteminin büyüme çağında kazanıldığını, özellikle çocukların bağışıklık sistemi üzerinde direk etken olan meyve ve sebzelerin yetiştiği mevsimi bilmeli, bu gıdaları mevsimi dışında satın almayın. 

• Mümkün olduğunca dalından koparılarak satılan gıdalara sofranızda yer verin.Geçmişte duyduğumuz kurtlanmış elmanın asıl tüketilmesi gereken elma olduğunun bilincinde olun. 

• Unutmamalıyız ki her besin vücutta izler bırakır. Bu izlerin derin olması halinde vücutta açacağı hasar çocuğunuzun ileride potansiyel hastalık sahibi kişiler olarak toplumda görülmesine ve gelecekteki kuşaklara bu izleri aktarmasına sebep olur.