Ortodontik Tedavi Sonrası Dişlerim Eski Haline Döner Mi?

Yazar Akın PişirenOrtodontist • 16 Nisan 2020 • Yorumlar:

Ortodontik tedavinizi bitirdiniz. İstediğiniz gülümsemeye sahipsiniz. Çok da mutlusunuz fakat bu mutluluk ömür boyu sürecek mi? Doktorunuzun bu soruya; ‘EVET’ cevabını tereddütsüz verebilmesi ne yazık ki mümkün değildir. Çünkü, özellikle büyüme gelişimi aktif olarak devam eden genç bireylerde çenelerin büyüme yönü her zaman istenilen yönde olmayabilir. Ayrıca, tedavi başında dişler arasında boşluklar olan bireylerde, dişler arası boşluklar kapatıldıktan sonra dişlerin geri açılmaya meyli ömür boyu sürebilmektedir.

Bu ve buna benzer tedavi sonrası geri dönüşleri engellemek amacıyla günümüz ortodonti dünyasında tedavi sonrası önlem amaçlı uygulanan iki farklı yöntem bulunmaktadır. Bunlardan ilki ‘vitrin’ dediğimiz ön bölgenin bozulmamasını sağlayan, özel durumlar dışında ağız içinde en az birkaç yıl tutulması istenen retainer telleridir (sabit diş arkası telleri). İkinci yöntem ise, tedavi esnasında ağız içinde braket takılmış bütün dişlerin etrafını sarması istenen essix plaklardır (şeffaf plaklar). Ortodontik tedavinin sonunda bu iki yöntemin uygulanması, tedavi sonrasında dişlerinizin bozulma ihtimalini en düşük seviyeye indirgeyecektir. Bu iki yöntemin uygulandığı tedaviye pasif tedavi süreci (pekiştirme tedavisi) denilmektedir. Tedavi sonrasında, aktif tedavide olduğu kadar sık olmasa da hekiminizin belirttiği aralıklarda (genellikle 6 ay-1 yıl arası) kontrollere gelinmesi kritik önem arz etmektedir.

Ayrıca tedavi sonunda ağız içinde bulunan 20 yaş dişlerinin de tedavi sonucunu olumsuz etkileyebileceği unutulmamalı, hekiminizin yönlendirmesi halinde 20 yaş dişlerinizin çekimi gerekebilmektedir.

HANGİ TEDAVİ SEÇENEĞİ BANA UYGUN?


Ortodontik tedaviler uygulanan mekanikler açısından 3 temel gruba ayrılır. Bunlardan ilki, dişlerin ön yüzeylerine yapıştırılarak sabitlenen ve bu sabit ataşmanların (braket) üzerine ortodontik tellerin bağlandığı mekaniktir. Bu mekanik ‘Bukkal teknik’ olarak adlandırılır. Bu mekanik de kendi içerisinde 3’e ayrılır;

-Porselen braketler: Estetik görünümün önde olduğu tedavi çeşididir.


-Kapaklı braketler: Piyasada Self-Ligating braketler olarak da isimlendirilirler. Metal görünüme sahiptirler. 

-Metal braketler: Metal görünüme sahip braket çeşididir. 

İkinci mekanik ise lingual teknik olarak geçmektedir. Bu sistemde braket ismini verdiğimiz sabit ataşmanlar dişlerin arka yüzeylerine yapıştırılarak mekaniğin gizliliği sağlanır ve hiçbir şekilde görünmez. Bu mekanikte kişiye özel üretilen braketlerin kullanılması tedavinin verimliliği açısından önemlidir. Lingual teknik, bukkal tekniğe kıyasla daha maliyetli bir tedavi çeşididir. Tedavinin ilk dönemlerinde braketlerin dişin arka yüzeyinde konumlu olması sebebiyle geçici olarak dilde ufak tahrişler ve konuşma sıkıntısı gözlemlenebilir.

Üçüncü mekanik ise şeffaf plaklar ile yapılan tedavidir. Bu mekanikte de kişiye özel üretim yapılmakta, bu sebeple de ekonomik anlamda bukkal tekniğe kıyasla daha pahalı bir tedavi çeşididir. Her ne kadar tekniğin adı şeffaf plak olsa da görüntüsü nispeten fark edilebilen bir sistemdir. Şeffaf plaklar ile tedavide plakların gün içerisinde yemek saatleri dışında sürekli takılması gerekmektedir. Doktorunuzun kontrolünde 3 haftalık periyotlarda güncel plağa geçilmesi ile tedavide ilerleme kaydedilmektedir. Bu tekniğin en büyük avantajı önemli sosyal aktivitelerde (düğün, toplantı vs.) çıkarılabilmekte, sonrasında ise tedaviye kalınan yerden devam edilebilmektedir.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Yorumlar: (0)