Ortopedi ve Travmatolojide PRP ve Aktive PRP Kullanımı
Yazar Bülent Dağlar • Plastik Rekonstrüktif Ve Estetik Cerrahi Uzmanı • 9 Ekim 2017 • Yorumlar:
İnsanlarda yaralanma veya yaşlanmaya bağlı birçok doku hasarı uygun ortam sağlandığında iyileşir. İyileşmede en etkin hücreler kanın küçük bileşenleri olan trombositlerdir(platelet). Hasar sonrası trombositler barındırdıkları kesecikler içindeki birçok farklı büyüme faktörünü yaralanan bölgeye salarak iyileşme olaylarını başlatır ve hızlandırır. Trombositlerin doku iyileşmesini hızlandırıcı olarak farklı tedavilerde kullanımı 1970’li yıllarda başlamıştır. Ortopedi ve travmatolojide PRP (Platelet Rich Plasma, trombositten zengin plazma) hem yeni ve eski yaralanmalara bağlı yakınmaların, hem de dejeneratif eklem bozulmaların tedavisinde başarılı sonuçlarla kullanılmaktadır. En sık diz olmak üzere büyük eklemlerdeki kıkırdak hasarlarında, kas ve/veya tendon yaralanmaları ile yeterli iyileşmemelerinde, uzun süreli ve şiddetli ağrılı iskelet sistemi rahatsızlıklarında diğer birçok tedaviye benzer veya üstün iyilik sağladığı farklı disiplinlerdeki çalışmalarla gösterilmiştir. PRP tedavisinin ortopedi ve travamatolojide en sık kullanıldığı tanılar şunlardır: diz-ayak bilek-dirsek ve omuz osteoartriti, kıkırdak yaralanmaları, Aşil tendon sorunları (kısmi yırtıklar, tendinozis ve tendinit), topuk dikeni (plantar fasiit), medial ve lateral epikondilit (golfçü dirseği ve tenisçi dirseği), omuz tendiniti ve tendon yırtıkları, patellar tendinit ile ayakbilek bağ yırtıkları.
Son yıllarda giderek daha sık kullanılan doğal iyileştiricilerle yapılan tedavilerde PRP uygulaması artan şekilde yer bulmaktadır. Tek başına olduğu gibi diğer tedavilerle birlikte kullanılabilir ve başarı şansını arttırır. Kişinin kendi kan hücreleri kullanıldığı için yetkin kişilerce uygun ortam sağlanarak hazırlanıp uygulandığında diğer birçok tedaviye göre çok daha az istenmeyen etki oluşur. Uygulamada steril olarak damardan basit yöntemlerle alınan kan yaklaşık 15 dakikalık bir işlemler dizisine tabi tutulur. Kanın hücre ve sıvı kısımları döndürme işlemi sonrası birbirinden ayrılır. Trombositlerden zengin olan kısım uygulama enjektörüne alınır ve tedavi bölgesi steril olarak hazırlandıktan sonra bölgeye verilir. Trombositlerin barındırdığı büyüme faktörlerinin daha kolay ve yoğun olarak ortaya çıkmasını sağlamak için kimyasal veya fiziksel yöntemlerle ile elde edilen aktive PRP’nin özellikle spor yaralanmaları ve tendon sorunlarında daha başarılı olduğu gösterilmiştir. PRP’nin daha etkin hale getirilmesinde kimyasal madde gerektirmediği için fiziksel yöntemler tercih edilebilir. Bunun için 16-24 saat belirli ısıda bekletme veya belirli dalga boylarındaki ışık kullanılabilir. Aynı gün uygulama avantajı ile 4-6 dakika ek süre gerektiren ışık ile aktivasyon işlemi çoğu hasta ve uygulayıcı tarafından tercih edilmektedir.
PRP tedavisi kanama bozukluğu hastalığı olanlarda, kan inceltici ve pıhtılaşma önleyici ilaç kullananlarda çok dikkatli değerlendirmeler yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. Uygulanacağı bölgede enfeksiyon olması PRP tedavisine engeldir. Tedavinin kendisi nadiren bir iki gün süren yangıya neden olabilir. Bu nedenle PRP ve aktive PRP enjeksiyonu sonrası bölgenin en azından birkaç gün dinlendirilmesi uygun olacaktır.
Birçok hastalık ve yaralanmada tek başına veya diğer tedaviler ile birlikte PRP uygulamaları ilaç kullanımı miktarını azaltmakta, işe ve günlük yaşantıya dönüş süresini kısaltmakta, muhtemel cerrahileri ileri atmakta veya ortadan kaldırabilmektedir. Nadiren birden fazla defa uygulanması gerekmektedir. Ancak doğal bir iyileşmenin beklenmediği veya bilinen en iyi tedavilerin gecikmesinde sakınca olacağı durumların da olabileceği, her hastalık ve hasta için PRP uygulamasının tek çözüm olamayabileceği akılda bulundurulmalıdır. En uygun tedavi kararı hasta ile doktor tarafından muhtemel kazançlar ortaya konularak birlikte verilmelidir.
Sağlıklı ve mutlu günler dileklerimle