Otizm Nedir?
Bunun cevabını vermeden önce normlara uygun gelişim gösteren çocuklardan bahsedelim. Çocuk nedir?
0-12 yaş aralığını kapsayan, yetişkinlikte ihtiyaç duyulacak her türlü edinimin kazanılmaya başlandığı, sosyal- duygusal, fizyolojik gelişimin normlara uygun ilerlemesi beklenen önemli yıllar. John locke'nın dediği gibi insan zihni başlangıçta boş bir levhaya benzer sözüne katılanlar olabilir elbet ama gözlemlerim öyle söylemiyor. Bebekler dünyaya büyük bir potansiyelle geliyorlar. İşlenmeyi bekleyen cevher gibi. Çevre etkisi çok büyük,yadsınamaz bir gerçek.
Peki ya kalıtım, genetik, karakter, soya çekim?
Kimi bebek ışıktan hoşlanır, kimi karanlıktan, kimi insan canlısı, kimi annesinden başka herkese yabancı, kimi çok uyur kimi az, kimi çok , kimi giyinmeyi sever kimi çıplak kalmayı, vs. Ve bu nedenlerin altında her zaman çevre faktörü yer almaz. Velhasıl her çocuğun ruhu farklı, bedeni farklı, karakteri farklı, yaratılışı farklı olduğu için her çocuk özeldir. Ve işin diğer kısmı anne karnından başlayarak bir ömür boyu sürecek uzun soluklu bir serüven olan ebeveynlik. Çocuğa gereken ilgiyi verirken kendini de ihmal etmeme dengesini kurmak kolay olmasa gerek.
Gelelim Otizme: Amerikalı psikiyatrist leo kanner 1943 yılında otizmi nörolojik bir bozukluk olarak tanımlamıştır. Ülkemizde izleme ağı yada istatistik veri işleme yapılmamakta sadece tahminler yürütülmektedir. Dünyada en çok görülme sıklığı görülen yada gelişmiş izleme yöntemleri ile görülme sıklığı tespit edilebilen ABD de 2020 yılı verileri açıklandı. Otizm ve Gelişimsel Yetersizlikleri İzleme (ADDM) Ağı, ABD de 11 eyalette birer merkezi bulunan büyük bir araştırma ve istatistik sitemidir. 8 yaşındaki çocuklar arasında OSB’nin yaygınlığına ilişkin tahminler sağlayan aktif bir gözetim programıdır. ADDM 2020 yılında her 36 çocuktan 1'inin Otizm spektrum bozukluğu tanısı aldığını açıkladı.*
Sayı her geçen yıl çok büyük bir şekilde artarken elimizde neler var?
- Otizm bir iletişim sorunudur,
- Otizmli çocuklar öğrenebilir.
- Atipik olan türü diğer deyişlerle silik otizm, çocukluk çağı otizmi ya da uyaran eksikliği vb.
Erken müdahale ile geçebilir... Gelelim benim gözlemlerime; Üniversitede otizmli çocukları duyguları olmayan buzdolabı çocuklar olarak anlatmışlardı bize. Ama bana sarılan, annesine sarılan, babasına seni seviyorum diyen vb. Otizmli öğrencilerim oldu. Bu çocuklar duygusuz değil sadece soyut kavramları kavrayamadıkları için ifade edici dilleri çoğu zaman yetersiz olduğu için yanlış bir kanıya varılmış. Evet sorsak sevgi nedir cevap veremezler ama bunu gösterebilirler. Otizm çok uzun ve derin bir konu hala nedenine dair ortak bir cevabın olmaması çok üzücü. Otizmli çocuklara bir şeyler öğretebilmek ve bunu genelletebilmek zor. Bazen sadece taklit ve tekrar yoluyla yapıyorlar.
Bu gerçek bir öğrenme midir?
Uzun lafın kısası tek tek saymadım ama en azından bugüne kadar 80-90 otizmli görmüşümdür hiç biri aynı değildi. Bazı özellikleri ortak olsada yaşayış şekilleri zamanı süresi etkisi vs. Etkenler çok farklıydı. Otizm konusunda %100 emin konuşulacak çok az şey var. Çünkü her otizmli çamaşır makinesinin dönmesini seyretmiyor. Ve sanılanın aksine dikkat süreleri kısa değil ilgilendikleri şey konusunda over focuslar yani dikkatleri saatlerce sürebilir... Otizmde Dil Gelişimi Otizm, çocuklarda en çok sosyal etkileşim alanını etkilediği için bu çocuklarda gecikmiş konuşma, telgraf konuşma/ bilgisayar konuşması / praksi hiç konuşamama durumları görülebilir. İstisnalar olsada bir çocuk sadece otizm kaynaklı konuşamıyorsa dil konuşma terapisine gitmesi fayda vermeyecektir. Çünkü otizm en çok beyindeki iletişim merkezini etkiler.
İçsel bir duruma dışarıdan müdahale etmeye çalışmak ne kadar etkili olabilir?
Çocuğa sürekli hayvan sesleri çıkarttırmaya çalışmak yerine tablet, tv den uzak tutup, akranlarıyla güvenli ortamlar sunmak ve birebir ortak etkileşimi kuvvetlendirmek daha pratik ve doğal bir yaklaşım olacaktır. Bu çocuklar duyguları tanıma, empati kurma,soyut düşünme gibi gelişim özelliklerinden yoksundur. Çocuklarımızın özelliklerini iyi tanıyıp ona göre yol alalım. Dünyayı onlara uyarlamaya çalışalım, onları dünyaya değil.Duygu Gelişimi / Eğitimde karakter Etkisi Otizmli çocuklar duyguları hisseder yaşar ama tanımlayamaz. Çünkü duygular içsel bir süreçtir. Çocuk, bütün duygulara sahiptir ama hangisi mutluluk, hangisi mutsuzluk,hangisi şaşkınlık hangisi kızgınlık, bilemez. Dolayısıyla ne olunca mutlu oluruz, oyuncağın bozulunca nasıl hissedersin sorularına içten güdülenerek cevap veremez. Eğitmenlere ve ebeveynlere önerim; Çocuğunuzu iyi tanıyın, farklı yönlerini iyi bilin. Potansiyelini keşfedin. (Çok zaman alsa bile) Hiçbir zaman yapamayacağı ya da yapsa bile hayatına fayda sağlamayacak ezber şeyler öğretmeyin. Altına yapan bir çocuğa akademik eğitim verilmez. Önkoşul becerilerini yapamayan bir çocukla kitap/ kart çalışması yapılmaz... Bazı çiçek güneş sever, bazısı sevmez. Bazı çiçek her gün su ister, bazısı ayda bir. Bazı çiçek sıcak sever, bazısı sevmez. Lütfen özel çocuklarınızı kırarak bir şeyler öğretmeye çalışmayın. Kırarsanız kendini kapatır ve hırçınlaşır. Disiplin şart ama kırmadan, dökmeden, ses yükseltmeden. Size kolaylıklar ve hırsdan arınmış gerçek başarılar dilerim.