Otizm Spektrum Bozukluğu: Sık Karşılaşılan Yanılgılar ve Ayırıcı Tanı Süreci
Yazar Ceyda Doğan Ülker • 7 Ekim 2024 • Yorumlar:
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sadece konuşma gecikmesi, göz teması kuramama ya da stereotipik hareketlerle sınırlı olmayan, çok daha geniş bir klinik yelpazeye sahip nörogelişimsel bir bozukluktur.. Birçok ebeveyn, bu yüzeysel belirtiler üzerinden hızlıca otizm teşhisi koymaya eğilimlidir veya durumu göz ardı etmektedir. Bu durum, genellikle erken çocukluk döneminde belirti vermeye başlar ve sosyal, iletişimsel, bilişsel becerilerde farklılıklara yol açar. Ancak, pek çok durumda OSB tanısı koyarken yalnızca belirli semptomların varlığına odaklanmak yanlış olabilir. Bu sebeple, ayırıcı tanılar sürecin kritik bir parçasıdır. Bu makalede, OSB’nin ayırıcı tanılarını ve sıkça karıştırılan durumları ele alacağız.
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), sıklıkla DEHB, OKB, üstün yetenek veya zihinsel yetersizlik gibi diğer nörogelişimsel bozukluklarla birlikte de görülebilir. Bu nedenle, her çocuğun bireysel özellikleri dikkatlice değerlendirilerek bu bozuklukların birbiriyle örtüşen belirtileri ayırt edilmelidir.
1. Dil Gecikmesi ve İletişim Bozuklukları
Dil gecikmesi, otizmde sık karşılaşılan bir durum olmakla birlikte, dil gecikmesi yaşayan her çocuk otizmli değildir. Dil bozukluğu olan çocuklar, genellikle diğer iletişim yollarını (jestler, mimikler vb.) kullanarak etkileşimde bulunabilirler. OSB’de ise bu becerilerde de sınırlılıklar görülür. Bu nedenle dil gecikmesi yaşayan bir çocuğun aynı zamanda sosyal etkileşim ve sembolik oyun becerileri de değerlendirilmelidir.
2. Sosyal Kaygı Bozukluğu (SKB)
Sosyal kaygı bozukluğu olan çocuklar da göz teması kurmaktan kaçınabilir, sosyal ortamlarda geri çekilebilir ve rahat hissetmedikleri durumlarda stereotipik davranışlar gösterebilirler. Ancak, bu çocuklar genellikle normal sosyal ilişkiler kurma arzusu gösterirler ve rahat oldukları durumlarda sosyal iletişim becerileri normal seviyelerde olabilir. OSB’de ise sosyal etkileşimde genel bir yetersizlik, empati kurmada zorluk ve akran ilişkilerinde belirgin zorluklar gözlemlenir.
3. Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB)
DEHB tanısı konmuş çocuklar da sosyal ilişkilerde sorunlar yaşayabilir, dikkat süreleri kısa olabilir ve stereotipik hareketler gösterebilirler. Ancak bu çocuklarda OSB’de olduğu gibi belirli sosyal kısıtlamalar ve tekrarlayıcı davranış kalıpları sürekli değildir. DEHB’li çocuklar sosyal etkileşim isteği gösterirler ve genellikle etkileşim kurma yetenekleri OSB’ye göre daha gelişkindir.
4. Özgül Öğrenme Güçlüğü (Dyslexia, Dyscalculia vb.)
Öğrenme güçlükleri olan çocuklar, özellikle akademik başarılarında yaşadıkları zorluklar nedeniyle sosyal gerileme yaşayabilirler. Bu çocuklar da stereotipik hareketler veya sosyal geri çekilme gösterebilir, ancak öğrenme güçlükleri OSB’den farklı olarak, temel bilişsel ve dil gelişiminde belirgin bir yetersizlik olmaksızın gerçekleşir.
5. Zihinsel Yetersizlik (Mental Retardasyon)
Zihinsel yetersizlik ile otizm spektrumu arasında bazı kesişimler olabilse de, zihinsel yetersizlikte bireylerin sosyal etkileşimleri genel olarak yaşıtlarına göre gecikmiş ya da farklı olabilir. OSB’de ise bireyler bilişsel olarak normal veya üstün zekâya sahip olabilir, ancak sosyal etkileşimde yaşadıkları zorluklar zihinsel yetersizlikten bağımsızdır.
6. Üstün Zekâ ve Sosyal Zorluklar
Üstün zekâlı çocuklar, yaşıtlarına göre farklı düşünce yapıları ve derinlemesine ilgi alanları nedeniyle sosyal olarak geri çekilebilir ya da farklı algılanabilirler. Bu çocuklar bazen OSB ile karıştırılabilir, çünkü özel ilgi alanlarına aşırı odaklanma ve sosyal ilişkilerdeki zorlanmalar iki durum arasında benzerlik yaratır. Ancak, üstün zekâlı çocuklar sosyal becerilerini geliştirdiklerinde bu sorunlar ortadan kalkabilirken, OSB’li çocuklarda sosyal zorluklar daha kalıcıdır.
7. Takıntılı-Kompulsif Bozukluk (OKB)
OKB’de bireyler tekrarlayıcı düşünceler ve davranışlar sergileyebilirler. Bu da OSB’nin tekrarlayıcı davranışları ile karıştırılabilir. Ancak OSB’deki tekrarlayıcı davranışlar genellikle dış uyaranlardan kaynaklanmaz, içsel bir ihtiyacı karşılar ve belirli bir ritüele dayanmaz. OKB’de ise davranışlar belirli bir rahatsızlık hissini azaltmaya yöneliktir ve bu davranışlar genellikle birey tarafından bilinçli olarak kontrol edilir.
8. Gelişimsel Koordinasyon Bozukluğu
OSB’li çocuklarda sıkça gözlemlenen motor becerilerde zayıflık, gelişimsel koordinasyon bozukluğu ile karıştırılabilir. Ancak gelişimsel koordinasyon bozukluğu sadece motor becerilerle sınırlı olup, sosyal iletişim ya da bilişsel becerilerde belirgin bir farklılık yaratmaz.
9. Duyusal İşleme Bozuklukları
OSB’li bireylerde sıklıkla duyusal hassasiyetler ya da aşırı duyarlılık gözlemlenir. Örneğin, belirli seslere, dokulara ya da ışıklara karşı aşırı tepki verebilirler. Ancak, bu tür duyusal bozukluklar OSB’nin bir belirtisi olmakla birlikte, tek başına duyusal işleme bozukluğu OSB tanısı için yeterli değildir. Duyusal işleme bozukluğu olan çocuklarda sosyal iletişim bozuklukları görülmeyebilir.
10. Ayırıcı Tanı Sürecinin Önemi
Otizm Spektrum Bozukluğu, geniş bir yelpazeye sahip olduğu için, ayırıcı tanı süreci oldukça önemlidir. Her çocuk benzersizdir ve birden fazla nörogelişimsel bozukluğa sahip olabilir. Bu nedenle, çocukların gelişimsel değerlendirmeleri çok boyutlu bir yaklaşımla yapılmalıdır. Uzmanların, sadece belirli semptomlara odaklanmadan, çocuğun genel gelişimini, sosyal etkileşim becerilerini, bilişsel yeteneklerini ve diğer davranış kalıplarını değerlendirmesi gereklidir.
Sonuç:
Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB), yaygın olarak göz teması kurmama, konuşma gecikmesi ya da tekrarlayıcı hareketler gibi belirtilerle ilişkilendirilir. Ancak bu belirtiler tek başına OSB için kesin bir tanı oluşturmamaktadır. Ayırıcı tanı süreçleriyle, OSB’nin benzer semptomlar gösteren diğer nörogelişimsel bozukluklarla karıştırılmaması için dikkatli değerlendirmeler yapılmalıdır. Özellikle dil gecikmesi, sosyal kaygı bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) gibi durumlar ayırt edilmelidir. Doğru bir değerlendirme ile bu çocukların ihtiyaçlarına uygun müdahaleler gerçekleştirilebilir.
Uzm. Ceyda Doğan Ülker