Oyun Terapisi Yoluyla Çocuklarda Öfke ve Saldırganlıkla Mücadele
Yazar Mücahit Emin Türk • 10 Mayıs 2024 • Yorumlar:
Çocukluk Duygularını Yönetmede Oyunun Terapötik Gücünü Ortaya Çıkarmak
İnsan duygularının karmaşık yapısında, öfke ve saldırganlık genellikle hem ebeveynler hem de terapistler için önemli zorluklar teşkil eder. Bu duygular, sağlıklı olarak ele laınamadığı takdirde gelişim yolculuğunda birtakım aksamalara sebep olabilmektedir. Sosyal etkileşimlerini, akademik performanslarını ve genel refahlarını etkileyebilir. Oyun terapisi, çocukların bu yoğun duyguları ifade etmeleri, anlamaları ve yönetmeleri için yaratıcı ve etkili bir yol sunarak çocuklara öfkelerini kontrol etmeleri için destek olmayı amaçlamaktadır.
Çocuklarda Öfke ve Saldırganlığı Anlamak
Öfke ve saldırganlık, yaşam boyu bütün insanlar tarafından deneyimlenen doğal duygulardır, ancak gelişimsel aşamalar esnasında çocuklarda farklı bir şekilde ortaya çıkabilirler. Yaşanan olayları ve durumları çocukların zihninde nasıl canlandırdığını tam olarak bilemeyiz. Dışardan (yetişkinler tarafından) gayet normal olarak adlandırabileceğimiz bir yaşantı çocukların yeni gelişmeye başlayan dünyasında farklı yerlere dokunuyor olabilir. Çocuklarda öfke genellikle hayal kırıklığı, özerkliğe yönelik algılanan tehditler veya karşılanmamış ihtiyaçlardan kaynaklanırken, çocuklarda saldırganlık ise bu öfkenin fiziksel veya sözlü eylemlerle ortaya çıkan davranışsal bir ifadesi olabilmektedir. Bu duygusal tepkiler özünde olumsuz değildir; daha ziyade çocuğun karmaşık duygular veya durumlarla başa çıkma çabasını bize göstermektedir. Bunları ortaya çıkmasını sağlıklı olarak kabul ederiz. Bununla birlikte, bu duygular artık çocuğun başedemeyeceği seviyeye geldiğinde veya uygunsuz bir şekilde ifade edildiğinde, çocuğun sosyal ve duygusal gelişimini engellemeye başlayabilir gözüyle bakmaya başlarız.
Çocuklarda öfke ve saldırganlığın kökleri çok yönlü olabilir; biyolojik yatkınlıklar, çevresel etkiler ve öğrenilmiş davranışlardan kaynaklanabilir. Mizaç, aile dinamikleri, akran etkileşimleri ve şiddete maruz kalma gibi faktörler, bir çocuğun bu duyguları nasıl deneyimlediğini ve sergilediğini önemli ölçüde etkileyebilir. Altta yatan nedenleri anlamak, her çocuğun özel ihtiyaçlarını ele alan stratejilere izin verdiğinden etkili müdahale için çok önemlidir.
Oyun Terapisinin Terapötik Temelleri
Oyun terapisi, oyunun çocukların doğal dili olduğu anlayışına dayanır. Çocukların sözel olarak ifade etmekte zorlanabilecekleri duygu ve düşüncelerini ifade edebilecekleri güvenli ve yapılandırılmış bir ortam sağlar. Oyunun sembolik dili sayesinde çocuklar deneyimleri yeniden yaratabilir, duyguları keşfedebilir ve duygusal iyileşme ve büyümelerine katkıda bulunan farklı sonuçları deneyebilirler.
Oyun terapisinin teorik temelleri, psikodinamik, hümanistik, bilişsel-davranışçı ve bağlanma teorileri de dahil olmak üzere çeşitli psikolojik perspektiflerden unsurlar içerir. Bu farklı temeller, çocuğun bireysel deneyimlerini, iç dünyasını ve gelişimsel ihtiyaçlarını dikkate alan bütünsel bir yaklaşıma katkıda bulunur. Oyun terapisi tek bir alanda çocuklara destek sağlamakla kalmaz, çocukların duygularını regüle etme becerilerine, başetme stratejileri geliştirmelerine, öz saygılarına ve özgüvenlerini sağlamasına da destek olur.
Bu sebeple oyun terapisi genel olarak tek bir hedefe odaklanıp, ordaki meseleyi halletmeye uğraşmaz.
Öfke ve saldırganlık ile oyun terapisine başlayan bir çocuk terapist ile güven bağını kurana kadar hayatın doğal akışında da oynadığı sıradan oyunları oynayarak bağ kurma sürecine decam eder. Terapiste olan güven duygusunu birkaç hafta içerisinde geliştiren çocuk ortamın da aynı güven içerisinde her seans tesis edilmesiyle birlikte kendi iç dünyasını yansıtan oyunları oynamaya başlar. Oyun terapisi sürecinin devamında terapist çocuğun oyunlarından yola çıkarak uygulayacağı yaklaşıma karar verir. Çocuğun ruhsal sisteminde büyük yaralar oluşmadıysa oyun yoluyla çocuğun kendisini iyileştirebileceği ortamı devamını sağlayarak “yaraya pansuman yapar gibi” çocuğun kendisini iyileştirebilmesine alan açabilir. İhtiyaç duyduğu takdirde anne babaya belirli ödevler veya sorumluluklar verebilir.
Oyun Terapisinde Ebeveynlerin ve Bakıcıların Rolü
Duygusal düzenleme yolculuğu terapistin ofisinin sınırları içinde sona ermez; ebeveynlerin ve bakıcıların çok önemli bir rol oynadığı çocuğun günlük çevresine uzanır. Bakımverenlerin terapötik sürece katılımları sadece destekleyici olmakla kalmaz, aynı zamanda çocuğun duygusal gelişimine aktif olarak katkıda bulunur.
Terapötik İşbirliği: Terapistler genellikle ebeveynlere oyun terapisi seanslarından elde ettikleri içgörü ve stratejileri sunarak onları çocuklarının duygusal patlamalarını yapıcı bir şekilde yönetebilecekleri araçlarla donatır. Bu, belirli gerilimi azaltma tekniklerini, etkili sınırlar koyma yollarını veya açık iletişimi teşvik etme yöntemlerini içerebilir.
Modelleme ve Pekiştirme: Ebeveynler sadece bakıcı değil aynı zamanda rol modelidir. Duygularını ifade etme ve yönetme biçimleri çocuklarını önemli ölçüde etkiler. Ebeveynler sakinliği, empatiyi ve yapıcı çatışma çözümünü modelleyerek, oyun terapisinde öğrenilen dersleri pekiştirerek örnek olarak öğretebilirler.
Tutarlı Ortam: Evde tutarlı ve besleyici bir ortam yaratmak, öfke ve saldırganlığı yönetmeyi öğrenen çocuklar için çok önemlidir. Bu, rutinleri sürdürmeyi, net beklentiler sağlamayı ve çocuğun duyulduğunu ve anlaşıldığını hissetmesini sağlamayı içerir. Böyle bir ortam sadece çocuğun duygusal gelişimini desteklemekle kalmaz, aynı zamanda aile birimini de bir bütün olarak güçlendirir.
Oyun terapisi, çocuklarda öfke ve saldırganlık gibi problemlerde oldukça etkili bir terapi çeşididir. Oyun terapisine düzenli devam eden çocuklarda bu konuda ailenin de işbirliği ile hızlı bir biçimde ilerlemeler katedilmektedir.