Özel Öğrenme Güçlüğünün Tespiti ve Değerlendirilmesi
Yazar Gizem Başkılıç Turan • 5 Haziran 2024 • Yorumlar:
SANKO Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikoloğu Gizem Başkılıç Turan, özel öğrenme güçlüğünün değerlendirmesi için en uygun zamanın yıl sonu karne sonuçları olduğunu söyledi.
Turan, 2022-2023 eğitim ve öğretim yılının sonuna gelindiğini ve çocukların karneleri alarak, tatilin tadını çıkarmaya hazırlandıklarını belirterek, “Ailelere her yıl anımsattığımız şeyi yinelemek isterim; çocuk tüm gelişim basamaklarıyla bir bütündür ve sadece karne notları ile değerlendirilmemelidir. Karne sadece çocukların akademik hayatı konusunda rehberlik edecek bir araçtır” dedi.
DOĞRU DEĞERLENDİRME İÇİN ŞARTLARIN EŞİT OLMASI ÖNEMLİDİR
Uzmanların sene sonu karnesini çocuğun öğrenimi açısından değerlendirilecek somut bir veri olarak gördüklerini anımsatan Turan, şöyle devam etti:
“Doğru değerlendirme için çocuğun yaşıtları ile eşit şartlarda eğitim görmüş ve kaliteli eğitim hizmetine ulaşılabilmiş olması önemlidir. Yılın ilk ve ikinci periyodunda alınan eğitimin verimliliği, çocuğumuzun akademik alandaki yeterliliğini ölçmek ve bununla ilgili önlemler alabilmek için en uygun zamandır.”
ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ
Bir sonraki yılı doğru yönetebilmek ve çocuğu bir bütün olarak değerlendirebilmek için ailelerin ve eğitimcilerin çocuk üzerindeki gözlemlerini dikkate alarak çocuğun öğrenme alanının değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Turan şu bilgileri paylaştı.
“Bu noktada kullandığımız ölçme ve değerlendirme araçlarından Özel Öğrenme Güçlüğü Klinik Gözlem (ÖÖG-KG) ve Batarya Testi en çok tercih ettiğimiz yöntemdir.
Özel öğrenme güçlüğü; okul çağında uygun eğitim ve olanakların sağlanmasına rağmen, çocuğun okumayı ve/veya yazmayı öğrenmede zorluklar yaşaması, yavaş okuması, okuma hatalarının fazla olması, yazım yanlışlarının olması ve temel aritmetik sembolleri ve işlemleri öğrenmede ve/veya tanımada zorluk yaşaması ile ortaya çıkan sorunların bütünüdür.
Disleksi, (okuma bozukluğu), disgrafi (yazma bozukluğu), diskalkuli (matematik bozukluğu), bellek, dikkat, sıralama, organizasyon vb. alanlar ise özel öğrenme güçlüğünde değerlendirme yapılan sınıflandırmalar arasındadır.”
Yapılan araştırmalarda özel öğrenme güçlüğünün nörolojik temelli, genetik ve doğum öncesi/sonrası faktörler göz önünde bulundurulduğunda toplumda yüzde 5-15 aralığında görüldüğünü bildiren Turan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dikkat eksikliği ve hiperaktivite (Hiperaktivite, çocukluk çağında en yaygın görülen psikiyatrik bozukluktur. Hiperaktif çocuklar; yerinde duramayan, aşırı derecede hareketli, aceleci ve bulunduğu ortamdaki akranlarına oranla duygusal ve fiziksel olarak aşırı davranışlar göstermeleri ile ön plana çıkar) bozukluğu ile duygu durum bozuklukları sürece eşlik eden tanı kriterleridir.
Klinik değerlendirmede amaç; çocuğun yaşadığı problemlerin gerçekten öğrenme güçlüğünden kaynaklı olup olmadığının belirlenmesidir. Kapsamlı bir zihinsel değerlendirme testi ile zeka düzeyinin belirlenmesi ve yaşadığı akademik sorunların zihinsel yetersizlikten kaynaklandığının saptanması önceliklidir.”
Turan, SANKO Üniversitesi Hastanesi’ndeki uygulamaları şöyle özetledi:
“SANKO Üniversitesi Hastanesi’nde uygulamış olduğumuz ÖÖG-KG Bataryası; okuma, yazma, ve temel matematik becerilerini değerlendiren alt testler ile öğrenme güçlüğünde sıklıkla rastlanan görsel algılama, sıralama ve ardışıklık, sağ sol ayırt etme, saat çizme, lateralizasyon (vücuttaki sağ - sol arasındaki fark / bir yapı ya da fonksiyonun bir tarafta daha fazla ortaya çıkması) ve ince motor becerilerdeki bozukluk ve sorun alanlarını değerlendiren alt testlerden oluşmakta, Matematik Okuma Yazma Değerlendirme Ölçeği (MOYA) ile bu değerlendirme daha kapsamlı bir şekilde desteklenmektedir. Klinik gözlem ve doğru değerlendirme ile belirlenen süreç ihmal edilmemeli, ebeveyn ve öğretmen gözlemleri ile bir uzmana mutlaka yönlendirilmelidir.”