Pandemi Sürecine Eleştirel Bir Bakış
Yazar Selin Banu Özcan • Psikolog • 7 Temmuz 2022 • Yorumlar:
Merhaba,
Hadi bugün birlikte içinde bulunduğumuz süreç hakkında düşünelim. Bir önceki yazımda da belirttiğim gibi Covid-19 pandemisi hepimizin hayatının merkezinde konumlanan bir gerçeklik oldu. Aynı gerçekliğin içinde her birimiz farklı deneyimler yaşamaktayız. 8 aylık süre zarfında ki kısıtlamalar, karantina süreci hepimize daha önce yaşamadığımız deneyimler ve duygular yaşattı. Bazılarımızda çeşitli farkındalıklar oluşurken, bazılarımızda dibe çöküşlere neden oldu. Kimileri
için özlem duygusu bir kelime olmanın dışına çıkıp anlam buldu, kimileri özlem duyduklarına kavuştu.Her birimizin hayatı salgın öncesi ve salgın sonrası olarak ikiye ayrıldı. Bir noktada hayata bakış açısı ve yaşama amacı değişenler oldu. Bu konuya iki farklı açıdan bakılabilir.
Şimdi, zihnimizde bir Ahmet Bey canlandıralım. Ahmet Bey 45 yaşında. Evli ve bir oğlu var. Kendisini hayatı boyunca ailesine adamış, eşinin ve çocuğunun rahat bir hayat yaşaması için
mücadele etmiş; yeri geldiğinde çift vardiya çalışmış, sabah erken saatlerde evden çıkıp akşam geç saatlerde eve dönmüş, evini geçindirmek ve çocuğunu okutabilmek için elinden gelenin en iyisini yapmış bir baba. Pandemi sürecinde çalıştığı iş yeri kapandığı için Ahmet Bey günlerini evinde geçirmeye başlamış. Bu sayede, Ahmet Bey ile ailesinin yıllar sonra bir arada vakit geçirebilecekleri zamanları oluşmuştur. Ahmet Bey bu zamana kadar çok iyi bir baba, eş olduğunu düşünmektedir. Çünkü yıllarca ailesi için yaşamış, onlar için çalışmıştır. Başlarda evde kalmak Ahmet Bey’e ve ailesine iyi gelse de zamanla aralarında çatışmalar çıkmaya başlamıştır ve bu problemler gün geçtikçe artmıştır. Görünenin aksine, yıllar içinde ne Ahmet Bey ailesini, ne de ailesi Ahmet Bey’i tanıyamamıştır. Ahmet Bey ailesinin fiziksel ihtiyaçlarını karşılarken duygusal ihtiyaçlarının da olduğunun farkına varamamıştır. Bundan dolayı ailede duygusal yönden kopukluklar oluşmuştur. Aile üyeleri ve Ahmet Bey’in birbirlerinden beklentileri çok farklı olduğu için birbirlerini anlama noktasında da problemler yaşamaya başlamışlardır ve ortaya bir haklılık savaşı çıkmıştır. Yaşanılan olayların sonucunda Ahmet Bey derin bir üzüntü duymuş, içine kapanmış ve iletişim kurmamaya başlamıştır. Bu süreçte, Ahmet Bey’in aklında tek bir soru vardır; ben bu zamana kadar ne için yaşadım? Artık Ahmet Bey için yaşadığı hayatın hiçbir anlamı kalmamıştır. Pandemi işini, ailesini elinden almış, onu yapayalnız bırakmıştır.
Şimdi, bir de zihnimizde Feride Hanım canlandıralım. Feride Hanım 48 yaşında, evli ve 2 çocuğu var. 21 yaşında evlenmiş, 22’sinde anne olmuş, evlendiğinden beri her gün çalışan ve eşiyle beraber hayat mücadelesi veren bir kadın. Evinin geçimini
sağlayabilmek, ailesine yardımcı olabilmek için emzirdiği bebeğini sütten kesip annesine emanet ederek işe başlamış, ikinci bebeğini ise kreşlerde büyütmüştür. Hayatı hep yaşam mücadelesiyle geçmiş ve çocukları büyürken onların yanında olamamasının yükü omuzlarında kalmıştır. Pandemi döneminde çalıştığı kurum uzaktan çalışma sistemine geçtiği için eşi, kendisi ve çocukları yıllar sonra ilk kez evde bir arada uzunca vakit geçirme fırsatı bulmuştur. Aile bireylerine başlarda çok keyifli gelen bu durum, zaman geçtikçe çatışmaların olduğu ve kırgınlıkların ortaya çıktığı bir süreç haline gelmiştir. Lakin her kırgınlığın sonunda aile bireyleri birbirlerine kendilerini daha iyi ifade etmeye başlamışlardır. Aynı evin içinde yıllar boyunca birbirlerine yabancı gibi, kendi içlerinde, kapalı kutu olarak yaşadıklarını fark etmişler ve bu süreçte birbirlerini tanımaya fırsat vermişlerdir. Yıllar içinde oluşan boşlukları doldurmaya, kendi yaralarını sarmaya başlamışlardır ve şimdiye kadar oluşan buzlar erimeye, koyulan sınırlar geçilmeye başlamıştır. Feride Hanım’ın yıllarca içinde oluşturduğu duygusal boşluk dolmaya başlamıştır. Çocuklarıyla sıcak ve sevgi dolu bir bağ kurabildiğini fark etmiştir. Bu sürecin içinde özlem duydukları aile ortamına kavuşmuşlardır. Pandemi dönemi Feride Hanım için yaşamının anlamını keşfettiği, sadece çalışarak hayatın geçmemesi gerektiğini, ailenin ve kendi içsel doyumunun daha önemli olduğunu fark ettiği bir dönem olmuştur. Bundan sonraki hayatını bu farkındalık üstüne temellendirerek geçirmeye odaklanmıştır.
Evet, iki farklı hayat, iki farklı hikaye... Yine de her birimizin cevaplaması gereken bir soru var. Pandemi süreci bizim için bir farkındalık mı yoksa bir dibe çöküş mü? Hepimiz Ahmet Bey, Mehmet Bey, Feride Hanım, Aydan Hanımız. Hepimizin hayatında inişler, çıkışlar, bitişler, başlangıçlar, zorluklar, kolaylıklar var. Hepimiz bu dünyadayız ve buraya bir geliş amacımız var. Zamanımız kısıtlı ve yapılacak çok şey var. Hayatımızda dalgalanmalar olabilir, sert düşüşler yaşayabilir, hızlı yükselişler görebiliriz. Asıl olan yaşadıklarımızdan öğrendiklerimiz ile gerektiğinde ayağa kalkmak ve yaşamaya devam etmek. Hey, sen, evet sen sevgili okurum. Kimsin, nerdesin, kaç yaşındasın, en önemlisi nasılsın; bilmiyorum. Her neredeysen, kimsen haydi kalk topla kendini. Kendin için ve dünya için yapacak çok şeyin var.
Sevgiyle kalın,