Pandemide Çocuk Olmak
Yazar Zeynep Çetintaş • Çocuk Gelişimi • 24 Eylül 2020 • Yorumlar:
‘Ben bir virüsüm. Bu ara tüm dünya benden bahsediyor. Sen de benim adımı duymuş olmalısın öyle değil mi? Grip ve soğuk algınlığın da yaşadıklarına çok benzerim. Temiz yerleri hiç sevmem. Su ve bol sabun ile ellerini yıkarsan hemen oradan giderim. İyi ki doğdun şarkısını iki kere söyleyerek ellerini yıkadığında senden koşarak uzaklaşırım.” gibi bir metin ile virüsü bize anlatsalardı, bir de bu metni kuklaları konuşturarak anlatsalardı bu kadar tedirgin olur muyduk? Ya da tam tersi cesaretlenip, onunla baş edebileceğimizi mi düşünürdük? Bizler için basit bir anlatım olsa da soyut döneme geçmemiş yaşta ki (7 yaş öncesi) çocuklar için muazzam. Çünkü bu yaş dönemi çocuklar, yalnızca beş duyu organıyla algılayabildiği kadarını anlar.
Bilim insanları dahi Covid-19’a ilişkin pek çok bilgi eksikliği yaşıyorken, yetişkinler olarak bizler de tedirgin ve endişeliyken, çocukların ne zaman biteceği belli olmayan bu süreçte endişe duymaları olağan bir durumdur. Bu süreçte; Salgın hakkında ‘endişe duyan’ çocuklarla kuracağınız sağlıklı iletişim, çocuğunuzun kaç yaşında olduğuna bağlıdır. Okul öncesi çağında ki (0-6 yaş) çocuklar, ebeveynlerinden duydukları en ufak bir olaydan, ebeveynlerinin korku dolu ruh hallerinden ve ebeveynlerinin arkadaşlarıyla yaptığı endişeli konuşmalardan yüksek oranda etkilenirler. 11-18 yaş arasında ki gençler ise kendi akran bilgi ağlarına sahip olmaları, sosyal medya ve haber kaynaklarına ulaşabilir olmaları nedeniyle; salgın hakkında 0-6 yaş çocuklardan daha gerçekçi bir bakış açısına sahiptirler. Bu nedenle; Virüs hakkında konuşurken 5 yaş çocuğuna 'yakında her şey iyi olacak' dediğinizde umutlanırken, 14 yaşında bir gence 'yakında her şey iyi olacak' dediğinizde 'iyi olup olmayacağımızı nereden biliyorsun? Virüsün ne zaman biteceğini kimse bilmiyor' diyerek, gerçekçi ve mantıksal geri dönütler verebilir. Bu nedenlerle; mümkün olduğunca çocukları medyanın dışında tutarak, verimli ve yararlı ilgi alanlarına doğru yöneltmek bu süreçten daha az hasarla çıkmaları açısından önem taşır. Burada da pozitif aile içi iletişimin olanaklarından yararlanılmalı.
Virüsün çocuklarımızı etkileyip etkilemeyeceğini hiçbirimiz bilmiyoruz, ancak konu hakkında komplo teorileri üretmek yerine, iyimser olmak, çocukları gereksiz yerine endişelendirmekten daha iyidir. ‘İyimser tutum sadece çocukları sakinleştirmekle kalmamakla birlikte; aynı zamanda onları ruhsal anlamda da güçlendirecektir’’. Çocuklara günlük hayatlarında uygulayabilecekleri pratik tavsiyeler vermek, hem enfeksiyona yakalanma risklerini azaltacak, hem de onlara kendilerini ve ailelelerini virüsten korumak için ‘çareleri olduğunu ve durumu kontrol edebilecek güce sahip olduklarını hissetirecektir."
Salgın süreci ile sağlıklı baş etmede en etkili yöntemin; Korona gündemi yerine, kendi aile içi gündemimizi oluşturmak olduğunu unutmayalım….