Panik Atağı Anlamak
Yazar Harun Aysever • Psikolog • 20 Eylül 2020 • Yorumlar:
Eyvah! “Kalp krizi geçiriyorum… nefesim kesiliyor, bayılacak gibi hissediyorum, göğsümde bir ağırlık hissediyorum, kalbim ağzımdan çıkacak gibi hissediyorum, sanırım aklımı kaçıracağım” Bu tür yakınmaları genellikle hayatımızın bir evresinde yaşamış ya da yakın çevremizden birinde duymuşuzdur. Çağımızda sıklıkla karşılaştığımız genellikle 20-35 yaş arasında erkeklerde daha sık görülen ruhsal bir problem, panik atak ya da panik bozukluk. Peki gerçekten yaşadığımız problemin adını ve ne olduğunu biliyor muyuz? Panik atağın en belirgin özelliği hiçbir neden yokken bir anda ortaya çıkması ve kimi zaman tekrarlayan, insanı çileden çıkaran elini ayağını bağlayan yoğun korku ve sıkıntı dolu anların yaşandığı nöbetlerdir. Yaşayanların neredeyse tamamının “kriz geçiriyor olmalıyım” şeklinde ifade ettiği korku ve sıkıntı nöbetleri panik atak olarak adlandırmaktayız. Aniden ortaya çıkmasının yanında şiddetini giderek arttırarak devam eden ortalama 10 ile 30 dakika (kimi zaman bu süre 1 saat) boyunca devam edip azalarak ortadan kalkar. Peki Panik Bozukluk ne oluyor? Panik atak şeklinde de ifade edilebilen ancak kişinin, bir defa panik atak geçirmesinin ardından başka atak geçirebileceği kaygısı yaşamasına ilişkin beklenti kaygısı yaşamasıdır. Bir diğer ifade ile kişinin panik atak geçirip “kalp krizi geçirme, ölme, kontrolünü kaybetme, felç olma” gibi olumsuz sonuçlarla karşılaşabileceği inancına kapılıp sürekli kaygı duymasıdır. Bunun yanı sıra Panik atağı olan kişiye nazaran panik bozukluğu olan kişilerde işlev bozukluğu da görülmektedir. Kişi panik atak geçirme korku ve sıkıntısı ile “işe, spora, ev işi yapmaya, uyumaya çekinmesi, yanında sürekli ilaç ya da su taşıması” gibi davranışlarda buluna bilmektedir. Unutulmaması gerekir ki panik atak bir belirti olup, panik bozukluk bir tanıdır. Panik atak yaşayan herkesin panik bozukluk tanısı konulmayacağı gibi yaşanılan panik ataklar farklı ruhsal problemlerden kaynaklıda kendini göstermesi mümkündür. Fakat panik bozukluğu olan kişinin ise tekrarlayan ve kişiyi dehşet ve korkuya sürükleyen panik atakları görülmektedir. Panik atak ve panik bozukluğa örnek bir vaka ile değinmek isterim.
Danışan K. 38 yaşında, evli ve bir çocuk babası bir adamdır. Mesleğinde başarılı olmasına karşın K. yaşamında 2 yıldır panik atağın neden olduğu zorlu durumlar ile mücadele etmekteydi. Danışan K. ilk panik atağını bundan 2 yıl önce şehirlerarası otobüs yolculuğunda yaşamış. Hatırladığı anlar ise “koltuğumu yolculuk boyunca uyuya bilmek adına geriye doğru yaslamaya çalışırken ön taraflardan sürekli gelen ağlama seslerini duyduğumu ve ardından o dehşet anlarını yaşadığımı hatırlıyorum” şeklindeydi. Yaşadığı durumun ne olduğuna anlam veremeden öleceğine inanıyordu. Koltuğu geriye doğru yaslıya bilmek için arkasını döndüğünü ve aniden bir baş dönmesi yaşayarak, kalp krizi geçiriyor hissiyatı ile nefes almakta zorlanmış, soğuk terler atarak, dehşet dolu anlar yaşamış, otobüsü durdurarak dışarı çıkma eğilimi göstermiştir. Son zamanlarda geçirdiği birkaç panik atağında hastaneye başvurmuş. Bunun yanı sıra panik atakları yaşadığı süre boyunca her an bir panik atak yaşayıp, ilk yaşadığı dehşet ve korkuları yaşar mıyım düşüncesinden kurtulamıyor, yoğun kaygı yaşıyordu. Aynı zamanda Danışan K. panik atak yaşamaktan korkup tedirgin olduğu için günlük hayatta yerine getirmesi gereken durumlardan kaçınma eğilimi gösteriyordu.
Danışan K’nın yaşamış olduğu panik atağı belki de yaşamış ya da yaşayan birinden bu olaya benzer bir durumu duşmuş olmamız muhtemeldir. Peki panik atağın nasıl ortaya çıktığı, panik bozukluğun hangi aşamada gerçekleştiğini anlayabilmek için şu sıraları ele almak yararlı olacaktır. İlk atağın başlaması; ortada bilinen hiçbir neden yokken aniden başlayan nefes darlığı, kalp krizi geçiriyor hissiyatı, göğüste bir ağrı, nefes alışverişte zorluk, titreme, üşüme, bulantı, baş dönmesi ve ölecekmiş hissiyatı ile kişiyi dehşete düşüren bir andır. Kişi yakınları tarafından kalp krizi geçiriyor düşüncesi ile ya da kişinin kendisi kalp krizi geçiriyor düşüncesi ile hastaneye gider. Kişi o an “kalp krizi geçirme, ölme, felç olma” gibi düşüncelerini yaşar. Yaşanan atakların tekrarlanması: Kişinin yaşamış olduğu atağın geçmesinin ardında kısa bir süre rahatlama yaşar. Ancak ardından yeniden yaşamış olduğu dehşet ve korkuları yeniden kendini gösterir. Her defasında hastaneye gidip yeniden muayene olma iteği içinde olup kalbinde ya da beyninde bir problemin olduğu düşüncesi baş gösterir. Beklenti kaygısı içinde girme; kişinim ataklar yaşamasından dolayı, eve gelecek misafiri bekler gibi panik atağın geleceğini beklemeye başlar. Panik atağın hiç beklenmedik durum ve zamanlarda gerçekleşmesi, beklenti kaygısının daha fazla artmasına neden olmaktadır. Davranışları değiştirme; kişi atakların gerçekleşmesi ve ataklar sırasında olabilecek felaketleri önemek düşüncesiyle bir takım önemler almaya başlar. Bunlar eğer kontrolümü kaybedersem kendime zarar vermemek için keskin, kırılacak ya da sivri eşyaları ortadan kaldırma davranışı gösterebilir. Bunun yanı sıra kişi eğer sokakta yürürken ya da otobüsteyken bir atak geçirirsem baygın halde eşyalarımı birinin çalmaması adına özel eşyaları yanına almamaya başlar. Hatta ataklar o kadar dehşet ve korku yaşatır ki kişi, oturacağı evin hastaneye yakın olmasını, iş yerinin eczana ya da hastane yakın olmasını isteyip evini ya da işini değiştirebilir.
Panik atağın tedavisi var mı? Evet panik atağın/bozukluğun tedavisi mümkündür. Tedavi tıbbi yani ilaçlı tedavi ile bilişsel davranışsal terapi ile mümkündür. Yaşanılan atağın düzeyine göre ilaç, ilaç ve terapi ya da sadece terapi ile bu süreç ortadan kaldırılabilir. İlaçlı tedavi bilindiği üzere psikiyatristler tarafından kişinin durumu değerlendirilip uygun görülen dozda ilaçların verilmesidir. Terapi ise ilaçlı olmayan uzman psikologlarca, olumsuz otomatik düşüncelerin düzeltilmesinde, atak hakkındaki yanlış bilgi ve inanışlarının düzeltilmesi ve baş edebilmesinde yardımcı olunmaktadır. Panik atak/bozuklukta unutulmaması gereken başlıca bilgiler ise; Panik atak sizi kesinlikle ölüme, felç bırakmaya yol açan bir problem değildir. Doktor kontrolü dışında, yakın çevrenizden duyduğunuz ya da araştırdığınız ilaçları alıp size iyi gelmesi düşüncesiyle kullanmayınız. Atakları bastırmada farklı yöntemlere (alkol, Madde vb.) başvurmayınız. Kendiliğinden geçer düşüncesine kapılıp zaman kaybetmeden doktorunuza ya da psikoloğunuza başvurunuz.