Panik Atak Nedir? Panik Atak Tedavisi Mümkün Mü?
Yazar Ezgi Kılavuzoğlu • Psikolog • 16 Nisan 2021 • Yorumlar:
Panik ataklar aniden, beklenmedik bir şekilde başlayan ve hızla şiddetlenen, çoğu zaman şiddetli bir tehlike hissi veya sonunun geldiği düşüncesinin eşlik ettiği bir başlangıcı ve sonu olan yoğun bir korku veya sıkıntı olarak tanımlanabilmektedir. Çoğu zaman tek başına değil,
birçok başka psikolojik bozukluğa eşlik edecek şekilde insan yaşamının işlevselliğini neredeyse tamamen bozacak etkiye sahiptir. Panik atak aniden başlar, giderek şiddetlenir, birkaç dakika içinde şiddeti en üst düzeye çıkar, çoğu zaman 10-30 dakika devam ettikten sonra kendiliğinden geçer.
Panik ataklar, kişinin iş, aile, sosyal ilişkiler, romantik ilişkiler, okul gibi birçok alanında işlevselliğinde ciddi bozulmalara sebep olur. Kişi sürekli tekrarlayan panik ataklar yaşamasının ardından, sürekli kaygısına ek olarak panik atak yaşama kaygısını da duyumsamaya başlar. Bu durum panik atağın kısır döngü halini alması ile sonuçlanır. Panik ataklar beraberinde “kaçınma davranışları” adını verdiğimiz durumu getirir, kişi panik atak yaşama kaygısı ile belli durumlar, kişiler, ortamlar, mekanlardan sürekli olarak kaçınır. Panik atak yaşama riskini en aza indirmek için başvurulan bu kaçınma (uzak durma) yöntemi masum gibi gözükse de kişinin olağan hayat akışını ciddi anlamda sekteye uğratır.
Uzun süre kişinin yaşamında devam eden panik atakların varlığı ek olarak birçok ruhsal problemi de beraberinde getirir. Uzun süredir devam eden ataklar neticesinde kişi; hayattan zevk alamama, yeme düzeninde bozulmalar (normalinden az ya da aşırı yeme), uyku düzeninde bozulmalar (normalinden az uyku veya yataktan çıkamama hali), motivasyon kaybı, umutsuzluk düşünceleri ile boğuşma hali, ağlama ve öfke nöbetleri gibi depresif durumlar yaşamaya başlar. Panik atakların varlığı bu depresif belirtilere yol açtığı gibi, depresif belirtilerin şiddeti panik atakları da arttırıcı etki yapar. En nihayetinde panik atak hastası için hayat yaşanılamaz bir hale gelir.
PANİK ATAK BELİRTİLERİ
Otomatik Uyarılma Belirtileri
1. Çarpıntı, kalp atımlarında hızlanma
2. Terleme
3. Titreme, sarsıntı
4. Ağız kuruluğu
Göğüs ve Karın Belirtileri
5. Nefes almada güçlük
6. Boğulma hissi
7. Göğüslerde ağrı ya da baskı
8. Bunaltı veya karında rahatsızlık
Zihinle İlgili Belirtiler
9. Sersemlik, baş dönmesi, bayılma hissi, dengesizlik
10. Derealizasyon, depersonalizasyon
11. Kontrolü yitirme, çıldırma, kendinden geçme korkusu
12. Ölüm Korkusu
Genel Belirtiler
13. Sıcak ya da soğuk basması
14. Uyuşma
PANİK BOZUKLUĞU NEDİR?
Beklenmedik şekilde ortaya çıkan, tekrarlayıcı panik atakları nedeni ile ataklar arasındaki zamanlarda da panik atakların yaşanılacağına dair sürekli bir korku-kaygı duyma, panik atakların “kalp krizi geçirme”, “çıldırma, kontrolünü kaybetme, bayılma”, “felç kalma, ölme” gibi kötü sonuçlara yol açacağına dair sürekli düşünceler sebebi ile üzüntü duyma, ataklar ve olası sonuçlarına karşı önlem olarak kaçınma ve güvenlik önlemleri (okula, işe gitmeme, spor, ev işi yapmama, avm, toplu taşıma araçları, meydanlarda bulunmama, belli yiyecek içeceklerden uzak durma, yanında ilaç, su, yiyecek, ecza araç gereçleri taşıma) gibi davranış değişikliklerinin görüldüğü ruhsal bir bozukluktur.
PANİK BOZUKLUĞU NASIL OLUŞUR?
İlk Atak Başlar; hiçbir geçerli neden olmaksızın aniden başlayan kalpte çarpıntı, ağrı, el ve ayaklarda karıncalanma, uyuşma ve titreme, üşüme ya da ürperme, baş dönmesi, mide bulantısı, bayılma hissi, göz kararması, kusma isteği, terleme, nefes alamama, çarpıntı gibi
belirtiler kişiyi dehşete düşürür. Kişi o an “kalp krizi geçireceğini” veya “felç olacağını” zannederek yoğun bir ölüm korkusu ya da felç olma korkusu yaşar.
Bazı durumlarda da sersemlik, tuhaflık, çevreyi ve çevresindeki insanları tuhaf bir şekilde görme, garip ya da değişik hissetme gibi duyguların ortaya çıkması ile “kontrolünü kaybetme” ya da “çıldırmaya başladığını” düşünerek kendisine ya da çevresine zarar vermekten korkar.
Bu ilk atak neticesinde kişi tıbbi yardım arayışına girer ve özellikle kalp hastalıkları konusunda doktorlara başvurur. Ancak, yapılan tüm tetkikler neticesinde “hiçbir problem yok, stresten olmuş” yanıtını alacaktır ve kendisine sakinleştirici bir iğne yapılım, bir psikolog ile görüşmesi tavsiye edilerek evine gönderilecektir.
Ataklar Tekrarlıyor;
Hasta ilk ataktan sonra yeniden panik atak yaşar ve aynı dehşet duyguları ortaya çıkar. Bu durum sürekli acil servislere taşınması ile sonuçlanır. Hayatında bu durum bir kısır döngü halini alır.
Her seferinde yeni yeni doktorlar denenerek bu durumun sebebi hasta tarafından araştırılmaya çalışılır. Doktorların yaptığı tetkikler aynı neticeyi verdiğinde hasta, doktorları yetersizlikle suçlamaya ve kendisinde var olabilecek, kal, tansiyon, şeker, beyin patolojisi vb. gibi durumları anlayamadıklarını düşünmeye başlar. Bu durum doktor doktor, hastane hastane gezmesine hem maddi hem de manevi kayıplar vermesine sebep olur.
Bazı durumlarda yanlış teşhisler sebebi ile ilaç tedavisine başlayan hasta durumun değişmediğini gördükçe panik bozukluk şiddetlenir.
Beklenti Anksiyetesi Gelişiyor;
Atakların sürekli, ısrarcı bir şekilde yaşanmaya devam etmesi, hastanın sürekli kendisini gergin, korkulu, huzursuz ve endişeli hissetmesine ve bu olumsuz duyguların şiddetlenmesine sebep olur. Hasta sürekli yeni bir atağın geleceği korkusu yaşamaya başlar. Bu duruma beklenti anksiyetesi adı verilir. Bir süreden sonra panik atakların şiddetini ve tekrarını arttırması beklenti anksiyetesi sebebi ile olur.
Yoğun Olumsuz Duygular Yaşanıyor;
Panik ataklar yaşayan hastada duygu durum sürekli olarak endişe, gerginlik, korku, üzüntü ile doludur. Sürekli beklenmedik zamanlarda gelen ve yoğun korkuya sebep olan ataklara maruz kalan kişi için yaşamın işlevselliği bozulur. Kişi hayattan zevk alamaz hale gelir. Bu durumun geçeceğine, iyileşebileceğine dair inancı git gide kaybolmaya başlar.
Davranışlar Değişiyor;
Hastalar bir süre sonra ataklara ve ataklar sırasında oluşabilme ihtimaline inandıkları felaketlere karşı bir dizi önlem alır ve kimi davranışlarını değiştirmeye başlarlar.
Bu “güvenlik önlemleri” arasında en sık rastlanılanlar; atakların gelebileceği yer ve mekanlardan uzak durmak, ataklara sebep olabileceğini düşündükleri yiyecek ve içeceklerden uzak durmak, ataklara karşı evden çıkarken ilaç, alkol vb içip öyle çıkmaktır.
Atakların geleceğine inandıkları birçok yerden uzak kaldıkları gibi dışarı çıkarken yanlarında içi güvenlik ihtiyaçlarını karşılayacak bir sürü araç gereç ile dolu çantalarını alırlar. Olası bir bayılmaya karşı su, tuzlu-tatlı kuru gıdalar, tansiyon aleti, şeker ölçüm aleti, kolonya, olsun diye yakınlarının adres ve telefonlarının bulunduğu uyarıcı kartlar vardır.
Panik atak yaşayacağını düşünen kişi zamanının çocuğunu hastane bahçelerinde veya poliklinik yakınlarında geçirmeye başlar. Tek başına dışarı çıkmayı tercih etmez, olası bir panik durumunda yanında tanıdığı birilerinin olması gerektiğini düşünür.
Atakları sırasında birilerine zarar verme ihtimali olduklarını düşündüklerinden evde kesici aletleri kaldırırlar, atak sırasında kendilerini camdan, balkondan atma ihtimallerini düşünerek demir korkuluklar yaptırırlar.
Bu liste uzayıp gidebilir ancak özetle panik bozukluk hastaları hayatlarını panik ataklarına göre yeniden düzenler ve şekillendirirler. Bu güvenlik önlemleri ve kaçınma davranışları ise panik ataklarının sürmesini kolaylaştırıcı etki yapar.
Panik Bozukluğa Eşlik Eden Psikopatolojik Bozukluklar
Panik bozukluğu sıklıkla diğer anksiyete bozuklukları ve depresyonla birlikte bulunur. Panik bozukluğu hastalarının %35-91’inde majör depresif epizod görülmektedir.
Panik bozukluğu hastalarında, %20 gibi düşük olmayan oranlarda, ciddi bir hastalığı olduğu korkusunun ve bu yöndeki inancı tıbbi olarak onaylatma eğiliminin süreklilik gösterdiği hipokondriyazis görülür.
Panik bozukluğu hastalarında alkolizm görülme oranı %17 bulunmuştur.
Panik Bozukluk Neden Oluşur?
1. Panik Bozukluğu, beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal çalışması sonucu oluşmaktadır.
2. Panik ataklarının bazı bedensel duyumların felaketleştirerek yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı varsayılmaktadır.
Yanlış yorumlanan duyumlar esas olarak, normal anksiyete durumlarında ortaya çıkan baş dönmesi, çarpıntı, nefes alma güçlülüğü gibi bedensel belirtileri içermektedir. Felaketleştirerek yanlış yorumlama, çarpıntıları olması muhtemel bir kalp krizinin, soluk alma güçlüğünü soluksuz kalıp ölmenin bir habercisi olarak görmek gibi, bedensel duyumların gerçekte olduğundan daha tehlikeli algılanması olarak ifade edilmektedir.
Bu görüşe göre, duyumların ortaya çıkışından her zaman da anksiyete soumlu olmamakta, örneğin çok kahve içilmesi ya da basitçe heyecanlanma gibi durumlarda, kişi kendi fizyolojik uyarılmasını yanlış olarak içsel bir tehlikenin işareti şeklinde yorumlayarak panik atağı yaşayabilmektedir.
Panik Bozukluğun Tedavisi Mümkün Müdür?
Panik bozukluk tedavisi mümkün bir psikolojik rahatsızlıktır. Rahatsızlığın tedavisinde bugün etkinliği kanıtlanmış iki tedavi yöntemi bulunmaktadır.
1. İlaç Tedavisi
2. Bilişsel Davranışçı Tedavi
Panik bozukluğunda BDT, panik atakların bedensel duyumların felaketleştirerek yorumlanmasından kaynaklandığını varsayan bilişsel model ve hiperventilasyonun atakların oluşumunda rol oynadığı görüşü birlikte ele alınarak geliştirilmiştir.
Panik bozukluğunda bilişsel terapi, hastanın bedensel belirtilerini, zararsız ve denetlenebilir bir duruma bilişsel olarak yeniden atfetmesi sağlanarak bilişsel yanlış yorumlamaların düzeltilmesi esasına dayanır.
Solunumun denetlenmesinin temel alındığı davranışçı terapide ise, aşırı soluma egzersizleri yaptırılarak, hastada panik atağına benzer belirtilerin ortaya çıkması ve ardından solunumun düzenlenmesi ile bu belirtilerin kaybolması sağlanır. Burada, panik atağı sırasında ortaya çıkan bedensel belirtilerin, kalp krizi geçirme gibi felaketleştirilen durumlardan kaynaklanmadığı, basitçe hiperventilasyonun bir sonucu olduğu yorumu verilmektedir.
Bir sonraki adım ise, panik atakların başlayacağının hissedildiği anda kullanılmak üzere, bir başa çıkma tekniği olarak solunum denetiminin öğretilmesidir.