Panik Atak Nedir?
Yazar Melek Türkmenoğlu Haltmeier • Psikiyatrist • 19 Ekim 2021 • Yorumlar:
Aşağıdaki belirtilerden 4 ünün veya daha fazlasının birden başladığı ve 10 dakika içinde en yüksek seviyeye ulaştığı, yoğun korku ya da rahatsızlık döneminin olmasına panik atak denir. Panik atağın süresi değişkendir. 10_20 dakika veya daha uzun sürebilir.
Çarpıntı, kalp hızında artma olması
Terleme
Titreme ya da sarsılma
Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma durumu
Soluğun kesilmesi
Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkıntı hissi
Bulantı ya da karın ağrısı
Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma
Derealizasyon (gerçekdışılık duyguları) ya da depersonalizasyon(benliğinden ayrılmış olma)
Kontrolünü kaybedeceği ya da çıldıracağı korkusu
Ölüm korkusu
Paresteziler(uyuşma ya da karıncalanma hissetme)
Üşüme ,ürperme ya da ateş basma
Panik Bozukluk Nedir
Tekrarlayıcı beklenmedik Panik Atakları vardır. Ataklar arasındaki zamanlarda başka Panik Ataklarının daha olacağına ilişkin sürekli bir kaygı duyma hali vardır. Panik Ataklarının “kalp krizi geçirip ölme” “kontrolünü yitirip çıldırma” ya da “felç geçirme” gibi kötü sonuçlara yol açabileceği inancıyla sürekli üzüntü duyma hali vardır. Ataklara ve olası kötü sonuçlarına karşı önlem olarak işe gitmeme, spor yapmama, bazı yiyecek ya da içecekleri içmeme, yanında ilaç , su, alkol, çeşitli yiyecekler taşıma gibi bazı davranış değişikliklerinin görüldüğü ruhsal bir rahatsızlıktır.
Panik Bozukluk Nedenleri Nelerdir
Panik Bozukluk nüfusun %1-3’ünde görülür. Kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha fazla görülür. Panik bozukluğunun neden oluştuğuna dair iki bilimsel açıklama vardır.
-
Panik bozukluğu, beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal çalışması sonucu oluşmaktadır.
-
Panik bozukluğu, günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışlarımızın sonucunda ortaya çıkan ve tamamen doğal ve zararsız olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi bedensel belirtilerin hasta tarafından kötü bir hastalığın belirtileri olarak değerlendirilmesi ve bunun sonucunda da “kalp krizi geçiriyorum” , “çıldırıyorum”, “felç olacağım”, “öleceğim” vb gibi yanlış şekillerde yorumlaması ile oluşur.
İlk panik atağı geçiren kişiler; kalp krizi geçirdiğini zannederek yoğun bir ölüm korkusu ya da felç olma korkusu yaşayabilir. Bazen de başında tuhaflık, sersemlik kendisi ya da çevresini garip, değişik hissetme ile ortaya çıkan kontrolünü kaybetmeye ya da çıldırmaya başladığını düşünerek kendisine ya da çevresindekilere bir zarar vermekten korkmaya başlar.
Hastalar genelde büyük bir korku ve endişeyle acil servislere götürülür. EKG, kan tahlilleri, bazen BT diğer incelemeler yapılır …Hastaya serum takılır sakinleştirici yapılır. Bazen Doktorlar senin bir şeyin yok diyerek hastayı eve gönderir. Hasta şaşkınlık ve kuşku korku içinde ne yaşadığını anlamlandırmaya çalışır.
Ataklar tekrarlamaya başlayınca hastalar tekrar acil servislere gider. Tetkikler yenilenir. Diğer doktorlara başvurulur. Hastalar genelde psikiyatriye geldiklerinde ellerinde koca bir tetkik çantasıyla gelir. Bazen de yanlış teşhis konularak hastalara antibiyotikten , nefes açıcıya, çarpıntı ilacı, tansiyon ilacı kalp ilacı , vitamin gibi değişik ilaçlar başlanmış olur, ancak bir türlü sonuç alınamaz.
Beklenti Anksiyetesi Nedir
Ataklar tekrarlamaya devam ettikçe hasta ataklar arasındaki dönemde; gergin, huzursuz, endişeli bir şekilde her an yeni bir atağın geleceğini beklemeye başlar. Bu endişeli bekleyişe Beklenti anksiyetesi denir. Atakların çoğu zaman belirsiz zaman ve yerlerde gelmesi bu kaygıyı daha çok artırır. Ataklar sıklaştıkça kalp krizi geçirip ölme, felç olma ya da kontrolünü kaybedip çıldırma korkuları
Agorofobi Nedir
Hastaların %60’dan fazlası , atakların geleceği yer ve durumlardan kaçınmaya başlarlar. Yalnız başına evde kalamaz, yalnız sokağa çıkamaz. Taşıt araçlarına, asansöre binemez. Pazar yeri, büyük mağazalar gibi kalabalık yerlere ya hiç giremez ya da yanlarında birine ihtiyaç duyarlar. Hastaların yalnız başlarına Panik Atağı geleceğini zannettikleri yerlere gidememe, o tür yerlerde kalamama durumlarına Agorofobi adı verilir pekişir.
Panik Bozukluğunun Tedavisi
Panik bozukluğu tedavisi mümkün bir hastalıktır. Panik bozukluğu kesinlikle ölüme, çıldırma ya da felç olmaya yol açan bir hastalık değildir. İki türlü tedavi yaklaşımı mevcuttur.
İlaç Tedavisi: Hasta hastalığının kliniğine göre psikiyatri doktorunun önereceği ilaçları düzenli kullanmalıdır. İlaç tedavisinin dozu düzenli kontrollerle doktor tarafından ayarlanır. Ortalama kullanım süresi 1 yıldır. Psikiyatrist klinik iyileşme sağlanınca ilacı yavaş yavaş azaltarak keser.
Bilişsel Davranışçı Tedavi: Hastanın aslında tamamen zararsız olan Panik Atağı belirtileri hakkındaki yanlış bilgi ve inanışlarının düzeltilmesi ve hastaların bu belirtiler ile korkmadan baş edebilmesinin öğretilmesi amaçlanır. Panik Atağı geleceğinden korktuğu için tek başına bulunmaktan kaçındığı yer ve durumlarla aşamalı bir şekilde tekrar tekrar karşılaştırılması, böylece korkularının üstüne gitmesi sağlanarak korkularını yenmesi amaçlanır.
Depresyon Nedir
Depresyon(Major Depresif Bozukluk); duygu düşünce ve davranışlarımızı olumsuz etkileyen, yaygın görülen tıbbi bir hastalıktır. Depresyon çeşitli duygusal ve fiziksel belirtilere yol açar. iki haftalık bir dönem sırasında, daha önceki işlevsellik düzeyinde bozulma yönünde değişiklik olması ile birlikte depresif duygudurum ve/ veya ilgi kaybı zevk alamamaya eşlik eden semptomlardan beşinin olması tanı için gereklidir.
Depresyon Belirtileri Nelerdir
Depresif Duygudurum; Sürekli üzgün, hüzünlü, mutsuz hissetmek
Günlük aktivitelere ilgi istek, zevk kaybı
İştah değişiklikleri; Aşırı yeme veya iştahsızlık
Uykusuzluk veya aşırı uyku hali
Yorgunluk, bitkinlik veya enerji kaybı
Değersizlik veya suçluluk duyguları
Düşünme veya düşüncelerini belli bir konu üzerinde yoğunlaştıramama, ya da karasızlık
Yineleyen ölüm veya intihar fikirleri
Depresyonun Nedenleri Nedir
Depresyonun tek bir nedeni yoktur. psikolojik, biyolojik ve sosyal faktörlerin her biri depresyona neden olabilir. Toplumda çocukluktan yaşlılığa her yaşta görülebilir. Toplumda %8-10 oranında görülür.
Depresyon için Risk Faktörleri Nelerdir
Kadın olmak, iş kaybı, alkol veya madde kullanımı, boşanma, sevilen kişin kaybı, daha önceden depresyon geçirme, yaşam olayları, ailede depresyon öyküsünün varlığı, kullanılan bazı ilaçlar, hormonal değişiklikler bazı hastalıklar risk faktörleridir.
Depresyon Tanısı Nasıl Koyulur
Depresyon iyi tanımlanmış ve sınıflandırılmış bir hastalıktır. Hastadan alınan iyi bir öykü genellikle tanı konulması için yeterlidir. Psikiyatrist gerekli gördüğünde ayırıcı tanı için psikolojik testleri, kan tahlilleri ve diğer branşlardan konsültasyon isteyebilir.
Depresyon Tedavisi
Öncelikle psikiyatrist hastalar ve ailelerine bu rahatsızlığın belirtileri, seyri konusunda bilgi vermelidir. Hastalığın klinik özelliklerini tanımak nasıl bir tedavi düzenleneceği açısından son derece önemlidir.