Panik Bozukluğu

Yazar Emine Sinem DerliPsikolog • 25 Mart 2021 • Yorumlar:

Panik Bozukluk: Belirli bir durumla ilişkili olmayan sık yaşanan panik ataklar ve bu panik atakların tekrar geçirileceği endişesiyle karakterize bir bozukluktur.

Panik Atak: Ani şiddetli bir endişe, dehşet, korkunç bir şey olacağı hissi ile birlikte en az dört diğer belirtiyi içerir. Bu Belirtiler;

• Nefes almada güçlük

• Kalp çarpıntısı

• Mide bulantısı

• Midenin alt üst olması

• Göğüs ağrısı

• Boğulma-nefes alamama hissi

• Baş dönmesi

• Sersemlik

• Bayılma hissi

• Terleme

• Ürperme

• Sıcak basması

• Uyuşma ya da karıncalanma

• Titreme

Panik bozukluğu hastaları, diğer uzmanlık alanlarına ait kliniklere de sıkça başvurabilmektedir.

• Vestibuler bozukluk nedeniyle başvuran  hastaların %15'inin, 

• Kardiyoloji polikliniğine başvuran  hastaların %16'sının, 

• Hiperventilasyon belirtileri nedeniyle  hastaneye başvuranların %35'inin panik  bozukluğu hastası olduğu bildirilmiştir.

Panik bozukluğu, en sık olarak geç ergenlik ile 30’lu yaşlar arasındaki  dönemde başlamaktadır.  Klinik örneklemde, başlangıç yaşı ortalaması 25   civarındadır. 

Panik bozukluğu, daha düşük oranlarda olmakla birlikte, çocuklukta ya da 40  yaşın üzerinde de başlayabilmektedir.

Panik ataklar, sıklıkla içsel bedensel  duyumlar ile uyarılma sonucunda  başlar.  Davranışsal Kuram, panik atakların kaygıyı  tetikleyen durumlara ya da içsel  bedensel duyumlar ile uyarılmaya  klasik koşullanmış tepkiler olduğunu  ileri sürer,

Bilişsel Modelde, panik atakların bazı bedensel duyumların felaketleştirerek yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı varsayılmaktadır. Yanlış yorumlanan duyumlar esas olarak, normal anksiyete durumlarında ortaya  çıkan baş dönmesi, çarpıntı, nefes alma güçlüğü gibi bedensel belirtileri içermektedir.  Felaketleştirerek yanlış yorumlama, çarpıntıları olması muhtemel bir kalp krizinin, soluk  alma güçlüğünü soluksuz kalıp ölmenin bir habercisi olarak görmek gibi, bedensel duyumların gerçekte olduğundan daha tehlikeli algılanması olarak ifade  edilmektedir. Bu görüşe göre, duyumların ortaya çıkışından her zaman da anksiyete sorumlu  olmamakta, örneğin çok kahve içilmesi ya da basitçe heyecanlanma gibi  durumlarda, kişi, kendi fizyolojik uyarılmasını yanlış olarak içsel bir tehlikenin işareti  şeklinde yorumlayarak panik atağı yaşayabilmektedir.

Panik bozukluğunda erken dönem yaşam olaylarının araştırıldığı çalışmalarda, hastaların   1/2'sinde çocukluk döneminde uzun süreli ebeveynden ayrılma saptanmıştır.

Erken dönemde cinsel ya da fiziksel kötü davranıma maruz kalma, panik bozukluğu hastalarında araştırılan bir diğer konudur. Bir çalışmada, panik bozukluğu olgularının %8'inin cinsel, %12'sinin fiziksel kötü davranıma maruz kaldığı belirlenmiştir. 

Panik bozukluğunun gelişiminin öncesinde stresli yaşam olayları görülebilmektedir. Bu konuda  yapılan bir araştırmada, olguların yaklaşık 2/3’ünde, hastalığın başlamasından önceki 6 ay içinde stresli yaşam olaylarının mevcut olduğu belirlenmiştir. 

Bu olaylar görülme sıklığı dikkate alınarak şu şekilde sıralanmıştır;

• Sevilen bir kişiden ayrılma ya da ayrılma tehditi yaşama, 

• İş değiştirme, 

• Gebelik, 

• Göç, 

• Evlilik, 

• Okuldan mezun olma, 

• Yakın bir kişinin ölümü, 

• Fiziksel hastalık.

 

Panik bozukluğu sıklıkla diğer anksiyete bozuklukları ve depresyonla birlikte bulunur. Panik  bozukluğu hastalarının %35-90’nda major depresyon görülmektedir. Panik bozukluğu ve  depresyonun birlikte görüldüğü hastaların 1/3'ünde depresyonun panik bozukluğundan önce  başladığı, 2/3'ünde depresyonun panik bozukluğu ile birlikte ya da ondan sonra başladığı bildirilmiştir. 

Panik bozukluğu hastalarında, %20 gibi düşük olmayan oranlarda, ciddi bir hastalığı olduğu  korkusunun ve bu yöndeki inancı tıbbi olarak onaylatma eğiliminin süreklilik gösterdiği  hipokondriyazis  görülebilmektedir. Hipokondriyak korkular, en sık kardiyak ya da nörolojik bir  hastalık geçirmekle ilgili olarak ortaya çıkmaktadır. 

Alkol kötüye kullanımı, panik bozukluğu hastaları için ciddi bir risk etkenidir. Panik bozukluğu  hastaları başlangıçta beklenti anksiyetelerini azaltmak için alkol içmeye başlamakta, ancak  zamanla alkol kötüye kullanımı/bağımlılığı bir komplikasyon olarak ortaya çıkabilmektedir. 

Panik bozukluğu hastalarında önemli bir diğer risk etkeni, intihar düşünceleri ve girişimleridir. Panik bozukluğu hastalarında intihar girişimlerinin sıklıkla, eşlik eden psikopatoloji, özellikle de  major depresif bozukluk ve alkol/madde kötüye kullanımı ile ilişkili olduğu bulunmuştur.

Panik Bozukluk tedavisi olan bir rahatsızlıktır, uzman desteği alınarak iyileşme mümkündür. 

 

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yorumlar: (0)