Panik Bozukluk Nedir?
Yazar Burçin Ustabaşı • Psikolog • 24 Ocak 2022 • Yorumlar:
Panik bozukluk, yaşamın bir noktasında toplumun %5’ini etkileyen yaygın bir ruhsal bozukluktur. Özellikle agorafobi ile eşlik ettiğinde hastalarda azalmış yaşam kalitesine sebep olmaktadır. Halihazırda panik atak teşhisi, tekrarlayan panik atakların varlığını ve gelecekteki atakların olasılığı hakkında endişelerin, fobik kaçınmanın gelişmesini gerektirir. Bunlar, bireysel korkuların panik atağı tetikleyebileceği yerlerden veya durumlardan uzak durmak veya ataklara bağlı herhangi bir davranış değişikliği (örneğin, acil servise ziyaretler veya teşhis edilmemiş tıbbi hastalıkla ilgili endişeler nedeniyle doktor ziyaretleri) gibi etmenlerden oluşmaktadır. Panik ataklar, çeşitli fiziksel semptomların (örneğin, kardiyorespiratuar, otonörolojik, gastrointestinal veya otonom) eşlik ettiği ani, bazen beklenmedik şiddetli anksiyete patlamalarıdır. Panik atak; kalp çarpıntısı, nabzın yükselmesi, boğulma hissi, terleme ve solgunluk, ağız kuruması, baş dönmesi, sindirimin yavaşlaması, bayılma hissi gibi yoğun fiziksel belirtilerin aniden ortaya çıktığı şiddetli endişe, korku veya gerilme atağıdır. Panik atak aslında beynimizin bize verdiği yanlış alarmdır. Beynimiz ve sinir sistemimiz tehlike durumlarında hayatta kalmamızı sağlayan bir sisteme sahiptir, panik atak aslında bu sistemin gerçek bir tehlike olmadan çalışması sonucu oluşur. Herhangi bir hayati tehlike bulunmamasına karşın vücudumuzun verdiği tepkidir. Yani kısaca özetlemek gerekirse; hırsız olmamasına rağmen ev alarmının çalması gibi düşünebiliriz.
Panik atak geçiren kişiler genellikle kalbinde bir sorun olduğunu buna bağlı olarak kalp krizi geçireceğini hatta ölümle sonuçlanacağını düşünür. Atak sonrasında genelde kişiler oldukça yorgun ve bitkin hissederler. Atak yenilenecek düşüncesiyle sürekli tetikte bekleme, kişinin korktuğu alanlardan kaçınması ve korkulan alanların çoğalması gibi durumlar görülebilir. Birdenbire meydana gelen panik atak en şiddetli seviyesine 10 dakikada ulaşır. Ortalama olarak 10-30 dakika sürer nadiren 1 saat kadar devam eder ve kendiliğinden belirtileri kaybolur. Bu yüzden hastadan ve yakınlarından doğru bilgi alınması ve EKG, kan sayımı ve solunum fonksiyon testilerinin yapılması panik bozukluk tanısının koyulmasında çok önemlidir.
Panik atakların hepsi panik bozukluğunun göstergesi değildir. Aynı fiziksel ve bilişsel belirti kümelenmesi, korkulan uyaranlara (örneğin, yükseklikler, yılanlar, örümcekler) maruz kaldıklarında belirli fobileri olan kişilerde veya dikkatle incelenebilecekleri durumlarla karşı karşıya kaldıklarında sosyal fobisi olan kişilerde ortaya çıkabilir. Bu tür durumlardaki fark, bireyin korkulu duyumlarının kaynağının keskin bir şekilde farkında olmasına karşın, panik bozukluğunda bu aynı tür duyumlar nedensizdir, açıklanamaz ve genellikle birdenbire ortaya çıkar. Panik ataklar, travmatik bir olayın hatırlatıcılarına maruz kalmanın atakları tetiklediği durumda, travma sonrası stres bozukluğu olan kişilerde de meydana gelebilir.
Panik bozukluğu birçok tıbbi durumu taklit ettiğinden, hastalarda genellikle sağlık ziyaretleri, prosedürler ve laboratuvar testlerinin kullanımını artırmıştır. Panik ataklar ayrıca hipertiroidizm, kafein ve uyarıcı kullanımı veya kötüye kullanım (örn. kokain, metamfetamin) gibi yaygın durumların ve bazen feokromositoma veya kısmi kompleks nöbetler gibi rahatsızlıkların bir belirtisi olabilir. Kardiyovasküler (örneğin, paroksismal atriyal taşikardi, mitral kapak prolapsusu), solunum (örneğin, astım ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı) ve otolojik (örneğin, Meniere hastalığı) bozuklukların komorbiditesi ile panik bozukluğu ile artar, ancak bu durumlar nadiren doğrudan panik atak nedeni olarak ortaya çıkar.