Panik Bozukluk ve Agorafobi
Yazar Tuğçe Ertekin • Psikolog • 1 Nisan 2020 • Yorumlar:
Toplumumuzda’’ panik atak’’ rahatsızlığı veya hastalığı diye bilinen panik bozukluk ani ve beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan ve fiziksel ve bilişsel belirtiler yaşanan kısa süreli korku nöbetleridir. Bu nöbetler pek çok başka psikolojik rahatsızlıklarda görülse de, panik bozuklukta bu nöbetlerin beklenmedik bir şekilde ortaya çıkmasıdır. Böylelikle kişiler hayatının ilerleyen dönemlerinde tekrar panik atak yaşayacağım korkusu ile yaşar veya ataklarının sonucundan endişe eder (örn; kalp krizi, delirme ve kontrolü kaybetme ).Panik ataklar her zaman tek başına ruhsal bir sorun olarak karşımıza çıkmayabilir, ataklara eşlik eden başka fiziksel veya psikolojik sorunlarda olabilir veya başka ruhsal veya fiziksel bir sorun ile birlikte ataklar görülebilir. Panik atak sırasında kişilerde kalp atışlarının hızlanması, terleme, titreme, nefessiz kalma hissi, boğulma hissi, göğüs ağrısı veya göğüste rahatsızlık, mide bulantısı veya midede sıkıntı, baş dönmesi, üşüme ya da ateş basması, karıncalanma, uyuşma, hissizleşme, derealizasyon(gerçekliği yitirme hissi), depersonalizasyon(bedeninden ayrılma algısı),delirme veya kontrolü kaybetme korkusu ve ölüm korkusu görülebilir. İlk ataklar genellikle evin dışında yaşanır ve bu atakların yaşandığı ortamlarda ortaya çıkan belirtiler kişide işlevselliği bozacağından bu ortamlar tehlikeli olarak algılanır. Böylelikle kişi gün geçtikçe atakların yaşandığı yerlere, ortamlara veya durumlara girmekten kaçınır ya da bütün hayatını bu durum üzerine düzenler. Kişiler zaman zaman agorafobik durum içerisinde de aynı korku ve kaygıları taşır. Agorafobi kelime anlamı olarak alan korkusudur. Örneğin; toplu taşıma araçlarını kullanırken(araba,otobüs,tren,uçak),açık alanlarda bulunurken (otoparklar,köprüler,pazar), kapalı yerlerde bulunurken(dükkanlar,sinemalar vb.), kalabalıkta ya da kuyrukta beklerken veya evin dışına yalnız çıkıldığında kişilerde tüm bunlar korku veya kaygı yaratabilir ve bir süre sonra kişi bu agorafobik durumlardan aktif olarak kaçınmaya başlar, kimi zamanda kişilerde bilişsel kaçınmalar görülebilir (örn; sayı sayma,başka şeyler düşünme, telkin,başka bir yerde veya durumda olduğunu hayal etme vb. ). Tüm bu kaçınmalar sonucunda da yoğun korku ve kaygı ile katlanarak devam eder. Korku ve kaygı kötü değildir. Bu duyguların amacı kişinin zihnini ve bedenini tehlikeyle başa çıkmaya hazırlamaktadır.
Belli bir düzeyde kaygı hayatta kalmamızı sağlar fakat hayattaki işlevselliğimizi ciddi düzeyde tehdit etmeye başlayıp bu işlevselliğimizi bozduğu zaman çeşitli problemler ortaya çıkmaya başlar. Unutulmamalıdır ki; kaygı ve korku kişinin kontrol altına alabileceği tepkilerdir. Bu sebepten tehdit edici algılanan fizyolojik tepkileri tehdit edici olmayan şekilde yorumlamak, fiziksel belirtiler ya da olumsuz düşünceler ortaya çıktığında kaçmamak ya da bunların ortaya çıkabileceği durumlardan kaçınmamak korku ve kaygıyı yenmenin en etkili yoludur.