Pelvik Taban Cerrahisi

“Pelvik Rekonstrüktif Cerrahi” de dediğimiz, pelvik taban cerrahisindeki yeni tedavi teknikleri ile rahim, idrar kesesi sarkması, kalın barsak sarkmaları ve idrar kaçırma problemleri ameliyat edilebilmekte.

Pelvis, kadınlarda üreme organlarının yerleştiği karın alt kısmındaki alandır. Pelvis tabanını ise bu alanı oluşturan, kas, bağ dokusu ve bağlardan oluşan katman olarak tanımlayabiliriz. Her 4 kadından biri idrar kesesi ve pelvis tabanı ile ilgili problemlerden yakınır. ”İdrarımı tutamıyorum…!” , ”saat başı idrara gidiyorum, neredeyse her tuvaleti tanıyorum…!” , ”korkumdan sokağa çıkamıyorum, komşuya gidemiyorum…!” , ”devamlı idrarım varmış gibi hissediyorum…!” , ”gece sık sık tuvalete gidiyorum…!” , ”sırt ve kasık ağrılarım var…!” , ”dışkımı eskisi gibi kontrol edemiyorum…!” ya da “aşağıda elime gelen bir şey var…!”.

Düşünüldüğü gibi sadece ileri yaştaki kadınların problemi değildir. Son araştırmalara göre “doğum sonu her üç kadından biri, idrar kesesi ile ilgili sorunlar yaşıyor” ve ancak çok az bir kısmı normale dönüyor. Tüm bu sorunların temelindeki neden, doğumlar, geçirilen operasyonlar ve yaşa bağlı olarak pelvis tabanındaki kasların ve bağ dokusunun gevşemesidir. Sonuç olarak bu kişilerde yaşam kalitesinde, önemli ve olumsuz değişiklikler meydana gelmektedir. Hastalar yaşam şekillerini değiştirmekte, sosyal hayatlarını kısıtlamaktadırlar. Daha az su içerek böbrek taşı, idrar yolu enfeksiyonu, vücudun su ihtiyacını kısıtlayarak depresyona kadar giden süreçler yaşanmaktadır. Kitle etkisine bağlı, ciddi böbrek yetmezliği yaşayan hastalarımızı dialize almak durumunda kaldık. Utanma, kendine güveni yitirme ve partnerlerinin problemlerini fark etme korkusu gibi nedenlerle bu kişilerin cinsel yaşamları da ciddi şekilde kısıtlanmıştır. Yapılan anketlerde %60 a varan oranlarda cinsel yaşamın engellendiği görülmüştür.

Problemler gittikçe artmasına rağmen, eskiden olduğu gibi sorunlarını dile getirmek bir "tabu" olarak görülmekte ve bu hastalar çok az yardım istemektedirler. Bir kısım hasta şikayetlerini doktora veya yakınlarına anlatmaktan utanmakta, diğerleri de kendi yaşında bu problemlerin normal olduğunu düşünmektedir. Asıl önemli bir nedende son yıllara kadar kalıcı ve etkili tedavi yöntemlerinin olmaması ve başvurulan hekimin fazla seçeneği olmaması idi. Yakın zamanlarda uygulanmaya başlanan TVT ve TOT gibi (lazer kesmeye yaradığı halde, bu operasyonları lazerle ameliyat diye sunanlar da var) , idrar kesesi ağzının bir sentetik bandla desteklenmesi son derece etkili yeni bir operasyon tekniğidir. Ancak idrar şikayetleri olan hastaların ancak %15 ‘i için doğru operasyondur.

1990 yılında Avustralya'dan Prof.Dr. Peter Petros ve İsveç'ten Prof.Dr. Ulmsten'in ortaya attığı “İntegral Teori” temelli yaklaşım ve girişimler sayesinde Pelvik taban Cerrahisinde çok büyük ilerlemeler gerçekleştirildi. Avrupa’dan Prof.Dr.Klaus Goeschen’in de katkı ve çalışmaları ile başlarda sadece idrar kaçırmaya yönelik yapılan ameliyatlar tüm Pelvik Tabanda, “İntegral Teori” prensibiyle uygulanmaya başlandı. Pelvik tabandaki tüm hasarlar, özenli ve kapsamlı muayeneler ile değerlendirilerek, sadece hasarlı bölge değil, tüm bölge ele alınmaya başlandı.

Dikkatli bir muayene ve gerekli araştırmalardan sonra, vajinal(hazneden), hemen hemen kanamasız ve küçük kesilerle operasyon gerçekleştiriliyor. Gücünü yitirmiş, gevşemiş bağlar, eğer gerekliyse sentetik materyaller de kullanılarak güçlendiriliyor, sarkan tabakalar çıkarılmadan uygun şekilde üst üste getiriliyor, böylece ameliyat sonu iz kalması engelleniyor, aynı zamanda haznenin elastikiyeti ve fonksiyonelliği korunmuş oluyor. Bu ameliyatlar sonunda hastaların kısa sürede normal yaşamlarına kavuşması sağlanıyor. İlişkiye girme dışında birkaç hafta da normal yaşamlarına dönebiliyorlar.

Pelvik taban nasıl çalışır?

Yeni bilgilerin ışığında Pelvik taban çalışması tramboline benzetilmiştir.

Pelvik taban kasları (ortadaki mavi renkli zıplama ağı bölümü) ve bağları oluşturan zıplama yayı bölümünden (yanlara tutunan ) oluşan bir tramboline benzer. Bağlar önde, ortada ve arkada leğen kemiklerine yapışır. Trambolinin üstünde bir lastik balon gibi idrar kesesi durur. İdrar kesesi dolunca, trambolin ağı ve yayı gerilerek aşağı doğru sarkar. Dolma ile birlikte idrar kesesi tabanında bulunan sinirler, beyine uyarı göndererek, idrar kesesinin dolduğunu haber verir. Belli bir aşamadan sonra beyin, idrar kesesine boşalması için uyarı gönderir. Eğer kişi o sırada idrarını yapacak durumda değil ise, Pelvis Tabanındaki kaslar kasılarak, trambolin ağının yukarı kalkmasını, dolayısıyla idrar kesesi tabanının bası yapmamasını sağlar. Böylece sıkışma hissi azalır ve kişi rahatlar. Ama tabiî ki bu mükemmel sistem ancak, trambolin sağlamsa söz konusudur.

Özellikle doğumlar nedeniyle kaslar zayıf ve gergin değilse, idrar kesesi tabanı yeterince kaldırılıp, dengede tutulamayacaktır. Bağlar ve kaslar sarkacak, kişi idrar kesesinin az miktarda dolmasında bile, idrara sıkışma ile tuvalete gidecektir. Pelvik tabandaki hasarın bölgesine göre, trambolin sistemindeki bozukluk, değişik şikayetlerle kendini gösterecektir.

Ön bölgelerdeki bir zayıflıkta, idrar kesesinin ağzı öksürük, hapşırma, ıkınma, yürüyüş, spor gibi aktivasyon esnasında yeterince kapanamayacak ve kontrolsüz idrar kaçırma söz konusu olacaktır. Aynı zamanda ön bölgedeki bağlar, dışkılama kontrolünde de rol oynadığı için bu hastalarda, istemsiz dışkı kaçırmalar olabilmektedir.

Pelvisin orta bölgesindeki hasarlar, karşımıza genellikle sık idrara çıkma, sıkışma hissi, tuvalete yetişemeden idrar kaçırma olarak çıkmaktadır.

Arka bölgedeki bağ dokusu hasarlarında, işeme zorlukları, gece idrara çıkma, sırt ve kasık ağrısı, rahim veya hazne sarkmaları görmekteyiz.

Bu karışık ve bir bütünlük oluşturan yapı içinde, her hasta dikkatlice değerlendirilmekte ve bazen bir şikayet için birçok düzeltme (Total Pelvik Rekonstrüksiyon) gerekmektedir. Bu da zaten eskiden, "sadece şikayete yönelik yapılan ameliyatların neden tam başarılı olamadığını" göstermektedir.

Organik nedenli cinsel problemler?

Cinsellik, bir sorun olmadığı sürece çoğu insan için problem değildir. Ancak günün birinde engellenirse, sıkıntılar başlar. Özellikle doğumlardan, alt genital bölge ameliyatlarından, hazne veya rahim sarkmalarından sonra ve yaşlanmayla birlikte sorunlar artabilir. Kişi bu sorunlarını eşlerinden çok hekimleriyle paylaşmayı seçer. Bazen aşağılanma, terslenmeye kadar varan tepkilerle karşılaşabilmektedirler. Sorunsuz bir seksüel yaşam içinde, Pelvik Tabanın sağlıklı bir bütünlüğü esastır. Burada hazne veya rahim sarkması, eski ameliyatlara bağlı hasarlar kadar, o bölgedeki organların ilişki sırasındaki fonksiyonları da önemlidir. Hatta tahmin edilebileceği gibi, ilişki sırasında idrar, gaz ve dışkı kaçırma bu kişileri daha da büyük sıkıntılara sokar.

Bu problemler, aslında sanıldığından daha sıktır. Detaylı bir muayene ve görüşme ile her yaş grubundaki hastaya yardımcı olmak mümkündür. Haznedeki sarkan, genişlemiş bölgeler tespit edilip, düzeltmeler sağlanarak, sağlıklı bir cinsel yaşam sağlanabilir.

Doğumlar

Hayatın ilerleyen yıllarında oluşabilecek bir rahim veya hazne sarkmasından çoğunlukla doğumlar sorumludur (doğumlar sadece sık görülen nedendir. Hiç doğum yapmayanlarda da sarkmalar olabilir). Çoğu kadın haznelerinin genişlediğini, eşini tatmin edemediği duygusuna kapıldığını ifade eder. Bunu bizlere gelip, bizzat söyleyen eşlerde vardır. Doğumlara bağlı hasarlar hazne ve Pelvis Tabanının her bölgesinde olabilir. Hazne duvarlarında sarkma, pelvis tabanı kaslarında, sinirlerinde ve bağlarında zafiyet olarak kendini gösterir. Ayrıca hazne girişi civarında doğuma bağlı yırtıklara da dikkat etmek gerekir. Bu sorunlar, ilişkiden zevk alamama, idrar kaçırma ve ilişki sırasında ağrılara yol açabilir.

Geçirilmiş Ameliyatlar

Azımsanmayacak ölçüde, alt genital bölgeden geçirilmiş ameliyatlar, yaşamın ileri evrelerinde cinsel problemler yaratabilir. Rahim ameliyatları, yine hazneden yapılan sarkma ameliyatları sonucu yeni sıkıntılar, şikayetlerin devam etmesi, ilişki sırasında ağrı oluşması ve zevk alamamaya neden olabilir.

Bu kadar çok Organik (psikolojik olmayan) nedenli cinsel problemler olmasına rağmen, günümüzde bu sebeplerle doktora gitmek hala bir tabu olarak görülmektedir.

Pelvik taban egzersizleri

Trambolin örneğide baz alınarak, önemli Pelvik Taban kaslarını güçlendirmeye yönelik egzersizler geliştirilmiştir. Kişiler bu egzersizleri günlük hayatları içinde ve ekstra zaman harcamadan gerçekleştirebilmektedir. Bu anlamda, idrar kesesi ve barsak çalışmasını kontrol eden çok önemli iki farklı kas grubu hedef alınır.

Birincisi çizgili kas grubu; idrar kesesi ve barsak son kısmı anüsün bulunduğu bölgenin açılmasını ve kapanmasını sağlar. Düz kas grubu ise, bu bölgedeki organlar için çok önemli olan elastikiyeti sağlar. Genital organları normal pozisyonda tutar ve gereksiz hareket etmelerini önler. Bu kasları güçlendirmek için elektriksel uyarım etkilidir. Çalışmalar, elekriksel uyarılar sonucu, hasarlı dokularda kanlanmanın arttığını göstermiştir. Dolayısıyla bölgede Oksijen ve enerji artımı ile kaslarda kuvvetlenme sağlanmıştır. Bu da kasların dayanma gücünü arttırmaktadır. Birlikte çalıştığımız bir grubun yaptığı güncel bir araştırmada, sorunlarda %70 e kadar varan bir düzelme gösterilmiştir. Ancak organlarla (İdrar kesesi,idrar yolu,hazne,barsaklar) kaslar arasında iletişim sağlayan bağlar hasarlı ise, bu egzersizler işe yaramayacaktır. Örneğin, Aşil tendonu koptuğunda, kaslar normal olduğu halde ayağınızı arkaya doğru hareket ettiremezsiniz.

Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.

Yazar

Alpaslan Çalışkan Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzm. Dr.

Randevu al Profili görüntüleyin

Yorumlar: (0)

Yazar

Alpaslan Çalışkan

Kadın Hastalıkları Ve Doğum Uzm. Dr.

Randevu al