Perianal Fistül
Yazar Ömer Tarık Akçal • Genel Cerrah • 22 Ocak 2018 • Yorumlar:
İki , içi boş organ arasında veya bunlardan birisi ile cilt yüzeyi arasında , normalde olmayan bir bağlantının – kanalın oluşmasıdır ve bu kanala “fistül” denir. Anal kanal ile derinin arasında normalde olmayan bir bağlantının oluşmasına verilen özel isim ise “perianal fistül” dür. Genellikle, daha önce oluşmuş bir “perianal apse” sonucunda oluşan perianal fistül , perianal apsenin geliştiği salgı bezi ile apsenin boşaldığı cilt arasında normalde olmaması gereken bir bağlantının oluşmasıdır.
Perianal apse’nin , hekim tarafından drene edildiği (açıldığı) cilt kesisi veya kendi-kendine açılan bir apsenin ciltte meydana getirdiği açıklık, “fistül perianalin dış ağzını” oluşturur. Bu delikten cerahatli bir akıntı gelir ve hasta bundan şikayet eder. Yani “perianal fistül” , iç ve dış ağızlar ile bunları birleştiren bir fistül kanalından ibaret bir patolojidir, diyebiliriz.
PERİANAL FİSTÜL BELİRTİLERİ NEDİR?
- Makat çevresinde sarı- yeşil akıntı
- Makat çevresinde kızarıklık , kaşıntı
- Makat çevresinde iltihaplı akıntı gelen ağız/ağızlar (dış ağız)
PERİANAL FİSTÜL TANISI NASIL KONUR?
- Fizik muayene , tuşe rektal
- Görüntüleme metodları,
- Fistülografi , fistülün ciltteki ağzından (dış ağız) kontrast madde verilerek çekilen direkt grafidir, kullanımı gittikçe azalmaktadır,
- Kontrastlı MR fistülografi ve
- Endoanal US (ERUS) ile çok değerli bilgiler elde edilmektedir,
PERİANAL FİSTÜL TEDAVİSİ NASIL OLMALIDIR?
Prensip olarak “perianal fistül tedavisi” cerrahidir. Fistülün tedavi edilmesindeki amaç; fistülü ortadan kaldırmak, iltihaplı akıntıdan kurtulmak, hastalığın tekrarlamasını önlemek, bütün bunları yaparken de kişinin dışkılama fonksiyonunun bozulmamasını yani “dışkı-gaz” kontrolunda kayıp yaşanmamasını sağlamaktır.
Fistüller, makat çevresindeki sfinkter (halk arasındaki ismi ile büzük) adalesinin içinden geçerler ve bu adalenin hangi seviyesinden geçtiklerine göre “yüzeyel” ve “derin” yerleşimli fistüller olarak gruplandırılırlar. Prensip olarak bu iki fistül grubunun da tedavisi cerrahi olarak yapılır, ancak her iki grup da farklı cerrahi metodlarla tedavi edilirler.
Yüzeyel Fistül’ ler, fistülotomi veya fistülektomi olarak isimlendirilen ve asırlardır bilinen ameliyatlarla tedavi edilirler. Bu ameliyatlarda, iç ve dış ağızlar arasında uzanan fistül kanalı, üzerindeki “cilt + bir bölüm sfinkter kasları” nın kesilmesi ile daha sonra kontrollü olarak iyileşebilecek bir açık yara haline getirilir. Bu açık yara, uygun tedavi önlemlerinin alınacağı 4-6 haftalık bir dönem sonrasında iyileşir. Ameliyat sonrasındaki bu devrenin en ciddi önlemi “oturma banyoları” ve aralıklı pansumanlardır.
Derin Fistül’ lerde ise, fistül yolu daha yüksekten geçmekte ve sonuç olarak daha büyük sfinkter bölümünü kapsamaktadır. Bu sebeple , yüzeyel fistüllerdeki metodlar bu hastalarda kullanılamaz. Böyle durumlarda genelde “gevşek seton” veya “elastik seton”tekniği uygulanır. Bu metod, “iç ve diş ağızlar ile fistül kanalından” geçirilen bir özel iplik aracılığı ile sürekli olarak iltihabın boşalmasını ve temiz yaranın ortalama 6-8 haftada, sfinkter adalesinde ciddi kayıp olmaksızın, kapanmasını sağlamayı hedefler. Ameliyat sonrası yaranın temiz tutulması, günde 3-4 defa oturma banyosu yapılması ve sık pansumanlar bu devrenin önem taşıyan tedavi ögeleridir.
Şüphesiz ki, bunların dışında pek çok ameliyatın da kullanıldığı “Perianal Fistül” hastalarında en büyük problem , tüm tedavi metodlarından sonra , “iyileşmeyen” veya “nükseden” fistüllerin görülmesidir. Bu problemler, hastalığın tedavisini güçleştirmekte ve bu durum, halk arasında fistül tedavisi konusunda “zor-sıkıntılı-tekrarlarla seyreden” bir hastalık imajı oluşturmaktadır. Ancak bu problemlerin, konunun uzmanı olmayan hekimler tarafından daha da kötü sonuçlara götürüldüğü, bu konunun gerçekten deneyime ihtiyaç gösterdiğini özellikle vurgulamak isterim.